Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4345 E. 2022/2407 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili talebi üzerine, taşınmazın imar planı içinde kalması nedeniyle zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kadastro sırasında neden tescil harici bırakıldığı ve önceki niteliğinin ne olduğunun belirlenmeden, imar planına alınmadan önceki durumunun imar-ihya gerektirip gerektirmediğinin tespit edilmemesi ve buna bağlı olarak zilyetlik süresinin doğru hesaplanmaması nedeniyle, yerel mahkemenin davayı kabul kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ..., kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescil istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı ... vekili, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından taşınmazın bina ve bahçe olarak kullanıldığını, taşınmazın kadastral paftasında yol boşluğunda, 02.02.1987 onay tarihli 1/1000 ölçekli imar planında da ayrık nizam iki kat konut alanı içerisinde kaldığını savunarak, bahsedilen hükümler doğrultusunda; özel mülkiyete konu olamayan dava konusu taşınmaz mal hakkında açılan davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

Bozma kararının gereği olarak davaya dahil edilen ... vekili davanın makul süre içinde açılmadığını, çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında köy boşluğu olarak tescil harici bırakılması ve 1/1000 nazım imar planı kapsamına alınması nedeniyle zilyetlikle iktisap edilmesi mümkün olmayan yerlerden olduğu, ayrıca davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece önceki tarihli karar ile, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, teknik bilirkişi raporunda "A" ve "A1" harfi ile gösterilen taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.11.2017 tarihli ve 2015/19675 E., 2017/7867 K. sayılı kararıyla; “Karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Muğla Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, aynı Kanun'un Geçici 1/13. maddesine göre de büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belde belediyeleri ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Ne var ki, Mahkemece her ne kadar sözü edilen Yasa uyarınca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... davaya dahil edilmişse de diğer yasal hasım olan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi gerektiğinin gözden kaçırıldığı, taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği, ayrıca, Mahkemece ilanların da yapılmadığı bu nedenle öncelikle Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, yasal ilanlar yapılarak itiraz süresinin beklenmesi, bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 07.11.2019 tarihli ve 2018/37 E., 2019/547 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, teknik bilirkişi raporunda "A" harfi ile gösterilen toplam 495,08 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde, hükme esas teknik bilirkişi raporunda (A1) ile kodlanan bölümün davacı adına tesciline dair hüküm kurulmadığını, oysa ki bu bölümün üzerinde davacıya ait konutun yer aldığını ve taşınmazın tamamı ile bir bütün halinde zilyet edildiğini, buna rağmen konutun olduğu bölümün davacı adına tesciline hükmedilmediğini, kararın bu haliyle isabetsiz olduğunu belirterek, bozulmasını talep etmiştir.

5.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında yol boşluğu olarak tescil harici bırakıldığını, ardından 1987 yılında onaylanan imar planı kapsamına alındığını, il ve ilçe imar planlarının kapsadığı alanların imar ve ihya yoluyla kazanılamayacağını, kaldı ki öncesi tescil harici boşluk niteliğinde olan taşınmazın zilyetlik yoluyla iktisabının da mümkün olmadığını, davacının lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğuna dair iddiasını da ispat edemediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.3. Davalı ... temyiz dilekçesinde, davacının iddiasının kadastro öncesi sebebe dayanması nedeniyle 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiğini, çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında boşluk olarak tescil harici bırakıldığını, ardından imar planı kapsamına alındığını, imar planlarının kapsadığı alanların imar ve ihya yoluyla kazanılamayacağını kaldı ki öncesi tescil harici boşluk niteliğinde olan taşınmazın zilyetlik yoluyla iktisabının da mümkün olmadığını, davacının lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğuna dair iddiasını da ispat edemediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu uyarınca tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "–Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Davacı ... dava sonunda hükme esas teknik bilirkişi raporunda (A1) ile gösterilen taşınmaz bölümünün adına tesciline karar verilmediği, oysa bu bölüm üzerinde ikamet ettiği ve yıllar önce inşa ettiği evinin bulunduğunu belirterek kararı bu yönden temyiz etmiş ise de, Mahkemece teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiği, teknik bilirkişi raporuna göre davacının temyizine konu (A1) ile gösterilen ve taşınmazın üzerinde yer alan konutun zeminde kapladığı alanı belirten bölümün ise zaten davacı adına tescil edilen (A) bölümüne dahil olduğu, böylelikle davacı lehine verilen tescil kararının (A1) ile gösterilen bölümü de kapsadığı anlaşılmakla davacının temyiz isteğinin bu nedenle reddi gerekmiştir.

