"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : HAZİNE V.D.
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasındaki kadastro çalışmalarında yol olarak terkin edilen taşınmazın tapuya tescili davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ordu ili, Kabataş İlçesi, Belen Mahallesinde yapılan kadastro çalışmalarında 373 ada 3 ve 96 parsel sayılı taşınmazları birbirine bağlayan sınırda 50-60 metre uzunluğunda 4 metre genişliğinde yol tespiti yapıldığını, 373 ada 3 nolu parselin ...'e, 373 ada 96 nolu parselin Mustafa Belen'e ait olduğunu, davacıların kendi arazilerine gidebilmek için mülkiyetlerinde olan taşınmazlarda 5-6 yıl kadar önce 1 metre genişliğinde yol açtıklarını, küçük patika yol şeklinde söz konusu yolu kullandıklarını, yolun evveliyatının tarla olduğunu, hali hazırda yapılan yolun tarla yolu şeklinde olduğunu ve patika yol olarak kullanıldığını, yol olarak tespiti yapılan kısımda davacıların ahırlarının bulunduğunu, imar planında söz konusu sınırda yol gözükmediğini ileri sürerek davacıların mülkiyeti ve tasarrufunda olan yolun keşif sonucu düzenlenecek bilirkişi raporu doğrultusunda eşit şekilde 373 ada 3 ve 96 numaralı parsellere eklenmek suretiyle davacılar adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.
Davacılar vekili 16/09/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçelerini aynen tekrar ettiklerini, Kadastro çalışmalarında yol olarak tespiti yapılan yerin davacılara ait 373 ada 3 ve 96 nolu parsellere eklenmesini talep ettiklerini, ancak keşifte ortaya çıkan durum neticesinde davalarını ıslah ettiklerini, yapılan keşif sonucu düzenlenen teknik bilirkişi raporunda yol olarak tespiti yapılan yerin m² olarak uzun bir alana yayılması nedeni ile bilirkişi raporu dikkate alınarak krokide B harfi ile gösterilen 48.24 m2'1ik kısmın 103 nolu parsele, krokide, C harfi ile gösterilen 17.37 m2'1ik kısmın 97 nolu parsele, krokide D harfi ile gösterilen 37.42 m2'1ik kısmın 96 nolu parsele, krokide E harfi ile gösterilen 61.37 m2'lik kısmın 3 nolu parsele, krokide F harfi ile gösterilen 13.55 m2'1ik kısmın 96 nolu parselden ifrazı ile 3 nolu parsele eklenmesini, G harfi ile gösterilen 16.77 m2'1ik kısmın ise 96 nolu parselden ifrazı ile yola terk edilmesini talep ettiklerini, davalarını 07.05.2014 tarihli fen bilirkişi Kenan Yıldızın raporuna göre ıslah ettiklerini belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalılar yargılama sırasında, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Aybastı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 09/10/2015 tarihli, 2011/231 Esas 2015/328 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Bozma İlamı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18/09/2018 tarihli 2016/163 Esas 2018/4799 Karar sayılı kararı ile “...dava kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. TMK'nın 713. maddesinin 3. fıkrasında tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağı, diğer bir anlatımla tescil davasının Hazine ve taşınmazın bulunduğu Köy ya da Belediye Tüzel Kişiliğini hasım göstermek suretiyle açılması gerektiği halde mahkemece davalı olarak Hazine ve ... taraf gösterildiği ancak hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davada taraf olması gerektiği, bu husus üzerinde durulmadan davaya devam edilerek esasa ilişkin hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Aybastı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 29/11/2019 tarihli 2019/128 Esas 2019/416 Karar sayılı kararıyla; taraf beyanları, tapu kayıtları, kadastro tutanakları, geniş çaplı krokiler, mahallinde yapılan keşif, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, Yargıtay bozma kararı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ordu ili Kabataş ilçesi Belen Mahallesinde kadastro sırasında davacılara ait 373 da 3 ve 373 ada 96 parsel sayılı taşınmazları birbirine bağlayan sınırda 50-60 m uzunluğunda 4 m genişliğinde yol tespiti yapıldığı, yapılan tespitin itiraz olmaksızın kesinleşerek davalılar adına tapuya kayıt ve tescil edildiği, 373 ada 3 nolu parsel ve 96 nolu parselin davacıların mülkiyetinde ve zilyetliğinde olduğu, 373 ada 3 nolu parselin ...'e, 373 ada 96 nolu parselin ...'e ait olduğu, davacıların kendi arazilerine gidebilmek için kendi mülkiyetlerinde olan taşınmazda 5-6 yıl kadar önce 1 metre genişliğinde yol açtıkları ve küçük patika yol şeklinde kullandıkları, yolun evveliyatının tarla olduğu, hali hazırda yapılan yolun tarla yolu şeklinde olduğu ve patika yol olarak kullanıldığı, yapılan keşif, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından bu hususun doğrulandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 08.05.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 48.24 m2 alanın 373 ada 103 parsel ile birleştirilmesine, C harfi ile gösterilen 17.37 m2 alanın 373 ada 97 parsel ile birleştirilmesine, D harfi ile gösterilen 37.42 m2 alanın 373 ada 96 parsel ile birleştirilmesine, E harfi ile gösterilen 61.37 m2 alanın 373 ada 3 parsel ile birleştirilmesine, F harfi ile gösterilen 13.55 m2 alanın 373 ada 3 parsel ile birleştirilmesine, G harfi ile gösterilen 16.77 m2 alanın yola terkinine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yolun özel mülkiyete elverişli olmadığını, dava konusu yerin zeminde de yol
olarak kullanıldığını belirterek ve resen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava niteliği itibariyle kadastro çalışmaları sırasında krokisinde yol olarak gösterilmekle yetinilen bölümün davacılara ait parsellere eklenerek tapuya tescili istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükmünü havidir.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında “kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili davalarında TMK'nın 713. maddesinin 3. fıkrası hükmüne göre Hazine ve ilgisi bakımından diğer kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda bulunduklarından yargılama gideri, harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacakları kabul edilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3) paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davalı Hazine temsilcisinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 28/09/2022 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.