"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : HAZİNE V.D.
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karar hakkında Hazine vekili tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara, Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., ilçesi Egeköy köyü çalışma alanında bulunan ve 2009 yılında yapılan kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün adına tespit ve tescil edilen 192 ada 21 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu öne sürerek; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle bu bölümün 192 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenerek adına tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine, davanın süresinde açılmadığını, dava konusu taşınmazın keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu yol olduğu sonucuna varılması halinde ise yolların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan, özel mülke konu olmasının mümkün olamayacağından davanın reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.02.2016 tarihli ve 2014/277 Esas, 2016/150 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi... ve ....tarafından düzenlenen krokili raporda (B) harfi ile gösterilen 25,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün 192 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece “TMK'nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve menfaati olanlara itiraz hakkı tanınması” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 03.09.2020 tarihli ve 2019/182 Esas, 2020/290 Karar sayılı kararıyla, TMK'nun 713/1, ve kadastro kanunun 14. ve 17. maddelerinde düzenleme altına alınan kazanma koşullarının davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi ... ve .... tarafından düzenlenen krokili raporda (B) harfi ile gösterilen 25,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün 192 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğunu ve bu tür yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 2009 yılında yörede yapılan kadastro sırasında yol olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan ve teknik krokide (B) harfi ile gösterilen taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca ‘’Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. ‘’
6.2.3. Malik sıfatıyla zilyetliğin tanımı ise, kodifiye edilen mevzuatta yapılmamıştır. Malik sıfatı ile zilyetlik hakkında öğretide çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte, zilyedin o malı/taşınmazı sahiplenme, kullanma, idare ve işletme amacıyla hâkimiyetinde bulundurması hâlinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebileceği, o mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka kişinin üstün korunmaya değer zilyetliğini tanımayan kişinin zilyetliğinin malik sıfatıyla zilyetlik olduğu kabul edilmektedir (Sapanoğlu, Süleyman: Zilyetlikten Kaynaklanan Tescil Davaları, Ankara 2013, s. 297-298; Özmen, İhsan/Çorbalı, Halim: 3402 Sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Ankara 1995, s. 424) .
6.3. Değerlendirme
6.3.1 Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir
6.3.2 Somut olayda mahkemece çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamında mevcut delil durumuna göre bu kabule itibar etmek mümkün değildir. Öncelikle dava konusu taşınmazın, yol vasfıyla tescil harici bırakıldığı dikkate alındığında, davacı yanın ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunup bulunmadığı ve zilyetlikle kazanım koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı yöntemince araştırılmamış, bu anlamda mahalli bilirkişi ve tanıkların soyut içerikli ve yetersiz beyanları ile taşınmazın ekonomik amaca uygun kullanılıp kullanılmadığı hususunda niteliksiz olan bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verilmiş, inşaat bilirkişiden yolun üzerinde bulunan binanın yaşına dair değerlendirme yapılmamış, zilyetliğin şekli ve süresinin belirlenmesinde esaslı unsur olan hava fotoğraflarından istifade edilmemiş, davaya konu ilişkin taşınmazın olduğu bölgeye ilişkin haritalar incelendiğinde fiili yolun 192 ada 22 ve 23 parsellerle 171 ada 4 parselin kesiştiği noktaya kadar devam ettiği tespit edilmesine rağmen fiili yolun mevcut ve geçmişteki durumu kuşkuya yer bırakmaksızın saptanamamıştır. Böylesine noksan bir araştırma ile varılan sonuç eldeki uyuşmazlığı maddi gerçeğe ulaştırmayacaktır.
6.3.3 Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle, taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/ mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca çekişmeli taşınmaza komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve var ise bu taşınmazların tespitine dayanak belgeler celp edilmelidir.
6.3.4 Dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, inşaat mühendisi bilirkişisi, ziraat mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
6.3.5 Yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, hava fotoğraflarının fotogrametri ve jeodezi uzmanı olan bilirkişi tarafından stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre dava konusu taşınmazın evvelinde ne olduğunu açıklar mahiyette rapor alınmalı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazın önceki ve hali hazırdaki kullanım durumu, zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile ne kadar süre sürdürüldüğü açıklar rapor alınmalı, inşaat mühendisi bilirkişisinden, taşınmaz üzerindeki yapıların özelliklerini ve kaç yıllık olduklarını açıklayan rapor alınmalı, davacı yararına dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece değinilen bu yönlere uygun araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/09/2022 gününde oy birliği ile karar verildi.