"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Kadastro sonucu Göle ilçesi, ... mahallesi çalışma alanında bulunan 133 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı sırasıyla 1.546.78, 5.249.96 ve 1.947,81 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı nedeniyle sırasıyla ..., ... ve... ve müşterekleri adına tespit ve sırasıyla, satış nedeni ile Milli Eğitim Bakanlığı, ... ve satış ve ipka nedeni ile... adına tescil edilmiş, yargılama sırasında 133 ada 5 parselin yarı hissesi ...'a satılarak tescil edilmiştir.
I. DAVA
Davacı ..., çekişmeli 133 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların kendisine ait tapu kaydı kapsamında kaldığını ileri sürerek, taşınmazların tapularının iptali ile muris Bahri'nin tüm mirasçıları adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.10.2014 tarihli ve 2009/91 Esas, 2014/278 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazlarda başka mirasçıların da haklarının bulunması ve davacının tek başına taşınmazların tamamının adına kaydını talep etmesi karşısında açılan davanın HMK 114/1-d gereğince aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece “Davacı ...’ın, talebinin çekişmeli 133 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile murisi Bahri'nin tüm mirasçıları adına tescili istemine ilişkin olduğu ve tüm mirasçıların davaya muvafakat ettikleri gözetilerek davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 10.04.2019 tarihli ve 2018/257 Esas, 2019/156 Karar sayılı kararıyla, davacı ...’ın yargılama esnasında 20/11/2018 tarihinde öldüğü, vekiline davacı ...'ın veraset ilamını sunması veya başvuruda bulunması için iki haftalık kesin süre verildiği, ancak vekilin ...’ın veraset ilamını ya da veraset ilamı için başvuru yaptığına dair herhangi bir belge sunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. ve 115. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, temyiz dilekçesinde, ölen davacının mirasçılarının adresinin tespiti ve davaya dahil edilmesi için Mahkemeden ek süre talep ettiklerini ve karar duruşmasından önce veraset ilamını dosyaya sunduklarını, buna rağmen Mahkemece, kesin sürede veraset ilamının dosyaya sunulmadığından bahisle davanın reddedildiğini, öte yandan Bahri mirasçısı ... duruşmada hazır olmasına rağmen bu kişi hakkında herhangi bir karar verilmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında davalılar adına tespit ve tescil edilen çekişmeli taşınmazların kendisine ait tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK'nın 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.
6.2.2.Davanın açıldığı sırada mevcut olmasına rağmen yargılama sırasında taraflardan birinin ölümüyle taraf ehliyetinin sona ermesi durumunda HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulur. Bu doğrultuda HMK’nın 55. maddesi “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmüne haiz olup anılan maddenin uygulanabilmesi için dava konusunun ölen tarafın varislerine miras yoluyla intikali mümkün malvarlığına ilişkin olması gerekir. Eş söyleyişle; dava konusunun sadece ölen tarafı ilgilendirdiği, miras yoluyla intikali mümkün olmayan bir hakka ilişkin olduğu hâllerde taraflardan birinin ölümü sonrasında mirasçılarla davaya devam edilemeyeceğinden HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulmaz (Kuru: s. 907, 914; Pekcanıtez, Hakan/Özekes Muhammet/Akkan, Mine/Korkmaz, Hülya Taş: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku C. I, İstanbul 2017, s. 578).
6.2.3. Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince Mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının tek bir mirasçısının bulunması hâlinde bu mirasçı, birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında HMK’nın 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek murisleri tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıkları belirlenmelidir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi kabul veya red etmemiş olmaları hâlinde TMK’nın 606. maddesinde belirlenen üç aylık mirasın reddine dair süre beklenerek mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edebilecektir. Ancak her hâlükarda davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Bu genel açıklamaların ışığında ön sorun değerlendirildiğinde; nüfus kayıtlarına göre davacı bozma kararı sonrasında 20/11/2018 tarihinde ölmüştür. Ancak Mahkemece, davacının ölümü sonrasında taraf teşkilinin sağlanması için herhangi bir usul işlemi yapılmaksızın dava hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Dava konusunun, ölen davacının mirasçılarının haklarını etkileyecek nitelikte ve miras yoluyla intikali mümkün bir malvarlığına ilişkin hakkın kapsamı içerisinde olması nazara alındığında; davacının yargılama sırasında ölümü üzerine HMK’nın 55. maddesinde belirtildiği üzere davacının mirasçıları davadan haberdar edilip taraf teşkili sağlanmaksızın esas hakkında karar verilemez.
6.3.3. O hâlde Mahkemece, ölümle vekalet ilişkisinin son bulduğu gözetilerek, HMK’nın 55. maddesinde gösterilen şekilde ölen davacının mirasçıları tebligat yoluyla davadan haberdar ederek mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması, bunun mümkün olmaması hâlinde tüm mirasçılardan muvafakat alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekir.
Hal böyle olunca, taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.