"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -BEDEL - TAZMİNAT - TENKİS
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tazminat, mümkün olmazsa tenkis istekli asıl ve birleştirilen dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 20/11/2020 tarihli ve 2020/938 E., 2020/975 K. sayılı karar, yasal süre içerisinde asıl davada davacı vekili, birleştirilen davada davacı kayyımı, asıl ve birleştirilen davada davalılar İhsan, ... ve ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 19/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... v.d. vekili ..., davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... Ltd. Şti. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen birleştirilen dosyada davacı ...'ı temsilen kayyım vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, asıl ve birleştirilen davada, mirasbırakanları ... ...'ın 641, 803, 210, 1189 ile 2089 ada 7 parsel sayılı taşınmazlarını vekil kıldığı gelini, davalı ... aracılığıyla ...’in kardeşi olan diğer davalı ...'ye satış suretiyle temlik ettiğini, ...'nin 2089 ada 7 parsel sayılı taşınmazı öteki davalı şirkete devrettiğini, davalılar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı şirket tarafından anılan taşınmaza inşaa edilen B blok 8, 9, 11, 12, 13 ve 14 no.lu bağımsız bölümlerin mirasbırakanın tek oğlu (...'in eşi) davalı ... adına, 6 ve 7 no.lu bağımsız bölümlerin ise davalı ... adına tescil edildiğini, arsa sahibine verilecek toplam 10 parça bağımsız bölümden geriye kalan 10 ve 15 no.lu bağımsız bölümlerin ise dava dışı 3. kişilere satılarak satış parasının davalı ...'a verildiğinin anlaşıldığını, temliklerin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalıların el ve iş birliği içerisinde kötüniyetli olarak hareket ettiklerini ileri sürerek, 2089 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 10 ve 15 no.lu bağımsız bölümler bakımından miras payları oranında tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, diğer taşınmazlar bakımından ise miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini, mümkün olmazsa tazminata, bu da mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemişler; ıslahla tazminat istemlerini arttırmışlardır.
II. CEVAP
1. Davalı şirket, iyiniyetli 3. kişi olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince edimini yerine getirdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
2. Diğer davalılar, satışların gerçek olduğunu, satış bedelinin ödendiğini, mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/433 Esas, 2020/330 Karar sayılı, 14/07/2020 tarihli kararıyla, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle çekişme konusu 641, 803, 210, 1189 parseller ile 2089 ada 7 parseldeki B blok 6, 7, 8, 9, 11, 12, 13 ve 14 nolu bağımsız bölümler bakımından asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile davacıların miras payları oranında iptal tescile, 2089 ada 7 parseldeki B blok 10 ve 15 nolu bağımsız bölümler bakımından tazminata karar verilmiş, davalı şirket aleyhine açılan dava, şirketin diğer davalılar ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı şirket dışında kalan taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar, davalılar ile hem kendi hem de davalıların menfaatine uygun ve birlikte hareket ettiği sabit olan, onların muvazaayı gizlemeye yönelik iradelerine uygun işlemleri bizzat işlemlere katılmak suretiyle gerçekleştiren davalı... Ltd. Şti. yönünden davanın reddine karar verilmesi ve ret kararı ile birlikte davalı şirket lehine nispi vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tapu iptali ve tescil davası açmadıkları davalı şirket hakkında davanın husumetten reddedilip maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, 10 ve 15 no.lu bağımsız bölümler yönünden hükmedilen bedelde ve talepleri olmalarına rağmen hükmedilmeyen faizde yanılgının bulunduğunu, belirtip kararın kaldırılması ile bütün davalılar yönünden talepleri gibi karar verilmesini istemişlerdir.
