"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAHİLİ DAVALI : MANAVGAT BELEDİYE BAŞKANLIĞI
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 602 parsel sayılı taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiğini, eklemeli olarak 150 yıldır müvekkili ve ailesi tarafından kullanılan bu taşınmazın Hazine tarafından ihale yoluyla satışa çıkarıldığını öğrendiklerini ileri sürerek, taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazın Hazine adına tescili öncesinde 24/11/2008 tarihinde Milli Emlak görevlileri refakatinde taşınmaz üzerinde idari tahkikat yapıldığını, tahkikat sırasında taşınmaz üzerinde hiçbir işgalin ve tasarrufun bulunmadığının tespit edildiğini, bu tahkikata davacının da bizzat katıldığını ve taşınmaz başında tutulan tutanağa imza attığını, bu nedenle davacının iddialarının yerinde olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Yukarıışıklar köyü tüzel kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/06/2011 tarihli, 2009/834 Esas, 2011/316 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, taşınmazın geriye kalan ve aynı raporda (A) harfi ile gösterilen bölümünde ise, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu ancak davacı asilin Hazineye müracaat ederek dava konusu taşınmazın idari yoldan tesciline ilişkin olarak talepte bulunduğu, hatta kendisinin 24/11/2008 tarihli Hazinece yapılan ön araştırma mahiyetindeki tespit tutanağında bilirkişi olarak imzasının bulunduğu, aynı tutanakta imzası bulunan 1982 doğumlu ...'ı da bizzat davacının Mal Müdürlüğü’ne götürerek orada tutanağa imza atmasını istediği, dolayısıyla davacının bizzat kendi isteği ve girişimiyle dava konusu yere ilişkin olarak idari tescil işlemi yapıldığının anlaşıldığı, davacının tescil davası açmak yerine, anlaşılamayan bir sebeple Hazineye müracaat ederek, bizzat kendisi de yerel bilirkişi olmak suretiyle, taşınmazın ihdasen tescilini sağladığı, bu durumda davacının tescil isteğinden vazgeçtiğinin kabulünün gerekeceği, Manavgat ve çevresinde çok miktarda tescil harici bırakılmış taşınmaz bulunduğu, bölgede ilgililerin tescil davası açmak yerine Hazineye müracaat ederek bu taşınmazların idari yoldan tescilini sağladıkları, akabinde Hazine tarafından taşınmaz satışa çıkarılıp ihale, zilyedi lehine sonuçlanmadığı zaman tescil davası açtıkları, eldeki davanın da bu durumun bir örneğini oluşturduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin okuma yazması olmadığını, doğduğundan beri köyde yaşadığını, hiç evlenmediğini, çocuğunun olmadığını ve hiçbir zaman şehirde yaşamadığı için hayatın işleyişine ilişkin bir fikrinin olmadığını, müvekkilinin yıllardır kullandığı dava konusu taşınmazın adına tescilini sağlamak için idareye başvurduğunu, başvuru sonrası kendisinden taşınmazın yerini göstermesi istendiğinde gösterdiğini, kendisinden bir belgeye imza atması istendiğinde de belgeyi imzaladığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
V. YARGITAY İLAMI
Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30/09/2013 tarihli ve 2012/12253 Esas, 2013/13648 Karar sayılı ilamıyla; “Dava konusu 602 sayılı parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölümü yönünden; teknik ve uzman bilirkişi, ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişilerden aldırılan raporlar ve tüm dosya kapsamına göre, nizalı bölümde davacı lehine imar-ihya koşullarının gerçekleşmediği saptandığından, davacı vekilinin bu bölüme yönelik temyiz itirazlarının reddiyle, bu bölüme ilişkin hükmün onanmasına; taşınmazın aynı krokide (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince, davacının dava dilekçesinde, taşınmazın dedesinden babasına kaldığını, onun da kendisine hibe ettiğini açıkladığı, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının, dava konusu taşınmazın dedesinden babasına ondan da kendisine kaldığını bildirdiği, dosya arasında bulunan nüfus aile kayıt tablosuna göre, davacının babası ...’in 25/11/1973 tarihinde öldüğü ve davacı dışında başka mirasçılarının da olduğunun anlaşıldığı, davacının dedesine ait nüfus aile kayıt tablosu veya mirasçılık belgesinin ise dosya arasında bulunmadığı, ...’ın öldüğü tarih itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu, TMK'nın 701 ve 702. maddelerine göre elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlar bakımından bir veya birkaç mirasçının üçüncü kişilere karşı tek başına dava açma sıfat ve hukuki ehliyetinin bulunmadığı, TMK'nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığı, davanın da bir tasarrufi işlem olup, tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmalarının zorunlu olduğu ancak yerel bilirkişi ve tanıkların, taşınmazın dedesinden babasına ondan da davacıya hangi yolla intikal ettiğini açıklamadıkları, bu nedenle dava konusu taşınmazın satış, bağış, murisin ölümünden sonra yapılan tereke paylaşımı ya da miras payının devri yoluyla davacıya kalıp kalmadığının yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, açıklanan yollarla taşınmaz davacıya kalmış ise davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi, şayet taşınmaz bölümü satış, bağış, paylaşım ya da miras payının devri yoluyla davacıya kalmamış ve tescili istenen taşınmaz bölümü terekeye dahil
