Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3573 E. 2021/8111 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulü halinde, davalı Hazine'nin harçtan muaf tutulması sebebiyle yargılama giderlerinden davacının sorumlu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine'nin yasal hasım sıfatıyla davalı olduğu ve Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi gereği harçlardan muaf tutulduğu, 6100 sayılı HMK'nın 326/1. maddesi gereğince yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınması gerektiği ve Anayasa'nın 36. maddesi gereğince yargı önünde eşitlik ilkesi gözetilerek davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmadığı gerekçesiyle hükmün bu hususta düzeltilmesi suretiyle onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava, ihdasen Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkindir.

Davacı ..., ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan yaklaşık 75 dönüm yeri 35 yıldır tarla olarak kullandığını, malik olarak nizasız ve aralıksız zilyet olduğunu, taşınmazın taşlarını temizleyerek taşınmazı imar ihya ettiğini ileri sürerek tespit harici bırakılan bu bölümün adına tescili istemiyle dava açmıştır.

Bozova İlçesi, ... Mahallesi kadastro çalışma alanında bulunan ve 1976 yılında yapılan kadastro sırasında 766 sayılı Kanunun 2.maddesi gereğince tespit harici bırakılan alanın 05.02.2015 tarihinde 536 parsel numarası adı altında 4.059.931.85 metrekare yüzölçümü ile hali arazi vasfıyla Hazine adına ihdasen tapu kaydı oluşturulmuştur.

Davalı Hazine, ... ve ..., davanın reddini savunmuşlardır.

İlk Derece Mahkemesince TMK’nun 713.maddesi kapsamında tescile ilişkin şartların ihdas tarihine kadar tamamlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne 27.09.2017 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 13.773.07 metrekarelik kısım ile ayın raporda (B) harfi ile gösterilen 41.984.72 metrekarelik kısmın davalı Hazine adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı Hazine temsilcisinin ve davalılar ... vekili ile ... vekilinin istinaf başvuruları üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davalı Hazine temsilcisinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı ... vekili ile Şanlıurfa Büyükşehir Belediye vekilinin istinaf taleplerinin kamu düzeni bakımından kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine; davalı Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, ... ile ... aleyhine açılan davanın pasif husumet nedeni ile reddine, davalıların yasal hasım olduğu ve davanı mahiyeti gereği Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken karar ve ilam harcından peşin ile tamamlama harcı olarak alınan kısmın mahsubu ile kalan bakiye 14.370.93 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına karar verilmiştir.

Karar, davalı Hazine temsilcisi ile davalı ... vekili tarafından esasa yönelik olarak süresinde temyiz edilmiş olmakla; Dosya incelendi, gereği görüşüldü.

1- Hükmü, kural olarak ancak davanın tarafları temyiz edilebilir. Hükmü temyiz eden davalı, çekişme konusu taşınmaz bölümlerinin tespit maliki olmadığı ve bağımsız hak talebi ile çekişmeli taşınmaz bölümleri hakkında açılmış bir davasının ya da yargılama sırasında eldeki davaya yöntemince katılma talebinin bulunmadığı gibi, aleyhine bir hüküm de kurulmadığından çekişmeli taşınmaz bölümleri yönünden davada taraf sıfatı olmayan ve hükmü temyizde hukuki yararı bulunmayan davalı ... vekilinin temyiz inceleme isteminin REDDİNE,

2- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde olmayan davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz eden davalı ... Belediyesine geri verilmesine, 22/12/2021 gününde kesin olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi.

(Muhalif)

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 713/1.maddesi gereğince açılmış zilyetlikten tescil davası olup, yargılama sırasında ihdasen tescil nedeniyle tapu iptal tescil davasına dönüşmüştür.

Mahkemece davacı lehine hüküm kurulmuş, ne var ki yargılama giderleri ve bunlardan olan karar ve ilam harcının davacıdan alınmasına karar verilmiş, davalı Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.

