"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen kısmen kabul kararı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde; ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ham toprak olarak Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazın bir bölümünün kendisine ait olduğunu belirterek, tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Hazineye ait yer olduğunu, yapılan idari tahkikat neticesinde ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 1068 parsel sayılı taşınmaz ile bitişik sınırında davacıya ait çatısı bulunmayan, taş duvarları yıkık vaziyette bir binanın olduğunu, tahminen 1980 yılından önce ahır ve samanlık olarak kullanıldığını, ancak 1980 yılından sonra kullanılmadığını ve binanın harabe halinde olduğunun tespit edildiğini, davacı lehine zilyetlik koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/05/2015 tarihli ve 2011/185 E., 2015/235 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 30/12/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (B) ve (D) harfleri ile gösterilen toplam 563,89 metrekarelik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
... 1. Asliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/11/2017 tarihli ve 2015/21255 E. 2017/7407 K. sayılı kararında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımları ile ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli yerlerin davacı tarafça ahır ve avlusu olarak kullanıldığı, taşınmazın üzerinde ekonomik amaca uygun bir zilyetliğin söz konusu olmadığı, bu kullanımın dahi 10-15 yıl önce üzerinde bulunan ahırın yıkılmasından sonra bırakıldığı ve taşınmazın terk edildiğinin anlaşılması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucunda kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsizliğine denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi aynı Dairenin 05/10/2018 tarihli ve 2018/1235 E. 2018/5467 K. sayılı kararı ile reddedilmiştir.
3. ... 1. Asliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/01/2019 tarihli ve 2018/501 E. 2019/13 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kendilerine ait olduğunu önceki fen bilirkişi raporunda belirtilen bölümler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporları göz önüne alınmadan davanın reddine karar verilmiş olmasının yerinde olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. “
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “ Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Mahkemece verilen önceki tarihli kabul kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde kesin bozma yapıldığı, karar düzeltme talebi ise aynı Daire tarafından reddedildiği, Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda karar vermiş olması nedeniyle, dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre (IV.3) numaralı bendinde yer verilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.