taşınmazlardan ise bu taktirde davacının üçüncü kişilere karşı tek başına dava açamayacağı ilkesinin gözetilerek, davanın şimdiki gibi reddine karar verilmesinin düşünülmesinin gerektiği, öte yandan dava konusu taşınmazın 06/04/1971 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında “çalılık, fundalık ve taşlık arazi niteliğinde” bulunduğu gerekçesiyle tescil harici bırakıldığı, ardından idari yoldan 602 parsel numarasıyla Hazine adına 20/01/2009 tarihinde tescil edildiği, idare tarafından tescilden önce yapılan araştırma ve incelemeler sırasında tutulan 24/11/2008 tarihli zilyetlik tespit tutanağında, taşınmazın Hazine adına tescil edilmesinde sakınca olmadığının belirtildiği ve anılan tutanağın davacı ve diğer tutanak mümzileri tarafından imzalandığı, Mahkemece anılan tutanağın davacı tarafından da imza edilmiş bulunmasının ve imzası olan diğer mümzinin de davacı tarafından imzalanmasının sağlandığı açıklanarak davacının bu girişiminin tescil hakkından vazgeçtiği anlamına geldiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağının bulunmadığı, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelere göre, davacının anılan taşınmazı daha kısa sürede elde edeceği yönünde kendisine telkinde bulunulmuş olması ve kendisinin bu yönde bir inanca ikna edilmiş olması sebebiyle tutanağı imzaladığı, kaldı ki tutanak içeriğinde taşınmazın Hazineye ait yerlerden olduğu, davacının herhangi bir hakkının bulunmadığı yönünde bir açıklamanın da yer almadığı, böyle bir durumda alınan imzanın davacı aleyhine değerlendirilmesinin düşünülemeyeceği, Hukuk Genel Kurulu ve Dairenin yerleşmiş içtihatları da bu yönde olduğu, (HGK. 26/03/2003 tarihli, 2003/7-241 Esas, 2003/206 Karar sayılı kararında; “...davacının tespit tutanağını bilirkişi olarak imzalamış olması kendisini bağlamaz...”) bu bakımdan Mahkemenin ret kararının gerekçesinin yerinde olmadığını, dava konusu taşınmazın öncesinin Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi gereğince imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğu, bu nedenle anılan maddede öngörülen imar ve ihya koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanmasının zorunlu olduğu ancak Mahkemece bu hususta yapılan araştırma ve incelemenin yerinde olmadığı belirtilerek, taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiği tarihten geriye doğru en az 20-25 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların HMK'nın 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, dava konusu taşınmazın davacı tarafından hangi tarihte imar ve ihyaya başlanıldığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü, hangi tarihte tamamlandığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, hava fotoğraflarının jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi aracılığıyla paftalarla birlikte uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere ve kadastro paftalarının düzenlendiği tarihlere göre, taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulunduğu konusunda uzman bilirkişilerden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ziraat mühendisi aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenmek suretiyle, dava konusu taşınmazın imar ve ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı konusunda kendisinden gerekçeli ve denetime açık rapor istenilmesi, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
VI. MAHKEME KARARI
Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 04/06/2014 tarihli ve 2014/8 Esas, 2014/230 Karar sayılı kararla; Mahkemece, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin olarak verilen kararın, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından onandığı anlaşıldığından, bu bölüm yönüyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemelerine göre, bu bölümün uzun yıllardır eklemeli olarak davacının zilyetliğinde
olduğu, davacının diğer kardeşlerinin (muris babalarının diğer mirasçılarının) taşınmazda herhangi bir kullanımlarının olmadığı ve taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;
Dava konusu 602 parsel sayılı taşınmazın 10/03/2014 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak verilen karar kesinleşmiş olmakla, bu bölüm ile ilgili olarak yeniden karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazın aynı rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 4.597,42 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile davalı Yukarıışıklar köyüne izafeten dahili davalı Manavgat Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, taşınmaz üzerinde zilyetliği ispat etmeye yarayacak herhangi bir muhdesat da bulunmadığını, davanın kötü niyetle açıldığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Dahili davalı Manavgat Belediye Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını ve davacının davasını kanıtlayamadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
