Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5018 E. 2022/6777 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından köy yolu olarak kullanılan taşınmazın davalılar adına tescilli olması nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davasında, yerel mahkemece verilen ret kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun, dava değerinin temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine, bu ek kararın temyiz edilmesi uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın aynına ilişkin davalarda dava değerine bakılmaksızın temyiz yolunun açık olması ve yerel mahkemenin bu hususu dikkate almayarak ek karar vermesinin usule aykırı olması gözetilerek, ek karar kaldırılarak, esas hakkında verilen ret kararının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, temyiz başvurusu Mahkemenin 25/06/2020 tarihli ek kararı ile kararın kesin olduğu gerekçesiyle reddedilmiş, bu kez davacı vekili tarafından 25/06/2020 tarihli temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek karar temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

1. Davacı, .... mahallesi sınırları içerisinde bulunan 100 m. uzunluğunda ve 3,5 m genişliğindeki yaklaşık 350 m² yol vasfındaki taşınmazın 172 ada 23 parsel numarası ile ... taşınmazı olarak 172 ada 24 parsel numarası ile davalı ...adına ve 172 ada 25 parsel numarası ile ... adına tespit görmüş olduğunu ve tespit gibi tapuya tescil edildiğini, söz konusu yerin en az yüz yıldan beri dedeleri, babaları ve kendilerinin yol olarak kullandıkları taşınmaz olduğunu, dava konusu taşınmazın yaklaşık 350 m²'lik kısmının 10/12/2000 tarihinde yapılan senetten de anlaşılacağı üzere davalılar ... ve ...arazilerinden geçen 75 m. uzunluğundaki yola karşılık kendi samanlığının arkasından aynı mukabil yer verilmek suretiyle ve amcası ... tarafından 150 milyon TL (şimdiki 150 TL) ... ve ...'e verilmek suretiyle edinilen yol olduğunu, dava konusu yeri davalılarla birlikte yol olarak kullandıklarını ileri sürerek, dava konusu ettiği yaklaşık 350 m²'lik kısmın davalıların taşınmazlarından ayrılarak yol olarak tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Yargılama sırasında davacı, ...’ün maliki olduğu 25 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davasından feragat etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2015 tarihli ve 2014/348 E., 2015/156 K. sayılı kararıyla; dava konusu subjektif hak ile davacı taraf arasında bir ilişki olmadığı gerekçesiyle davanın taraf sıfatı yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12/03/2018 tarihli 2015/19805 E., 2018/1670 K. sayılı kararıyla; “...tüm köyün ve köylünün yaşama düzenini, yerleşimini yakından ilgilendiren, bütün köylünün kullanımına açık kamu malı niteliğinde bulunan ve davalı adına tapuya bağlanan dava konusu köy yolunun eski haline getirilmesinde ve bu yoldan köylülerin yararlanabilmesinin sağlanmasında, dolayısıyla tapu iptal ve terkin davasını açmakta köyde oturan ve kendi kullanımı engellenen davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğu gibi; dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun da her türlü duraksamadan uzak olduğu, hal böyle olunca, davacı ...’ün aktif dava ehliyetinin bulunduğunu kabulle işin esasına girilerek tarafların iddia ve delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

3.1. Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2018/239 E., 2020/117 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında imzalanan ve davacının davaya dayanak aldığı ve varlığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 10.12.2000 tarihli "Senettir" başlıklı köy senedi içeriğinden ve davacı tanığı....'ın keşif mahallindeki "...1990 yılından önce dava konusu edilen yerin zilyetliği ...'ün yani davalıların babasının zilyetliğindeydi. O zaman ... ve davacılar birbirlerine bir şey demiyorlardı. Daha sonra anlaşmazlık çıktı..." şeklindeki ifadesinden, davaya konu taşınmazın davalıların murisi ... ve sonrasında davalıların zilyetliğinde bulunan taşınmaz kısmı olduğu, bu kısmın o bölgede arazisi bulunan komşularca yol olarak kullanılmasının, komşuluk hukuku çerçevesinde ve taşınmaz maliklerinin muvafakati ile olanaklı olduğu, davaya konu taşınmaz kısmının genel köy yolu olmadığı, nitekim davacının davaya konu taşınmaz kısmından geçmek için kendi taşınmazından bir kısmını ve dava dışı ...'ün o zamanın parası ile 150.000.000 TL parayı 10.12.2000 tarihli köy senedi ile davalılara vermiş olmalarının da davaya konu taşınmaz kısmının genel köy yolu olmadığını gösterdiği, zira dava konusu yer genel köy olsaydı davacı ve dava dışı ...'ün ayrıca davalılara para ya da yer vermesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceği, dava konusu taşınmaz kısmı üzerinde yol olarak kullanıldığını gösteren emarelerin olmasının, açıklanan nedenlere binaen, davaya konu taşınmaz kısmının genel köy yolu olduğunu göstermeyeceği, dolayısıyla davacının davaya konu taşınmaz kısmının genel köy yolu olduğu iddiasını ispatlayamadığı, davacının davalı ... hakkındaki davasından kayıtsız şartsız feragat ettiği ve davadan feragatın kesin hükmün sonucunu doğuracağı gerekçesiyle davalı ... aleyhine açmış olduğu davanın feragat nedeniyle, davalılar ... ve ... aleyhine açtığı davanın ise ispatlanamadığından esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

3.2. Mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, bu kez Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/06/2020 tarihli 2018/239 E., 2020/117 K. sayılı ek kararıyla, eldeki davada dava değeri karar tarihindeki yasal temyiz parasal sınırının altında kaldığı ve Mahkemece verilen kararın kesin olduğu gerekçesiyle davacının temyiz talebinin HUMK.un 432-426/F maddelerine göre reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen 25/06/2020 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkeme tarafından kesin karar verilmesinin doğru olmadığını, Mahkemenin dinlenen tanık beyanlarına itibar etmemesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu yerin yol olduğunun her iki ziraat raporu ile de sabit olduğunu ileri sürerek, ek kararın ve Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık 3402 sayılı Kanun'un 16. maddesine dayalı tapu iptal ve yol olarak terkin isteğine ilişkindir.

6.2.İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16.maddesinde, “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden: A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.” düzenlemesi yer almaktadır.

6.3 Değerlendirme

6.3.1. Somut olayda Mahkemece dava değeri karar tarihi itibariyle kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasında " Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bunun yanında, anılan Yasa hükmü uyarınca, görülmekte olan davada uygulanması gereken ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'un 427. maddesinde temyiz edilebilen kararlar belirlenmiş; taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın değerine bakılmaksızın kanun yollarına tabi bulunduğu belirtilmiştir.

6.3.2 Hal böyle olunca, karar tarihinde temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesi ile davacı vekilinin temyiz talebinin reddine dair verilen 25.06.2020 tarihli ek kararın yerinde olmadığı anlaşıldığından ek kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

6.3.3. İşin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

1- Yukarıda (IV/3.3.1) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle; Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/06/2020 tarihli 2018/239 E., 2020/117 K. sayılı ek kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile ek kararın KALDIRILMASINA,

2- Yukarıda (IV/3.3.3) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.