Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4390 E. 2022/2602 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi üzerine, terditli taleplerden biri olan geçit hakkı talebi hakkında karar verilmemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu iptali ve tescili talebi reddedildikten sonra, fer'i talep olan geçit hakkı talebi hakkında da hüküm kurulması gerekirken, mahkemece bu hususta karar verilmemesi ve HMK’nın 297. maddesine aykırı şekilde hüküm kurulması gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde geçit hakkı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı, Ayancık ilçesi, Hatip köyünde yapılan kadastro çalışmalarında 192 ada 20 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra bu taşınmazın davalı ...'e satıldığını, ancak taşınmazın yaklaşık 100 metrekarelik bölümünde çeşmenin bulunduğunu ve bu yerin köy ortak malı olarak kullanılmasına rağmen davalı adına tescil yapıldığını, malik olduğu 19 no.lu parselin yola çıkışının olmadığını ileri sürerek, 192 ada 20 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 100 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile köy tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmazı lehine geçit hakkı tesis edilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davalının yola geçişinin olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., dava konusu yeri ...'ten satın aldığını, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, ...'ün 40 yıl, kendisinin de 5 yıldır zilyet olduğunu, davacının taşınmazına gideceği yolu olmasına rağmen geçit hakkı talebinde bulunduğunu, çeşmenin olduğu yerin kendi zilyetliğinde olduğunu, çeşmeyi tüm mahallenin kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/05/2015 tarihli ve 2014/328 Esas - 2015/134 Karar sayılı kararıyla; davacının davalı ... ve Hatip köyü tüzel kişiliğine karşı açmış olduğu davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, çekişmeli 192 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 14.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokide (B) harfi ile gösterilen 93.64 metrekarelik bölümün çeşme ve bahçesi vasfıyla Hatip köyü tüzel kişiliği adına, aynı krokide (A) harfi ile gösterilen 1.540,51 metrekare yüzölçümlü bölümün kargir ev ve tarla vasfıyla davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma İlamı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20/02/2018 tarihli ve 2015/19268 Esas, 2018/1107 Karar sayılı kararı ile "Davacının, davalı adına tespit ve tescil edilen taşınmazın bir bölümünün aslında köye ait olduğunu belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile köy tüzel kişiliği adına tescil edilmesini, olmadığı takdirde kendi taşınmazı lehine geçit hakkı tesisi talebiyle terditli olarak dava açtığını yani davanın köy halkından olan gerçek kişi tarafından açıldığını, oysa ki; köy adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi ile köy aleyhine açılan davalarda köyü temsil yetkisi 442 sayılı Köy Kanunu'nun 37/7. maddesi uyarınca köy muhtarına ait olduğunu, köy muhtarının hukuki bir engelinin çıkması durumunda bu yetki, aynı Kanun'un 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanındığından, köyden bazı kişilerin köyün menfaatini ileri sürerek şartlar oluşmadan köy adına veya köyü temsilen dava açma yetkileri bulunmadığı, bu sebeple Mahkemece, davacının tapu iptal ve tescil istemine yönelik talebinin aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiği" belirtilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/07/2019 tarihli ve 2018/290 Esas - 2019/237 Karar sayılı kararıyla,Yargıtay bozma ilamına uyularak davacının tapu iptal ve tescil talebine yönelik davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde; davasını terditli olarak açtığını ilk talebi tapu kaydının iptali ve tescil talebi hakkında ret kararı verildiğini ancak malik olduğu 192 ada 19 parsel lehine çekişmeli taşınmaz üzerinde geçit hakkı tesis edilmesi talebi ile ilgili bir inceleme yapılıp karar verilmediğini belirterek ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak olarak açılan tapu kaydının kısmen iptali ve köy tüzel kişiliği adına tescili, olmadığı takdirde malik olduğu 192 ada 19 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tanınması istemine ilişkindir.

Ayancık ilçesi, Hatip Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 192 ada 20 parsel sayılı 1.634,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz belgesizden irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir ev, çeşme ve tarla vasfıyla davalı ... adına tespit ve tescil edildikten sonra 15.06.2009 tarihinde tapuda kayden satış sonucu davalı ... ... adına tescil edilmiştir.

6.2. 6100 sayılı HMK'nın 111 maddesinde; “Davacı aynı davalıya karşı birden fazla talebini aralarında aslilik, ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır.

Mahkeme davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz."

6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde, "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. ” hükümleri düzenlenmiştir.

6.3. Değerlendirme

Terditli (kademeli) davalarda (6100 sayılı ...nın 111. md), davacı aynı davalıya karşı aralarında hukuki veya ekonomik bağlantı bulunan birden fazla talebini aralarında aslilik ve fer'ilik ilişkisi kurarak aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Terditli davalardaki taleplerden biri asıl taleptir; ikincisi fer'i taleptir. Davacı, ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini ister, yardımcı talebini ise asıl talebin reddedilmesi ihtimali için yapar. Mahkeme de, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer'i talebi inceleyemez ve karara bağlayamaz.

6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde, mahkeme kararında taraflara yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması öngörülmüştür. Hüküm fıkrası, kararın esası olup, açık ve infazı mümkün olmalıdır. Davanın açıldığı tarihteki duruma göre hüküm fıkrasında, asıl talep ile terditli talepler hakkında, şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde, açık olarak karar verilmelidir.

Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacı taraf, davalı adına tapuda kayıtlı 192 ada 20 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 100 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile köy tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tescilini, bu talep mümkün olmadığı takdirde malik olduğu 192 ada 19 parsel sayılı taşınmaz lehine 192 ada 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı tesis edilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacı tarafın asli talebi olan tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verildiği halde feri talep olan geçit hakkı tesisi hakkında hüküm tesis edilmemesi doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca; yukarıda bahsedilen ilkeler ışığında, HMK'nın 297. maddesi uyarınca, davacının terditli talepleri hakkında ayrı ayrı olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ

Davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.