"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Mahkemece temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle davalıların temyiz taleplerinin reddine dair verilen ek karar davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18/11/2021 ... günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen davacı Hazine vekili Avukat ... ... geldi. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşüldü:
Dava tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Kadastro sonucu, Cihanbeyli İlçesi Gölyazı köyü 111 ada 16 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydına dayalı olarak ölü Kemal Taş adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın Hazine’ye ait toprak tevzi tapusu kapsamında kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalılar adına çıkartılan tebligatlar davalı ... ve ...’ın Konya’da bulunduğu, diğer davalıların ise Avrupa’da oldukları belirtilerek iade edilmiş, mahkeme tarafından jandarma marifetiyle yaptığı adres araştırmasında davalıların adreslerinin tespit edilemediği bildirmesi üzerine ilanen tebligat yapılmak suretiyle davaya devam edilmiş olması nedeniyle davalılar savunma yapamamıştır.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davalılara yine ilanen tebliğ edilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.05.2005 tarih ve 2005/1505 Esas 2005/1502 Karar sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, 111 ada 16 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, verilen karar davalılar adına çıkartılan tebligatlar Tebligat Kanunu 21. Madde gereğince muhtara tebliğ edilmiş, hükmün temyiz edilmediği gerekçesiyle 28.11.2014 tarihinde kesinleşme işlemi yapılmış, davalılar vekili tarafından 29.08.2019 tarihinde yapılan tebligatların usulüz olduğunu, hükmü yeni öğrendikleri gerekçesiyle temyiz edilmesi üzerine mahkemece kararın kesinleşmiş olduğu belirtilmek suretiyle davalıların temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davalılar vekili tarafından ek karar temyiz edilmiştir.
1- Bilindiği üzere, davanın açıldığı tarihinde yürürlükte bulunan tebligat mevzuatı dikkate alındığında kural olarak, "tebligat" tebligat yapılacak kişiye, bilinen en son adresinde yapılır. (Teb.Y mad. 10) Kişi son adreste bulunamamışsa, tebliğ memuru bulunabileceği adresi araştırır. Bulamazsa, durumu Muhtarlığa onaylatmak suretiyle saptar. (Teb.Y mad. 28) Tebliği çıkaran kuruluşa bildirir. İlgili kuruluş adresi, kişinin mensubu olduğu kurumlardan Tapu, Muhtarlık, Nüfus, Vergi Dairesi, Belediye idaresinden araştırır. Buna rağmen, adres tespit edilemezse adres meçhul sayılarak ilanen tebligat kararı verilebilir. (Teb.Y mad.46) Özetlenen ilkeler, yasal ve yargısal uygulamalarla benimsenmiş öğretide de bu yönde görüşler ifade edilmiştir. (HGK'nin 20.09.1999 tarihli ve 1-609/744 E-K ... HMUK 2. Cilt S.1582-1583)
Hal böyle olunca; davalılar adına tebliğe çıkarılan dava dilekçesi ve önce tarihli gerekçeli kararının muhtar onayı ile iade gelmesi üzerine yöntemince adres araştırması yapılmaksızın ve yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek ilanen tebligat yoluyla sonuca gidilmiş olması doğru olmadığı gibi, evvelinde adresleri tespit edilemediği için ilanen tebligat yapılan davalılar hakkında, sonradan herhangi bir araştırma yapmadan adreslerine tebligat çıkartılarak 21. Madde gereğince muhtara tebliğ edilmek suretiyle kararın kesinleştirilmesinin kanuna uygun olduğu kabul edilemez. Yapılan tebligat işlemlerinin usulsüz olması sebebiyle davalılar vekilinin usulsüz tebliği öğrendiği tarihinin gerekçeli karar evrakının tebliğ tarihi olarak kabulü gerektiğinden mahkemenin 15.10.2019 tarihli ek kararın bozularak kaldırılmasına, davalılar vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine karar verilmiştir.
2- Mahkemece, çekişmeli taşınmazın evvelinde mera olduğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline, davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun değildir. Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma ilamında “davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının dayanağı tescil haritasının getirtilmesi, mera çalışması yapılıp yapılmadığın sorularak var ise harita ve eki belgelerin istenilmesi, komşu 17 ve 30 parsel sayılı taşınmazların tutanak ve belgelerinin dosya arasına alınması, mahallinde yeniden yöntemince keşif yapılarak getirtilen haritaların ölçekleri eşitlenmek suretiyle mahallinde bilirkişiler marifetiyle uygulanmaya çalışılması, bu şekilde davalı tarafın dayanak tapu kayının taşınmazın tamamını kapsayıp kapsamadığının tespit edilmesi, taşınmazın bir bölümünün harita kapsamı dışında kalması durumunda mera tahsis haritası kapsamında kalıp kalmadığı, mera tahsisi yok ise tapu kaydının miktar fazlasından oluşan kısmın sınırda bulunan eylemli meraya el atılarak kazanılıp kazanılmadığının duraksamaksızın tespit edilmesi, mera tahsisi yapılmış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınması, öte yandan tapu kaydının miktar fazlası olan bölümün mera olmadığı sonucuna varılması durumunda kaydın oluştuğu gün ile tespit tarihi arasında 20 yıllık sürenin geçip geçmediğinin dikkate alınması, yapılan araştırmalar neticesine göre karar verilmesi” gereğine değinildiği halde mahkemece bu yönlerde hiçbir araştırma yapmadan davanın kabulüne karar vermiştir. Bu nedenle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının dayanağı tescil haritasının ölçeğini gösterecek şekilde onaylı örneği Tapu Müdürlüğünden getirtilmeli, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 4753, 5618 ve 4342 sayılı yasa uyarınca yetkili idari merciler tarafından mera tahsisi yapılmış ise yapılan mera tahsis haritası ve eki belgelerin ilgili kurumlardan istenilmeli, bundan sonra dava konusu taşınmaza doğuda ve güneyde komşu 17 ve 30 parsel sayılı taşınmazların tespit tutanakları ve dayanak belgeleri, davalı iseler dava dosyaları dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirilmeli, bundan sonra taşınmaz başında, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi, taraf tanıklarının tümünün hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, öncelikle geniş kapsamlı kadastro paftası, mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritası ve tespite dayanak yapılan davalı tarafın tutunduğu tescil hükmü ile oluşan tapu kaydının dayanağı haritaların ölçekleri eşitlenmeli, yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, bu yolla davalı tarafın dayandığı tapu kaydının dayanağı hüküm ile eki haritanın dava konusu taşınmazı tümüyle kapsayıp kapsamadığı, taşınmazın tümünün yada bir bölümünün tapu kaydının dayanağı haritanın kapsamında kalmadığı saptandığı takdirde mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı, mera tahsisi yapılmamış ise tapu kaydının miktar fazlasından oluşan kesimin sınırda bulunan eylemli meraya el atılarak kazanılıp kazanılmadığı duraksamaksızın belirlenmeli, bu konuda yöntemine uyguna araştırma ve soruşturma yapılmalı, tespite aykırı bir sonuç oluşması durumunda tespit bilirkişileri tanık olarak dinlenilmeli, öte yandan tapu kaydının miktar fazlasından oluşan bölümün mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde kaydın oluştuğu günü ile kadastro tespitinin yapıldığı gün arasında 20 yıllık sürenin geçip geçmediği dikkate alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.