Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4602 E. 2022/4035 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından miras, kazandırıcı zamanaşımı ve devir yoluyla iktisap edildiği iddia edilen ve doğal sit alanı içinde bulunan taşınmazlar için açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulü üzerine davalı Hazine vekilinin temyiz istemiyle Hukuk Genel Kurulu'na gelen uyuşmazlık, taşınmazların zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeyerek eksik inceleme ile hüküm kurması, taşınmazın bulunduğu alanın sit alanı niteliği, sınırları ve davacının zilyetlik iddiasının dayanaklarının bozma kararında belirtildiği şekilde araştırılmaması gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak verilen davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., miras sebebiyle gelen hakka, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve kendisine yapılan devir işlemine dayanarak taşınmazların adına tescili amacıyla tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, Beyşehir... sınırları içinde kalan taşınmazların, zilyetlik yoluyla mülkiyetinin kazanılmasının ve tapuya tescilinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazlar sit alanı içinde kaldığından Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf İşleri Daire Başkanlığının 07.03.2005 tarih 183-618 sayılı yazılarına göre 2863 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde 5226 sayılı Yasa'nın 5. maddesiyle yapılan değişiklikle 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddeleri uyarınca zilyetlik yoluyla tespitin yapılamayacağından ve tutanağın beyanlar hanesine "korunması gerekli kültür ve tabiat varlığıdır" yazılarak Hazine adına tespit edildiklerini, bu şekilde tutanakların kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.02.2015 tarihli ve 2015/7213 Esas, 2017/2883 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazların doğal sit alanı içerisinde ancak arkeolojik sit alanı dışında kaldıkları, üzerlerinde korunması gerekli herhangi bir kültür varlığının bulunmadığı ve davacı lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle, davanın kabulüne, 296 ada 45 ve 369 ada 7 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına bulunan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince “Çekişmeli taşınmazlara komşu tüm taşınmazlara ait kadastro tutanak örnekleri ve varsa tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte tespitlerin dayanağını oluşturan kayıtlar ile hükmen kesinleşenler bulunmakta ise tescil ilamları ve ilama ekli krokilerin getirtilerek dosya içerisine konulması, davacı adına aynı çalışma alanında belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı hususunun Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak varsa bu şekilde tespit edilen taşınmazların kesinleşme durumlarını da gösterir biçimde tespit tutanaklarının onaylı örnekleri, kesinleşmiş olanların kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları, hükmen kesinleşenler bulunmakta ise tescil ilamlarının getirtilerek dosya içine konulması, dosya bu şekilde tamamlanıp keşfe hazır hale getirildikten sonra yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik mahalli bilirkişi heyeti ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, arkeolog, ziraat mühendisi ve jeolog bilirkişisinden oluşacak bilirkişi heyeti huzuruyla mahallinde yeniden keşif yapılması, bu keşif esnasında çekişmeli taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı, dava konusu taşınmazların niteliği ve sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması; yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmesi, beyanlar arasındaki çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmesi; ziraat mühendisinden komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde çekişmeli taşınmazların kullanım biçimlerini, zilyetlik sürelerini, toprak yapılarını, eğimlerini ve bitki desenlerini açıklayıp, tarımsal niteliklerini belirten, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması, jeolog bilirkişiden çekişmeli taşınmazların dere yatağından kazanılıp kazanılmadıkları, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadıkları, aktif dere yatağında kalmıyorlar ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadıkları ve kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunup bulunmadıkları hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; fen ve arkeolog bilirkişiler aracılığıyla taşınmazların orijinal paftası ile sit haritaları çakıştırılarak taşınmazların konumu tam olarak belirlenmesi, bilirkişilerden çekişmeli taşınmazların sit alanı içinde kalıp kalmadıkları ile kalıyorlar ise hangi nitelikteki sit alanı içerisinde kaldıklarına dair krokili ve denetime elverişli ayrıntılı rapor alınması, 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 14. maddesi uyarınca bir kişinin aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz olarak sulu toprakta 40 dönüm, kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz edinebileceği hususunun da dikkate alınarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 25.12.2019 tarihli ve 2017/461 Esas, 2019/842 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazların 1. ve 2. derece sit alanında kalmadığı, doğal sit alanı içinde olduğu, taşınmazların yüzeyinde kültür varlığına rastlanmadığı, tarım toprağı olup, bitki örtüsü yönünden orman vasıfları ve toprak muhafaza karakteri taşımadığı, bu haliyle davacı yararına kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 296 ada 45 ve 369 ada 7 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına bulunan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazların Beyşehir... Koruma sahası içinde kaldığı hususunun bilirkişiler tarafından tespit edildiğini ve raporlarında açıkça ifade edildiğini, ancak Mahkemece bu hususun gözardı edildiğini, eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını, 2873 sayılı ... Kanunu'na aykırı olarak hüküm kurulduğunu, milli park olarak ilan edilen Beyşehir... sınırları içinde kalan taşınmazların zilyetlik yoluyla mülkiyetinin kazanılmasının mümkün olmadığını, yargılama devam ederken Cumhurbaşkanlığı kararı ile Beyşehir ... sınırlarının değiştirilerek milli park sınırları dışına çıkarılmış olsa da zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını, aksi düşünülse dahi yapılan değişikliğin yargılama devam ederken gerçekleştirilmiş olması nazara alınarak müvekkili idarenin yargılama giderleri ve vekalet ücretine mahkum edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira davanın açılmasına müvekkili idarenin sebebiyet vermediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesi "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kadastro sonucunda, Yeşildağ/Kömürcü Mahallesi çalışma alanında bulunan 296 ada 45 parsel ve 369 ada 7 parsel sayılı 6.771,14 m2 ve 4.860,20 m2 yüzölçümündeki tarla vasfındaki taşınmazlar, ...'ın 20 yılı aşkın zilyetliğinde bulunduğu ancak 1. Derece Doğal Sit Alanı sınırları içinde bulunması nedeniyle zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