Yargılama giderleri taraflarca temyize getirilmemiştir.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık; temyize getirilmemekle birlikte, resen nazara alınması gereken karar ve ilam harcının davacıdan alınıp alınamayacağı, buradan hareketle davacı tarafından peşin yatırılan harcın iadesinin mümkün olup olmadığı noktasında düğümlenmektedir.

Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; temyiz konusu yapılmamakla birlikte karar ve ilam harcının resen ele alınıp alınamayacağı, yargılama giderlerinden kimin sorumlu olacağı hususudur. Bilindiği üzere, yargı harçları Harçlar Kanunu’nda düzenlenmiş, kamu düzeninden olması nedeniyle resen uygulanacağı kabul edilmiştir. Bu nedenle resen ele alınabileceği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Harçlardan kimin sorumlu olacağına gelince, yargılama giderleri, usulü bir konu olmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ayrıntısıyla düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 323.maddesi harçları yargılama giderlerinden sayarken 326/1.maddesi de açıkça “ Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” demek suretiyle yargılama giderleri ve bunlardan olan yargı harçlarından kimin sorumlu olacağını tereddüte yer vermeyecek şekilde düzenlemiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesi ise “ Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.

Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir.

Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” demek suretiyle, hakimin karar verirken hangi sıralamayı izleyeceği konusunda kural getirmiştir.

Tarafların yargı önünde eşitliği ilkesini düzenleyen Anayasanın 36. maddesi ise “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz” şeklinde düzenlenmiştir.

Somut olaya geldiğimizde, zilyetlikten tescil davasında, davacı vatandaş, davalı ise Hazinedir. Davalının hazine olması, Anayasa ile teminat altına alınan “yargı önünde eşitlik ilkesi”nin bozulmasını, hazine lehine davranılmasını haklı kılmayacaktır. Zira genel ilke yukarıda da belirtildiği üzere yargılama giderlerinin davayı kaybedenden alınmasıdır. Prof. Dr.... da ( Hukuk Muhakemeleri Usulü 6 baskı 5.cilt 5339.sayfada açıkladığı üzere) bu görüştedir. Diğer yandan dava, tescil davası olarak açılmakla birlikte yargılama sırasında taşınmazın ihdasen davalı Hazine adına tescil görmesi nedeniyle dava, tapu iptal- tescil davasına dönüşmüş, yerel mahkemece de iptal tescil hükmü kurularak davacıdan 19.177TL karar ve ilam harcı alınmasına karar verilmiştir.

Bilindiği üzere Hazine, Harçlar Kanununun 13/j maddesi ile yargı harçlarından muaf tutulmuştur. Böyle bir durumda, yani davalının haçtan muaf olması ve davanın da davacı lehine sonuçlanması halinde karar ve ilam harcı mutlaka alınacak mıdır? Alınacaksa kimden alınmalıdır? Yasa koyucu tereddüte yer vermeyecek şekilde yargılama giderlerinden kimin sorumlu olduğunu düzenlemiştir. Yine yasa koyucu genel ilke gereğince yargılama giderlerinden sorumlu olan tarafı harçtan muaf tutmuş ise, bu husus harcın diğer taraftan alınacağı şeklinde yorumlanamaz. Ancak bakiye karar ve ilam harcının davalıdan hiç alınmayacağı gibi, davacı tarafından peşin yatırılan karar ve ilam harcının da iade edileceği şeklinde yorumlanıp uygulanmalıdır. Nitekim yine Hazinenin davalı olduğu tapu iptal – tescil davalarında da Dairemizin yerleşik uygulaması bu şekildedir. Hazine aleyhine açılan tapu iptal – tescil davasında Hazinenin harçtan muaf olması gerekçesiyle karar ve ilam harcı alınmazken ( doğrusu budur) yalnız tescil davasında ( dosya özelinde de bu davada) harçtan davacının sorumlu tutulmasının hiçbir yasal dayanağı yoktur. Yasa koyucu dileseydi Kadastro Kanunu 36/A maddesinde olduğu gibi, bu hususta da genel uygulamadan ayrıldığını belirterek bir düzenleme yapabilirdi.

