Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4228 E. 2022/2196 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında köy boşluğu olarak tescil harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla tapuya tescilinin talep edilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın köylünün müşterek kullanımında olan boşluklardan mı yoksa köylünün müşterek kullanımında olmayan hali boşluklardan mı olduğunun, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin niteliğinin ve davacının zilyetlikle iktisap koşullarını sağlayıp sağlamadığının yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan tespit edilmesi doğru görülmeyerek hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ... yörede 1975 yılında yapılan kadastro sırasında köy boşluğu niteliğiyle tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmazın irsen intikalen malik sıfatıyla zilyedi olduğu, zilyetlikle iktisap koşullarının yararına gerçekleştiği iddiasıyla tescil isteğinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, aşamalarda dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici yerlerden olduğunu, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.1979 tarihli ve 1978/260 Esas - 1979/555 Karar sayılı kararı ile davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu edilen ... köyü sınırlarında bulunan davacı ... adına tapuda kayıtlı 286 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı 285 parsel arasında kalan ve köy boşluğu olarak bırakılan 291,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21.03.1980 tarihli ve 1978/260 E., 1979/7555 K. sayılı ilamıyla; "Davacı yanın köy muhtarı olması nedeniyle davalı köy tüzel kişiliğini temsilen usulüne uygun olarak köy temsilcisi belirlenmesi ve davanın bu suretle yürütülmesi, öte yandan davanın niteliği gereği mülga Medeni Kanun'un 639. maddesi uyarınca düzenlenen yasal ilanların tamamlanması" gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 07.12.1982 tarihli ve 1980/218 E., 1982/403 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu edilen ... köyü sınırlarında bulunan davacı ... adına tapuda kayıtlı 286 parsel sayılı taşınmaz ile 285 parsel arasında kalan köy boşluğu olarak bırakılan 291,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacı ... mirasçıları adına veraset ilamında gösterilen payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki köy boşluğu niteliğindeki tescil harici yerlerden olduğu böyle bir yerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, kaldı ki davacı yanın kendi yararına mülk edinme koşullarının oluştuğu iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "–Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Çekişmeli taşınmazın, yörede 1975 yılında yapılan kadastro sırasında "köy boşluğu" niteliğiyle tespit harici bırakıldığı, davacı yanın kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı olarak tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

6.3.2. 4721 sayılı TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde, orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasanın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir. Genel itibari ile köy boşlukları, köylünün müşterek kullanımında olan boşluklar ve hali boşluklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Köylünün müşterek kullanımında bulunan boşlukların zilyetlikle edinilmesi mümkün değilken, köylünün müşterek kullanımında olmayan hali boşlukların ise ekonomik amaca uygun kullanılmaları halinde zilyetlikle kazanılmaları mümkündür.

6.3.3. Somut olayda, çekişmeli taşınmaz bölümü kadastro sırasında köy boşluğu olarak tescil harici bırakılmıştır. Ne var ki Mahkemece bu taşınmazın köylünün müşterek kullanımında bulunan boşluklardan mı, yoksa köylünün müşterek kullanımında olmayan hali boşluklarından mı olup olmadığı usulünce belirlenmemiş, yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi dava konusu taşınmazın davacı ve atalarının evinin bulunduğu alan olduğunu, hali hazırda evin yıkık olduğunu, davacı yanın son 1 yıldır bu taşınmazı bahçe olarak kullandığını belirtmiştir. Mahkemece, taşınmaz üzerinde yıkık bina olduğu ve davacı yanın çekişmeli taşınmazın ev ve bahçesi olarak kullanıldığı beyan edilmiş olmasına rağmen keşfe ziraat bilirkişisi götürülmemiş, denetimin sağlanması açısından taşınmazın fotoğrafları çektirilip dosyaya eklenmemiş, taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğin belirlenmesi amacıyla hava fotoğrafları getirtilip incelenmemiş, yerel bilirkişi tarafından taşınmazın üzerinde bulunan hane yıkıldıktan sonra metruk kaldığı belirtildiği halde, taşınmazın ne kadar zamandır kullanılmadığı belirlenerek, bu durumunun iradi terk olarak kabul edilip edilmeyeceği tartışılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.

6.3.4. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle; en eski hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgeyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı ve tarafsız üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita ve ziraat mühendisi bilirkişilerin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında taşınmazın öncesinin ne olduğu, kadim köy boşluğu olup olmadığı, şahısların kullanımındaki yerlerden ise kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, çekişmeli taşınmazın hangi tarihten itibaren kullanılmadığı ve bu durumun iradi terk niteliğinde bulunup bulunmadığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeli, çelişkilerin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; harita mühendisi bilirkişiye, hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak çekişmeli taşınmazın fotoğrafların çekildiği tarihlerdeki niteliği ve kullanım şekli konusunda rapor düzenlettirilmeli; ziraat mühendisi bilirkişisinden, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, komşu parsellerle arasında doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığı veya bunların devamı niteliğinde olup olmadığı, taşınmaz üzerinde ağaç olup olmadığı, varsa ağaçların adet, yaş ve cinsleri hususlarında somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı gerekçeli rapor alınmalı; Mahkemenin, taşınmazın konumu ve niteliği ile çevre parsellerle karşılaştırmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; çekişmeli taşınmazın yakın plan panoramik fotoğrafları çektirilerek sınırları fotoğraflar üzerinde kabaca işaretlenmeli; taşınmazın kullanılmadığı süre belirlenerek bu durumun iradi terk sayılıp sayılmayacağı tartışılmalı ve bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.