2.2. Davalılar ..., ..., ... vekili, satışın gerçek olduğunu, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığını, taşınmazın bedele karşılık alındığının banka dekontu ile sabit olduğunu ne var ki Yerel Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince dekontun niçin hükme esas alınmadığına ilişkin gerekçe belirtilmediğini, mirasbırakan adına kayıtlı pek çok taşınmazın bulunduğunu, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket etmesini gerektiren bir nedenin bulunmadığını, bilirkişi raporlarında saptanan değerlerin fahiş olduğunu belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20/11/2020 tarihli ve 2020/938 E., 2020/975 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulünün doğru olduğu ne var ki kayıt maliki olmayan davalı şirket yönünden tapu iptali ve tescil davasının pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerekirken esastan reddinin doğru olmadığı gibi iptal tescil davası bakımından şirket lehine maktu yerine nispi vekalet ücreti takdir edilmesinin de doğru olmadığı, ayrıca hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken faiz talebiyle ilgili olarak bir karar verilmemiş olmasının da doğru olmadığı gerekçeleriyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 s. HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davacıların istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile 6100 s. HMK'nun 353/1.b.2. maddesi gereğince Yerel Mahkeme kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili, birleştirilen davada davacı kayyımı, asıl ve birleştirilen davada davalılar İhsan, ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar, dava konusu 2089 ada 7 parsele ilişkin olarak davalı ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldıktan sonra davalı yüklenici şirketin taşınmazın tamamını tapuda devralmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, öte yandan taşınmazdaki bağımsız bölümlerin davalı şirket tarafından arsa maliki davalı ...'ye devredilmesi gerekirken ... yerine diğer davalılar ... ve İhsan'a devredilmiş olmasının da davalı şirketin muvazaalı işlemlere ilişkin bilgisinin olduğunu, davalıların ortak akıl ve menfaatle hareket ettiklerinin göstergesi olduğunu, bağımsız bölümlere ilişkin kat irtifakı kurulduktan sonra bağımsız bölümlerin yüklenici aleyhine ... T.A.Ş. lehine kurulan 3.360.000,00 TL ipotekli olarak davalılar ... ve İhsan tarafından temlik alındığını, davalı şirketin bu şekilde bir devri öngörmesi ve herhangi anormal bir durum görmemesinin mümkün olmadığını, davalı şirket bakımından iptal tescil davası pasif husumet yokluğundan reddedilip maktu vekalet ücretine hükmedildiği halde, tazminat isteği yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin kendi içinde yanılgı ve çelişki oluşturduğunu, davalı şirketten tapu iptali ve tescil taleplerinin bulunmadığını, davalı şirket aracılığıyla 3. kişilere devredilen bağımsız bölümler bakımından tazminat isteklerinin olduğunu, aksi düşünülerek aleyhlerine vekalet ücreti hükmedilmesinin doğru olmadığını, kabul anlamına gelmemekle hakkındaki dava husumetten reddedilen davalı şirket lehine hem maktu hem de nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, ıslah dilekçesi verdikten sonra yeniden rapor aldırılarak 10 ve 15 nolu dairelerin bedellerinin düşürüldüğünü ve bu nedenle alacağa yönelik bir kısım taleplerinin kabul görmediğini, ıslah dilekçesinde belirtildiği üzere 10 ve 15 nolu bağımsız bölümlere ilişkin olarak muvazaalı işlemi gerçekleştirdikleri sabit olan tüm davalılar yönünden (asıl davada 127.500,00 TL.'nin, birleştirilen davada 85.000,00 TL) dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirtip Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemişlerdir.
2.2. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili, asıl davada davacı vekili Av. ... ile birleştirilen davada davacı ...'ın kayyumu olarak dava ve duruşmaları takip eden Av. ...'ın aynı büroda avukatlık yaptıkları kayıtlardan anlaşılmakla aralarında menfaat tartışması olacak iki tarafın da aynı bürodan temsil edilmesinin, vekil değil kayyum olarak temsil edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, satışın gerçek olduğunu, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığını, taşınmazın bedele karşılık alındığının banka dekontu ile sabit olduğunu ne var ki Yerel Mahkemece ve istinaf mahkemesince dekontun niçin hükme esas alınmadığına ilişkin gerekçe belirtilmediğini, mirasbırakan adına kayıtlı pek çok taşınmazın bulunduğunu, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket etmesini gerektiren bir nedenin bulunmadığını, bilirkişi raporlarında saptanan değerlerin fahiş olup bu husustaki itirazlarının dikkate alınmadığını, emsal değer araştırmasının gereği gibi yapılmadığını, DOP indirimine açıkça değinilmediğini, toprak yapısı, iklim, yola yakınlık gibi taşınmazın değerini etkileyen çevresel faktörlere dikkat edilmediğini belirtip Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat, mümkün olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdiriyle temliklerin muvazaalı olduğu tespit edilerek, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur. Tarafların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3.3.2. Asıl ve birleştirilen davada davacıların, davalı şirket lehine takdir edilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; somut olayda, davalı şirket hakkında 10 ve 15 no.lu bağımsız bölümler için tazminat istekli asıl ve birleştirilen dava açılmış olup, mahkemece bu yönden asıl ve birleştirilen davanın esastan reddi ile davalı şirket lehine taşınmazların keşfen saptanan ve harcı tamamlanan değerleri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğrudur. Ancak tazminat davasının yanında davalı şirket hakkında tapu iptali ve tescil istekli açılmış bir dava bulunmamasına rağmen bu yönden, husumetten ret kararı verilmesi doğru olmadığı gibi şirket lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20/11/2020 tarihli ve 2020/938 E., 2020/975 K. sayılı kararının hüküm kısmının asıl dava yönünden B-I-2-a fıkrasında yer alan "Davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti'ye karşı açılan tapu iptali ve tescili davası yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan REDDİNE, ", B-I-6-a fıkrasında yer alan "Davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti. işbu davada kendisini bir vekil aracılığı ile temsil ettirdiğinden kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ve de tapu iptali ve tescili davası yönünden maktu 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalıya VERİLMESİNE,"; birleştirilen dava yönünden hükmün B-II-2-a fıkrasında yer alan "Davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti. karşı açılan tapu iptali ve tescili davası yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan REDDİNE, ", B- II-6-a fıkrasında yer alan "Davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti. işbu davada kendisini bir vekil aracılığı ile temsil ettirdiğinden kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ve de tapu iptali ve tescili davası yönünden maktu 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine," cümlelerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, asıl ve birleştirilen davada davacıların değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekli ile 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl davada davacı ... vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.