"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 102 ada 22 parsel sayılı taşınmazın aslında 45000 m2 olmasına rağmen 19.039,53 m2 olarak adına tescil edildiğini, geri kalan yaklaşık 26000 m2'lik kısmın ise kadastroda Hazine adına ham toprak vasfı ile kaydedildiğini, daha sonra ise taşınmazın tamamının meraya çevrildiğini, dava konusu taşınmazın babası...'dan miras olarak kaldığını ve kardeşler arasında yapılan rızai taksim sonucu kendisine isabet ettiğini ileri sürerek Hazine adına kayıtlı 102 ada 24 parsel sayılı sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile yaklaşık 26.000 m2'lik kısmının bu parselden ifraz edilerek 22 parsele ilave edilmesine ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, katıldığı duruşmalarda davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09/09/2015 tarihli ve 2015/117 E.- 2015/960 K. sayılı kararıyla; mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi raporlarına göre keşif esnasında mahalli bilirkişiler tarafından gösterilen ve fen bilirkişisi raporunda A, C, E ve F harfleri ile belirtilen kısımların davacıya babasından intikal ettiği ve mirasçılar arasında yapılan taksim neticesinde bu yerin davacının hissesine düştüğü, davacının 20 yılı aşkın süredir nizasız, fasılasız bir şekilde dava konusu taşınmazda tasarrufta bulunduğu, bu suretle zilyetlikle edinme koşularının davacı açısından oluştuğu gerekçesi ile bu kısımların dava konusu taşınmazdan ifrazına, ... adına olan tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 27/06/2018 tarihli ve 2016/2189 E- 2018/4353 K sayılı kararıyla “ ...Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mera arazisi niteliğinde olmadığı ve davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz 16.01.2015 tarihinde mera parseline dönüştürüldüğü halde usulüne uygun mera araştırması yapılmamış, taşınmazın niteliğini ve sınırlarını belirleme maksadıyla hava fotoğraflarından yararlanılmamış, ziraatçı bilirkişinin taşınmazın niteliğini ve mera ile ayırıcı unsurlarını ortaya koymayan raporuyla yetinilmiştir. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için, öncelikle komşu taşınmazların tutanak örnekleri ile varsa dayanak belgeleri ile çekişmeli taşınmaz bölümlerine ait tespitten geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilerek dosya keşfe hazır hale getirilmelidir. Daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile teknik fen bilirkişisi hazır olduğu halde keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz bölümlerinin kim tarafından, hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, yargılama boyunca dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, taşınmazın görüntüsü ve mera ile ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarındaki hakim gözlemi keşif tutanağına aynen yansımalı, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir harita düzenlettirilmeli, 3 kişilik uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının da yer aldığı, taşınmazı komşu parsellerle birlikte ele alan, mera ile ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını ve taşınmazın öncesini ve mevcut niteliğini açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, hava fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanına tevdi edilerek taşınmazın geçmişteki niteliği, sınırları ve mera ile ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığı hususlarında dosya üzerinden rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 03/05/2019 tarihli ve 2018/268 E.- 2019/184 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın fen bilirkişisi raporunda A harfi ile gösterilen kısmının davacıya muris babasından intikal ettiği, davacının taşınmazın bu kısmına 20 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız bir şekilde zilyet olduğu, bu suretle dava konusu taşınmazın bu kısmında zilyetlik edinme koşullarının davacı açısından oluştuğu gerekçesiyle A hafi ile gösterilen kısmın tapu kaydının iptaline, iptal edilen kısmın dava konusu taşınmazdan ifrazı ile davacıya ait 102 ada 22 parsel sayılı taşınmaz ile tevhid edilmek üzere davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, dava konusu taşınmazın C, E, D, B, F, M harfleri ile gösterilen kısımları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri Özetle
Davalı vekili, mahkeme tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde davacının zilyetliğine esas olmak üzere hava fotoğraflarından faydalanılarak zilyetlik olgusu araştırılmadan karar verildiğini, yüksek yargı kararlarından da görülebileceği üzere dava konusu taşınmazlara ait en eski tarihli hava fotoğraflarından da faydalanılarak taşınmazların 5'er yıllık periyotlar halindeki fiili zemin durumunun aynalı streoskopik yöntemle araştırılarak işleme tabi tutulup tutulmadığının, zilyetlik olgusunun bulunup bulunmadığının inceleme konusu yapılmadığını, yine dava konusu taşınmaza ait uydu fotoğraflarının da değerlendirmeye esas alınmadığını, zilyetliğin fiili bir durum olup her türlü delille ispatlanabilecek olgular arasında olması nedeniyle kamu düzenini ilgilendiren tapu iptali ve tescili davalarında doğru sicil oluşturma yükümlülüğü nedeniyle araştırılması gereken bir durum olduğunu, yerel mahkeme tarafından belgesizden zilyetlikle edinilmiş taşınmaz mal miktarı konusunda gerekli inceleme yapılmadan karar verildiğini, öncelikle bu konuda mirasbırakan da dahil olmak üzere belgesizden edinilen taşınmaz mal miktarı konusunda gerekli incelemelerin yapılması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hakka dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 3042 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesinde; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
6.3.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Kararın (IV./2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (IV./3.) no.lu paragrafta belirtilen kararın verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle ile karar verildi.