VIII. YARGITAY İLAMI
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25/05/2015 tarihli ve2014/18311 Esas, 2015/6598 Karar sayılı ilamıyla; “dava konusu 602 parsel sayılı taşınmaz, tapuda Hazine adına kayıtlı olup, hükmü temyiz eden Manavgat Belediye Başkanlığı'nın taşınmaz hakkındaki davada taraf sıfatı olmadığı göz önüne alındığında, hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığı anlaşıldığından, adı geçenin temyiz inceleme isteğinin reddine; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince, mahkemece, temyize konu edilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne dair yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar için yeterli bulunmadığı, davanın, idari yoldan oluşan tapu kaydının tesis tarihine kadar, öncesi çalılık, fundalık ve taşlık olan yerde davacı adına 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ile çözüme kavuşturulacak nitelikteki tapu iptali ve tescil davası olduğu, davacının, irsen intikal, bağış ve kazandırıcı zamanaşımı hukuki nedenlerine dayalı olarak dava açtığı, hükmüne uyulan bozma ilamında, öncelikle dava konusu taşınmazın davacıya intikal biçiminin belirlenmesi (satış, bağış, taksim vs.), daha sonra da imar–ihya durumunun belirlenmesi bakımından taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiği tarihten geriye doğru en az 20–25 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarından yararlanılması gereğine değinildiği, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği belirtilerek, dava konusu taşınmazın Hazine adına tescil tarihi olan 20/01/2009 tarihinden geriye doğru 15–20–25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşan bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan temyize konu edilen taşınmaz bölümünün dedesinden babasına ondan da davacıya hangi yolla intikal ettiği sorularak, davacının taşınmaz
üzerindeki zilyetliğinin kendi adına mı, tereke adına mı olduğunun belirlenmesi, taşınmazın davacıya satış, bağış, taksim vs. yolla kaldığının tespiti halinde yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıca taşınmazın niteliği, geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazdaki imar–ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazın toprak yapısı, öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, en erken hangi tarihte imar–ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları ile önceki tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporunu irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak; nizalı taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, imar–ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
IX. MAHKEME KARARI
Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 23/10/2019 tarihli ve 2015/629 Esas, 2019/452 Karar sayılı kararla; Mahkemece yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ve özellikle davacı tanığı ...'nin beyanlarından, dava konusu taşınmazın evvelinde davacı ...'in dedesi tarafından hayvan otlatmak amacı ile kullanıldığı, murisin vefatı üzerine çocukları arasında yapılan taksimat gereği bu yerin davacının babası Ahmet'e bırakıldığı, bu taksimata tüm mirasçıların rıza gösterdiği, Ahmet'in de sağlığında bu taşınmazı davacı ...'e bağışladığı, davacının hiç evlenmediği ve çocuğunun bulunmadığı, taşınmazı nadasa bırakmak sureti ile yulaf ve arpa ile hayvan yemi bitkileri ekerek kullandığı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan aldırılan raporda da, taşınmazın toprağının, üzerinde uzun bir periyotta bitkisel üretim yapılan tarım toprağı niteliğinde olup, yaklaşık 35 yıldır kullanıldığının belirtildiği, bu durumda dava tarihi itibari ile 35 yıl öncesinden taşınmazda imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı ve dava tarihi itibari ile yaklaşık 35 yıldır kullanıldığı, zilyetlikle kazanma koşullarının davacı taraf lehine oluştuğu gerekçesiyle;
Dava konusu 602 parsel sayılı taşınmazın 10/03/2014 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak verilen karar kesinleşmiş olmakla, bu bölüm ile ilgili olarak yeniden karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazın aynı rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 4.597,42 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile yargılama sırasında vefat eden davacı ...'e ait Manavgat Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2018/609 Esas, 2018/500 Karar sayılı veraset ilamındaki payları oranında davacının mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline,
Davanın niteliği gereği yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
X. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın, teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin birbirinden ayrılmaz parçalar olduğunu, taşınmazın tamamının yıllardır bir bütün olarak kullanıldığını, ziraat mühendisi bilirkişi kurulu