Sayın çoğunluğun görüşünün dayanağını yerleşmiş Yargıtay içtihatları oluşturmaktadır. Gerçekten de kabul etmek gerekir ki Yargıtay uzun yıllar tescil davalarında yargılama giderlerini davacı üzerinde bırakmış, bunlardan olan yargı harçlarını da davacıya yüklemiştir. Ne var ki, hiçbir Yargıtay kararında yasal dayanak gösterilmemiş, davalının “ yasal hasım” olması gerekçe yapılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere bir olaya hukukun uygulanmasında yargı kararları en son sırada gelmektedir.

Çözümlenmesi gereken bir başka husus ise “yasal hasım” ne olduğu ve yasal hasım olunmasının davalıya nasıl bir üstünlük sağladığı konularıdır. Yine bilindiği üzere, bazen gerçekte hasım olmamasına rağmen özellikle mahkemelerin kararlarının denetime açılabilmesi, birileri tarafından kanun yoluna getirilebilmesi için Hazinenin taraf gösterilmesi veya temsilcisi bulunmayan mal varlığına kayyım atanması ve davanın kayyım huzurunda görülerek bu mahsurların ortadan kaldırılması yoluna gidilmiştir. Ne var ki böyle de olsa davada, davalı olarak yer almışsa, sıfatı ne olursa olsun artık davalıdır. Hal böyle olunca da her açıdan yargı önünde eşitlik ilkesi gereğince davalının davacıdan, Hazinenin de vatandaştan bir üstünlüğü yoktur. Sayın çoğunluk gibi düşünen hukukçular, davacının davasının kabulü halinde, davalının yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderlerini davacı üzerinde bırakırken, davanın reddi halinde de davalı yasal hasım lehine vekalet ücreti başta olmak üzere yargılama giderlerine hükmederek açıkça “yargı önünde eşitlik” ilkesini ihlal etmektedirler.

Yine sayın çoğunluk ve onlar gibi düşünen hukukçular “tescil davalarında davacı zaten karşılıksız olarak taşınmaz edinmekte, hiç olmazsa yargılama giderlerini ödesinler” tarzında bir yaklaşımla gerekçe oluşturmaktadırlar. Eğer mahkeme davacının taşınmazı hak etmediğini düşünüyorsa hiç şüphesiz davayı reddetmelidir. Hem davayı kabul edip, hem de yargılama giderlerini davacı üzerinde bırakmak apaçık bir çelişkidir ve yasaya açıkça aykırıdır.

Sayın çoğunluğun kendi içinde düştüğü bir başka çelişki ise; sayın çoğunluk, davalının yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderleri ve bunlardan olan harcın ilk derece mahkemesince davacıdan alınmasının doğru olduğunu düşündüğüne göre, davalı hazine tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, istinaf talebi reddedildiğinde de davacıdan istinaf ret harcının, bunun devamında da yine Hazinenin temyiz başvurusu reddedilerek kararın onanması halinde de davacıdan onama harcının alınmasına karar vermelidir. Zira davalı Hazine yasal hasımdır ve davalı harçtan muaftır, o halde davalıdan alınamayan yargı harçları davacıdan alınmalıdır. Böyle bir uygulamayı ve düşünce tarzını kabul etmek mümkün değildir.

Açıklanan bu nedenlerle, davanın iptal – tescile dönüştüğü ve kabulle sonuçlandığı gözetilerek, tarafların temyiz sebepleri de nazara alınmak suretiyle davalı Hazinenin harçlardan muaf olması, harcın davacıdan alınmasının doğru olmaması ve bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemesi nedeniyle, hüküm fıkrasından harcın davacıdan alınmasına ilişkin kısmın çıkarılarak yerine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan davacının yatırdığı peşin harcın kendisine iadesine cümlesi yazılmak suretiyle hükmün onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.