6.3.2. Davacı, çekişmeli taşınmazların kendi zilyetliğinde olduğunu, üzerinde evi ve bahçesi olduğunu belirterek, adına tescil istemiyle dava açmıştır.

6.3.3. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Yerel Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).

6.3.4. Somut olayda; hükmüne uyulan bozma ilamında taşınmaz başında keşif yapılarak sit haritası ile kadastro paftasının çakıştırılması suretiyle taşınmazın sit alanında kalıp kalmadığının kesin olarak belirlenmesi ve kalıyorsa hangi nitelikteki sit alanında kaldığının tespit edilmesi, çekişmeli taşınmazlara ilişkin komşu parsel uygulaması ve davacı hakkında belgesiz araştırması yapılması, taşınmazların sınırlarında dere ve göl alanları bulunması sebebiyle keşif heyetine jeolog bilirkişi dahil edilmesi gereklerine değinildiği halde, Mahkemece, fen ve arkeolog bilirkişileri marifetiyle sit haritasının yöntemince uygulanması suretiyle dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş, bozma ilamında belirtildiği üzere jeolog bilirkişiden çekişmeli taşınmazların dere yatağından kazanılıp kazanılmadıkları, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadıkları, aktif dere yatağında kalmıyorlar ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadıkları ve kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunup bulunmadıkları hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, keşfe, bozma ilamında değinilmeyen orman ve jeodezi bilirkişi götürülerek bu bilirkişilerin dosyaya sunmuş oldukları raporlar esas alınarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.

6.3.5. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazı kapsadığı iddia edilen sit alanı haritası getirtilerek dosyasına konulmalı, daha sonra mahallinde yerel bilirkişiler, tespit bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıkları ile alanında uzman fen, ziraat, jeolog ve arkeolog bilirkişilerin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte öncelikle, fen bilirkişisi ve arkeolog bilirkişi aracılığıyla, bölgeye ait sit haritası ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenip çakıştırılmak suretiyle, sit haritası yöntemince uygulanmalı ve taşınmazın arkeolojik sit alanı içinde kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli; kalıyor ise derecesinin ve taşınmaz üzerinde 1. grup olarak tescil edilmiş kültür ve tabiat varlıkları bulunup bulunmadığı incelenmeli; yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, varsa beyanlar arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı;

6.3.6. Ziraat mühendisi bilirkişisinden, çekişmeli taşınmazın niteliğini, toprak yapısını ve kullanım durumunu açıklayan, taşınmazın her yönünden çekilmiş renkli fotoğraflarının eklendiği, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

6.3.7. Jeolog bilirkişiden çekişmeli taşınmazların dere yatağından kazanılıp kazanılmadıkları, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadıkları, aktif dere yatağında kalmıyorlar ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadıkları ve kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunup bulunmadıkları hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

6.3.8. Fen bilirkişisine, çekişmeli taşınmazı ve çevresini gösteren, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir rapor ve kroki düzenlettirilmeli;

6.3.9. Yapılacak değerlendirmede 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının iktisabının mümkün olmadığı göz önünde bulundurulmalı; çekişmeli taşınmazın bu nitelikteki sit alanı içerisinde kalmadığının belirlenmesi halinde ise, kadastro tespit tarihi itibariyle davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.