6.3.2. Davalıların temyiz itirazlarına gelince, dava konusu taşınmazın yörede 1976 yılında yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakıldığı, ardından 02.02.1987 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planı kapsamına alındığı, konut alanı ve park alanı olarak işlendiği anlaşılmaktadır.

6.3.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde; orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz malların 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edileceği, il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda ise bu hükmün uygulanmayacağı düzenlenmiştir.

Diğer bir anlatımla; anılan madde gereğince, imar-ihyaya muhtaç olan taşınmazların onaylanmış imar planı kapsamında kalması halinde onay tarihine kadar imar ihyasının tamamlanmış ve devamında 20 yıllık zilyetlik süresinin doldurulmuş olması halinde kişiler adına tesciline karar verilebileceği tartışmasızdır. Şu halde, taşınmazın öncesinin imar ihyaya muhtaç olup olmadığının çözümlenmesi gerekir. Zira aynı madde kapsamı uyarınca, öncesinde imar ihyaya muhtaç bulunmayan yerlerin zilyetlikle tasarruf edilmeye başlanması ve sürdürülmesi halinde 20 yıllık zilyetlik süresinin imar planının onaylandığı tarihe değil dava tarihine göre belirlenmesi gerekecektir.

6.3.4. Somut olaya gelince, çekişmeli taşınmazın daha evvel kesinleşen imar planının kapsamında kaldığının belirlenmesi, mahallinde yapılan keşifte dinlenen kişilerin davacının çekişmeli taşınmaz üzerine 1978 yılında ev yaparak kullanmaya başladığını beyan etmiş olmaları, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda ise dava konusu taşınmazın üzerinde tek katlı yığma yapıda bir ev bulunduğu, davacının 35-40 yıl önce taşınmazın imar ihyasını tamamladığı yönünde tespitler karşısında, Mahkemece dava konusu taşınmazın kadastro sırasında hangi nedenle tescil harici bırakıldığı duraksamasız biçimde belirlenmemiş, gerekirse dosya arasına getirtilecek tesis paftaları incelenmek suretiyle taşınmazın neden tespit dışı bırakıldığı, önceki niteliğinin ne olduğu, taşlık, kayalık, çalılık gibi imar-ihya gerektiren yerlerden mi yoksa köy içi boşluk mu olduğu hususu açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Oysa ki çekişmeli taşınmazın önceki niteliğinin belirlenmesi, dava tarihinden evvel imar planı kapsamına alındığı için taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı ve taşınmazda zilyetlikle iktisap koşullarının en geç hangi tarihte tamamlanması gerektiği hususunun tayini yönünden son derece önemlidir.

6.3.5. Hal böyle olunca; öncelikle taşınmazın bulunduğu bölgeye ait Harita Genel Müdürlüğünden temin edilecek stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına getirtilmesi, bundan sonra dosyanın jeodezi ve fotogrametri mühendisine tevdii edilerek, hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi yaptırılmak suretiyle, kesinleşmiş imar planı kapsamında kalan taşınmazın sınırını ve niteliğini, öncesinin taşlık-çalılık gibi imar ihyaya muhtaç olan yerlerden mi yoksa boş (hali) nitelikte mi bulunduğu, zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, böylece taşınmazın önceki niteliği belirlendikten sonra tüm dosya kapsamı bir bütün halde değerlendirilmek ve deliller tartışılmak suretiyle taşınmaz öncesi itibariyle imar ihya gerektiren yerlerden ise imar ve ihya işlemi tamamlandıktan sonra sürdürülen zilyetliğin başladığı tarihten imar planının onaylandığı tarihe kadar, taşınmazın öncesi imar ihya gerektiren yerlerden değil ise bu kez zilyetliğin başladığı tarihten dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taşınmazın niteliği doğru bir şekilde belirlenmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

V. SONUÇ

1- Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2- Davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın yatırına iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.