Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4138 E. 2022/1842 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras yoluyla intikal eden taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edilmesi üzerine, davacıların miras payları oranında tapu iptali ve tescil talepli davaları.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmazların kök murisinden kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, ancak terekenin taksim edilip edilmediği noktasında ihtilaf olduğu, davalıların terekenin taksim edildiğini ispatlayamamaları ve tanık ile bilirkişi beyanlarından taşınmazların taksime tabi tutulmadığının anlaşıldığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Kadastro sonucu Osmangazi İlçesi, Küçükdeliller Mahallesi çalışma alanında bulunan 206 ada 4 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların murisi ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

I. DAVA

Davacılar vekili, dava konusu Bursa, Osmangazi, Küçükdeliller Mahallesi, 206 ada 4 ve 6 parsel sayılı taşınmazların müvekkillerinin murisi ... tarafından ceddinden intikalen 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyet ve tasarruf edildiğini, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalıların murisi diğer mirasçı ... adına yolsuz tescil yapıldığını belirterek, tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına miras payı oranında tescil istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalılar vekili, kadastro tespitinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerektiğini, müvekkillerinin murisinin de taşınmaz üzerinde 20 yılı aşkın süredir aralıksız ve çekişmesiz malik sıfatıyla zilyet olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/93 Esas, 2019/106 Karar sayılı kararında, çekişmeli taşınmazların evvelinde tarafların kök murisi ...’e ait olduğu ve vefatı sonrasında terekesinin taksim edilmediği, böylece davacıların tereke üzerinde miras payına sahip olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli 206 ada 4 ve 6 parsel numaralı taşınmazların davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının ayrı ayrı iptali ile toplam 5 pay üzerinden 1 payının davacı ..., 1 payının davacı ... ..., 1 payının davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, geri kalan 2 payın davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1 İstinaf Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davalılar vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili, istinaf dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını, davacının davasının kanıtlanmadığını, TMK.'nın 713/2. maddesine göre, dava konusu taşınmazların maliklerinin tapu kütüğünden anlaşılacağı üzere müvekkilleri olduğunu, kadastro tespitinden önce ve sonra müvekkillerin murisi ... tarafından malik sıfatıyla kullanıldığını, bu nedenle olağanüstü zamanaşımı koşullarının oluşmadığını, ayrıca mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme olanağının bulunmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 2019/539 Esas, 2019/875 Karar sayılı kararında, davanın tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, İlk Derece Mahkemesince yapılan keşif, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, dava konusu taşımazların davacı ve davalıların ortak kök murisi ...'e ait olduğu, ölümü ile mirasçılarına geçtiği, mirasçılar arasında herhangi bir taksim yapılmadığı halde kadastro tespiti sırasında davalıların murisi ...'ün dava konusu parselleri kendi adına yazdırdığı, davacıların miras payı olan 1/5'er oranda dava konusu taşınmazlar üzerinde hak sahibi oldukları gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b/1. maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili, temyiz dilekçesinde, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli taşınmazların kök murise ait olmadığını, taşınmazlar üzerinde davalılar murisi ... lehine iktisap koşullarının oluştuğunu ve soyut nitelikteki tanık beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulduğunu belirterek, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 2019/539 Esas, 2019/875 sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi " Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. " hükmünü içermektedir. ( madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Bilindiği üzere, Kadastro Kanunu'nun 15/1. maddesinde, kural olarak kadastro faaliyetleri ve kadastro tespiti sırasında hem tapuya kayıtlı, hem de tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların malikleri veya bunların mirasçıları arasında taksim edilmesi yahut muris tarafından sağlığında paylaştırılması sebebiyle zilyetleri adına tespitine ilişkin düzenleme getirilmiştir. Buna göre tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların 14. madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildiği yahut muris tarafından paylaştırıldığı belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat olunduğu takdirde, bu taşınmazların paylaşım gereğince zilyetleri adına tespit edileceği belirtilmektedir.

3.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki, taksime dayanan taraf, TMK'nın 6. maddesi uyarınca, taşınmazın taksim edilmiş olduğunu, adına tespit edilecek kısmın kendisine isabet ettiğini, tespit

tarihine kadar taksimin bozulmadığını ispat etmelidir. Kadastro tespiti sırasında taksimle ilgili göz önünde bulundurulacak hususlara değinilecek olursa; tespitten önce yapılan taksimlerin nazara alınması, taksimin bozulmamış olması ve taksime iştirak edenin zilyet olması gerekmektedir. Taksimin ispatına gelince, bilindiği üzere tereke tüm mirasçılara bir bütün halinde intikal eder. Asıl olan terekenin bir bütün olarak tasarruf edildiğidir.. Aksini iddia eden iddiasını ispat etmelidir. Taksim olayı ispat edilirken öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, ne zamandan beri kimin zilyet olduğu ve nedeni, taksimin ne zaman kimler arasında yapıldığı, taksime tüm mirasçıların katılıp katılmadığı araştırılmalıdır. Kadastrodan önce yapılan tapu dışı taksim geçerlidir. Ve şahit ve bilirkişi beyanları ile ispat edilebilir. Uzun süre kullanma taksimin varlığını göstermez. Asıl olan bu kullanmanın tüm mirasçılar adına olduğu ve kullanım şekline taalluk ettiğidir. Aksi düşünce mirasçılar arasında zaman aşımı işlemez yolundaki temel maddi hukuk kuralı ispat hukuku çerçevesinde bertaraf edilmiş olur.

3.3.3. Somut olaya gelince, çekişmeli taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği gerekçesiyle davalılar murisi ... adına tescil edildiği anlaşılmıştır.

3.3.4. Davacılar hak düşürücü sürede çekişmeli taşınmazların kök muris ...’den geldiği ve ölümünden sonra terekesinin usulüne uygun şekilde taksim edilmediği iddiasıyla miras payı oranında adlarına tescil talebiyle eldeki davayı açmıştır. Davalılar ise çekişmeli taşınmazların kök muris ...’den geldiği ve terekesinin mirasçılar tarafından usulüne uygun şekilde taksiminin yapılarak kendilerine intikal ettiğini, çekişmeli taşınmazlar üzerinde zilyetlikle iktisap koşullarının lehlerine gerçekleştiğini savunmuştur. O halde taraflar arasında niza konusu olan husus çekişmeli taşınmazların murislerin ölümünden sonra usulüne uygun şekilde taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

3.3.5. Mahkeme tarafından mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi raporları alınmış, tarafların gösterdiği deliller toplanmış ve yazılı şekilde karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise Yerel Mahkemenin kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.

3.3.6. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, çekişmeli taşınmazın kök muristen kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamasına, uyuşmazlığın kök murisin ölümünden sonra terekenin taksim edilip edilmediği noktasında toplanmasına, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından taşınmazların kök muris ...’den geldiği ve çekişmeli taşınmazların taksime tabi tutulmadığının belirtilmesine, ...'in terekesinin usulüne uygun bir şekilde taksiminin gerçekleştiği hususunun ispat yükü kendinde olan davalılar tarafından ispatlanamamasına ve kararın (IV-3) numaralı paragrafında yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.706,62 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, kesin olmak üzere, 07/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.