"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karar hakkında davalı Hazine ve DSİ tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının ve davalı Hazine’nin adına tescil talebinin reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Kadastro sonucu Kuyucak İlçesi, Çobanisa Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz kesinleşen genel kadastro sırasında “çay yatağı” olduğundan bahisle tespit harici bırakılmıştır
I. DAVA
Davacı ..., çevresi DSİ kanalı, ... taşınmazları ile çevrili yaklaşık 7 dekar civarındaki taşınmazın 25 yılı aşkın bir süreden imar ve ihya ettiğini, halen içinde 20 yaşın üzerinde incir ve portakal ağacının bulunduğunu, kendisi tarafından yetiştirildiğini, dava konusu yeri aralıksız çelişmesiz malik sıfatıyla zilyetlik ve 20 yılı aşkın süreyle kullandığını açıklayarak adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında çay metrukatı olması nedeniyle tespit harici bırakıldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, imar ve ihya ile taşınmaz edinme koşullarının olayda gerçekleşmediğini açıklayarak davacının davasının reddine, dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.05.1993 gün ve 1993/71 Esas, 1993/121 Karar sayılı kararıyla teknik bilirkişi Orhan Türcan’ın 05.05.1993 tarihli rapor ve krokisinde A harfiyle gösterilen narenciye bahçesi ve tarla vasıflı toplam 7.962,00 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile davalı DSİ vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece “dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı olarak tespit dışı bırakıldığı, özellikle kışın yağan kar ve yağmur sularının taşkınlığı nedeniyle getirdiği toprak sonucu taşınmazın oluştuğu, dere yatağı olması nedeniyle her zaman taşkınlığa maruz kalabileceği, nitelik itibariyle jeoloji mühendisinin de raporunda açıkladığı gibi böyle bir yerin imar ve ihya yoluyla kazanılabilecek yerlerden olmadığı, TMK'nun 715. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/C maddesi kapsamında kalan sahipsiz yerlerden olması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden bulunduğu, TMK'nun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte tapuya tescil edilmesinin de olanaklı görülmediği anlaşıldığından davanın esastan reddi ile davalı Hazinenin de adına tescil talebinin reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 21.03.2019 tarihli ve 2018/102 Esas, 2019/171 Karar sayılı kararıyla bozma ilamı doğrultusunda davacının davasının reddine, Hazinenin adına tescil talebinin reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı, temyiz dilekçesinde özetle, çekişmeli taşınmazı uzun yıllardır kendisinin kullandığını ve zilyetlikle iktisap koşullarının lehine gerçekleştiğini, Mahkemece verilen ret kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde özetle, çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescili gereken yerlerden olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı ve davalı Hazine adına tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.’’ Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşulların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.
6.2.2 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, ‘’– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’
6.2.3 Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması ve kullanılması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
6.2.4 Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyedi lehine taşınmazın tespiti koşullarına ilişkin yapılan açıklamaların yanında, 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde;
"Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.
Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
6.2.5 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesinden önce gelen 13, 14 ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Kanun'un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun'un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun'un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK'nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerler ile kanunlar uyarınca devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı zilyetlik yolu kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Yargıtay 8. HD. 2014/11855 Esas, 2014/11248 Karar sayılı kararıyla yapılan bozma, kesin bozma niteliğindedir. Mahkemece bozma kararına uyulduğundan taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğar.
6.3.2 Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV-3) numaralı bendinde yer verilen yerel mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.