"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın sübut bulmadığından reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17/11/2021 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Kadastro sonucunda, Karamürsel ilçesi, Fulacık köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 70 parsel sayılı 16.489,79 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz kime ait olduğu bilinemediği, uzun yıllardan beri kullanılmadığından ham toprak vasfını aldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazın maliki olduğu Ekim 1994 tarih, 4 sıra numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı iddiasıyla, tapu kaydına dayanarak tapu iptali ve adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın süresinde açılmadığı, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, Hazine adına tapulu taşınmazın zilyetlik yoluyla iktisap edilmeyeceği gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere tapu kayıtları mülkiyet belgesi niteliğinde olduğundan, kayıt malikinin mülkiyetten kaynaklanan haklarının devamı için kaydın kapsadığı taşınmaz üzerinde zilyetliği şart olmadığı gibi, devir suretiyle temlik edilmeyen yahut hukuki kıymetini yitirmeyen bir tapu kaydı sahibine mülkiyetten kaynaklanan tüm hakları bahşedecektir. Şu halde dayanak tapu kaydının kapsamında kaldığı belirlenen bir taşınmaz yönünden zilyetlikle mülk edinme koşullarının araştırılmasına gerek kalmayacaktır.
Somut olaya gelince, mahkemece dava konusu taşınmazın uzun zamandır kullanılmayan yerlerden olduğu öte yandan davacının dayandığı tapu kaydının ise kadastro sırasında revizyon görmediği bu nedenle davacının mülkiyet iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için son derece yetersizdir. Şöyle ki, davacının iddiasının dayanağı olarak tutunduğu tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritası ile birlikte dosya arasına getirtilmemiş, tapu kaydının kapsamı mahallinde yapılacak uygulama ile usulünce belirlenmemiş, taşınmazı dıştan çevreleyen komşu parsellerin kadastro tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler ile oluşmuş ise tapu kayıtları getirtilerek kayıtlar yöntemince uygulanmamış, davacı mülkiyet belgesi niteliğinde tapu kaydına dayandığı halde uyuşmazlık zilyetlik hükümlerine göre çözülmüştür. Böylesine eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacının dayandığı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritası ve çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin tespit tutanakları ile varsa tespitlerine esas alınan tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte öncelikle, yerel bilirkişi ve tanıklara davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ve varsa haritası yöntemince uygulanıp, kapsamı öncelikle 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının haritasının (krokisinin) olmaması ya da uygulama kabiliyetinin bulunmaması halinde ise kaydın sınırlarına itibar edilmeli, bu amaçla dayanak tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup, kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için davacı tarafa tanık dinletme imkanı tanınmalı, kayıt uygulamasında komşu parsel tutanakları ile dayanaklarından yararlanılmalı ve bu yolla kayıt uygulamasına ilişkin tanık ve yerel bilirkişi sözleri denetlenmeli, bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; teknik bilirkişiden, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırları ve uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.