tarafından rapor hazırlanmadan önce toprak analizi yapıldığını, analiz sonuçlarından da anlaşılacağı üzere, taşınmazın (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin niteliğinin birbirine benzer şekilde olduğunu, bu nedenle taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümü yönüyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin yerinde olmadığını, yine davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini ve yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakıldığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığını, davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, taşınmazdaki kullanım sürelerinin farazi olarak tespit edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının birbiriyle çelişkili olduğunu, Mahkemece yalnızca yerel bilirkişi ve tanık beyanları esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
1975 yılında Antalya ili, Manavgat ilçesi, Yukarıışıklar köyü çalışma alanında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmazın da içerisinde bulunduğu yer, “çalılık, fundalık ve taşlık arazi” niteliğinde bulunduğundan bahisle tescil harici bırakılmış, bilahare 9.085,22 metrekare yüzölçümündeki dava konusu taşınmaz bölümü, 602 parsel numarasıyla 20/01/2009 tarihinde tarla vasfıyla Hazine adına idari yoldan tescil edilmiştir.
Dava; irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.2.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/1. maddesi; “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükümlerini içermektedir.
3.2.4. Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Hazine vekilinin tüm, yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3.3.2. Yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazları yönüyle; Mahkemenin 04/06/2014 Tarihli, 2014/8 Esas, 2014/230 Karar sayılı önceki günlü kararıyla, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği, davacı lehine ayrıca vekalet ücretine hükmedilmediği ancak söz konusu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmediği, temyize konu sonraki kararla da davacı aleyhine yeni bir hukuki durum yaratılmadığına göre, önceki günlü kararın, vekalet ücretine ilişkin kısmının davacı yönüyle kesinleştiği anlaşıldığından, davacı ... mirasçıları vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3.3.3. Yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları vekilinin vekalet ücreti dışındaki yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; eldeki dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olmayıp, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğuna göre, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması yerinde değildir. Ancak, Mahkemenin 04/06/2014 Tarihli, 2014/8 Esas, 2014/230 Karar sayılı önceki günlü kararıyla, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği ancak söz konusu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmediği, temyize konu sonraki kararla da davacı aleyhine yeni bir hukuki durum yaratılmadığına göre, Mahkemenin 04/06/2014 Tarihli, 2014/8 Esas, 2014/230 Karar sayılı kararına kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı yönüyle kesinleştiği anlaşıldığından, davacı ... mirasçıları vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Öte yandan, önceki günlü kararın Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25/05/2015 Tarih, 2014/18311 Esas, 2015/6598 Karar sayılı ilamıyla araştırmaya yönelik olarak bozulması üzerine, bozma sonrası yapılan yeni giderler davacı tarafından karşılanmıştır. Mahkemece bozma sonrası yapılan yeni yargılama giderlerinin de davacı üzerinde bırakılması isabetsiz ve bozma nedeni ise de, bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3.3.4. Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Diğer taraftan, kamu düzeniyle ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği de kuşkusuzdur. Somut olayda; eldeki dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olmayıp, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğuna ve Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiğine göre, önceki günlü karara atıfla bakiye harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına karar verilmesi isabetsiz ve bozma nedeni ise de, bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
XI. SONUÇ:
1. Davalı Hazine vekilinin tüm, yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Kararın 2. fıkrasının hüküm yerinden çıkarılarak yerine, “ Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 270,00 TL peşin harç ve 1.336,50 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.606,50 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, kararda harç tahsil müzekkeresi yazıldığından söz edilen bakiye 2.193,50 TL harç davacıdan tahsil edilmişse davacıya iadesine, henüz tahsil edilmemişse tahsil edilmesine yer olmadığına” cümlesinin yazılmasına,
3. Kararın 3. fıkrasının hüküm yerinden çıkarılarak yerine, “ bozma sonrası davacı tarafça yapılan 2.014,00 TL keşif masrafı (keşif harcı, bilirkişi ücreti, araç ücreti) ve 241,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 2.255,00 TL yargılama giderinin davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.