"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : GÖLPAZARI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 101 ada 322 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerinin murisleri olan babaları ...’dan geldiğini, taşınmaz müvekkilleri tarafından kullanılmasına rağmen kadastro tespiti sırasında taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının müvekkillerinin miras payları oranında iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiş; bilahare Hazine temsilcisi duruşmadaki beyanlarında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Gölpazarı Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/09/2019 tarihli, 2017/94 Esas, 2019/32 Karar sayılı kararıyla; terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı diğer mirasçı aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemiyle dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açmasının hukuken mümkün olmadığı, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiğinin açık olduğu, mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan diğeri aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda dava onlar adına da açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine de olanak bulunmadığı, davalı Hazinenin davacıların murisi ... terekesine karşı 3. kişi konumunda olduğu ve davacıların miras paylarının adlarına tescili istemiyle eldeki davayı açtığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarıyla, dava konusu taşınmazın müvekkillerinin murisler....’den geldiğinin kanıtlandığını, eldeki davayı tüm mirasçıların birlikte açmasının gerekli olmadığını, eğer bu husus zaruri ise taraf teşkilinin sağlanması için taraflarına süre verilmesi gerekirken, taraflarına herhangi bir süre verilmeksizin mağduriyetlerine yol açacak şekilde davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 21/10/2020 tarihli, 2020/158 Esas, 2020/1137 Karar sayılı kararıyla; davacıların muris Ahmet’in mirasçıları olduğu, davacıların terekeye karşı 3. kişi konumunda olan davalı ... aleyhine kendi payları hakkında açtığı eldeki davadaki istemin, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığı ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığı, davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine de olanak bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığının anlaşıldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinin, "Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür." hükmünü içerdiği, ancak somut olayda Mahkemenin, ön inceleme aşamasında gözetmesi gereken dava şartlarını, tarafların tüm delillerini toplayıp tahkikatı tamamlandıktan sonra, yargılamanın nihayetinde değerlendirmesinin de usûl ekonomisine uygun olmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Ahmet mirasçılarının tamamı dava açmaya yanaşmadığı için eldeki davanın yalnızca müvekkilleri tarafından açıldığını, Mahkemece taraflarına ..... terekesine temsilci atanması için süre ve imkan da verilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda Bilecik ili, .... ilçesi, ....köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 322 parsel sayılı 5.208,43 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup, kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı gerekçesiyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dava; kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde; “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.” dava şartı olarak sayılmıştır.
3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/1. maddesinde; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.”
3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/2. maddesinde; “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.”
3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 701. maddesi; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”
3.2.5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesi; “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere ve delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı taraftan alınmasına, 27/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.