"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, Antalya ili, Kemer ilçesinde bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılmış olan, yaklaşık 2.500-3.500 metrekare miktarındaki taşınmazın davacının ninesinden annesine, ondan da davacıya kaldığını, 60-70 yıldır nizasız fasılasız zilyet olunduğunu ileri sürerek, bu kısmın davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davanın süresinde açılmadığını, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan, özel mülke konu olamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.09.2007 tarihli ve 2002/525 Esas, 2007/466 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.04.2008 tarihli ve 2008/739 Esas - 2008/2391 Karar sayılı kararı ile “Tescile konu taşınmazın bir kısmının ihdasen Hazine adına tescil edilen 843 parsel kapsamında kaldığı, 843 parsele ilişkin tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, taşınmazın bu bölümü için davanın, iptal ve tescil davası olarak yürütülmesi, davacının miras yoluyla gelen hak ve paylaşma iddiası karşısında gerekli araştırma yapılarak duruma göre taraf teşkili yönünden dava şartı üzerinde durulması, taşınmaz hakkında imar-ihyanın başlangıç ve bitiş tarihine ilişkin yöntemince araştırma yapılması, yine taşınmazın önceki niteliğinin belirlenmesi bakımından komşu taşınmazların dayanağı tapu kayıtlarının ve mahkeme ilamlarına ilişkin hüküm dosyalarının getirtilerek yapılacak keşifte uygulanması, çekişmeli taşınmazın ortasından geçen su kanalı hakkında gerekli araştırma yapılarak taşınmazın Ağva Çayı’nın aktif ve ... sahası içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi bakımından keşifte hazır edilecek jeolog bilirkişiden yöntemince rapor alınması gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Kemer 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2014 tarihli ve 2013/58 Esas, 2014/252 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabul kısmen reddine, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1193,53 metrekarelik bölüm ile (B) harfi ile gösterilen 854,91 metrekarelik bölümün davacı adına tesciline, (C) harfi ile gösterilen 1905,39 metrekarelik bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
E. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.12.2015 tarihli ve 2014/18801 Esas - 2015/15082 Karar sayılı kararı ile "... yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar için yeterli bulunmadığı, TMK'nun 713. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine karşı açılacağı düzenlenmiş olmasına rağmen davanın Hazine ve Kemer Belediye Başkanlığına karşı açıldığı, karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince Antalya ilinin mülki sınırları Büyükşehir Belediye sınırları olarak belirlenmekle yasal hasım olan Antalya Büyükşehir Belediyesi yönünden taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, öncesi Ağva Çayı yatağı olduğu bildirilen taşınmaz bölümlerinin imar-ihya durumu yeterince araştırılmadan ve bu tür davalarda esaslı unsur olan ... fotoğrafı incelemesinden yararlanılmadan karar verilmesinin de isabetsiz olduğu, bununla birlikte bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin dava hakkında Mahkemece, kadastro tespitinin yapıldığı 1977 yılı ile Hazine adına idari yoldan tapu kaydının oluştuğu 1979 yılı arasında geçen süre itibariyle yasada aranan tescil koşullarının davacı yararına oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de dava dilekçesi içeriğinden, kadastro tespit tarihinden önceki döneme ilişkin zilyetliğe dayalı tescil isteminde bulunulduğu anlaşılmakla, bu bölüm yönünden davalı Hazine adına idari yoldan oluşan ve 843 parsel numarasını alan taşınmaza ilişkin tapu kaydının oluştuğu tarihe kadarki zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Kemer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.01.2020 tarihli ve 2016/96 Esas, 2020/17 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabul kısmen reddine, bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 854,91 metrekarelik bölümün davacı adına tesciline, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 1.193,53 metrekarelik bölüm ile (C) harfi ile gösterilen 1.905,39 metrekarelik bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
G. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
H. Temyiz Sebepleri
1.Davacı temyiz dilekçesinde özetle, dosyadaki bilirkişi raporları ve mahalli bilirkişi beyanları lehine olmasına rağmen, Mahkemece kısmen ret kararı verildiğini, imar ihyanın 60 yıl önce tamamlandığını, kendisine atalarından kalan taşınmaz öncesinde tarla olarak kullanılırken 1975 yılında kapama narenciye bahçesi haline getirdiğini, A harfi ile gösterilen yerde küçük bir kanalın olduğunu, B ve C harfi ile gösterilen kısımların birlikte kullanılmasına rağmen kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve resen belirlenecek nedenlerle kısmen ret kararının bozulmasını istemiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğunu ve bu tür yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, Hazinenin tescil talebi hakkında karar verilmediğini belirterek ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
I. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve bir bölümü sonradan Hazine adına idari yolla oluşan tapu kaydı kapsamında kalan taşınmaz bölümleri hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil ve tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
HMK'nın 114/1-c. maddesi; "Mahkemenin görevli olması dava şartıdır.
HMK'nın 115/1. maddesi; "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27. maddesi; “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine resen devrolunur.
Ayrıca müracaata kalmış davaların yenilenmesi halinde de yukarıdaki hüküm uygulanır.
Kadastro hakimi, devredilen bu dava dosyaları ile beşinci madde gereğince müdür tarafından gönderilen kadastro tutanaklarını birleştirerek 11. maddede yazılı şekle uygun olarak askı ilanını yaptırır. İlan süresi bitmeden duruşmaya başlanamaz. Henüz kesinleşmemiş olan davalara, kaldıkları noktadan bu Kanunda öngörülen esas ve usul dairesinde devam olunur.
Kadastro komisyonları tarafından 10. madde uyarınca gönderilen tutanaklar için de hemen askı ilanı yaptırılarak 28. maddenin birinci fıkrası uyarınca işlem yapılır.
Hakim, usul ve şekle ilişkin eksiklikler sebebiyle tutanakları kadastro müdürlüğüne iade edemez.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/son maddesi; “Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’ hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
Kadastro sırasında, genel mahkemelerde mülkiyete ilişkin davaya konu olan taşınmazlar 3402 sayılı Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca malik haneleri açık olarak tespit edildikten sonra tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine gönderilir. Haklarında, tespit gününden önce genel mahkemede mülkiyete ilişkin dava bulunan taşınmazların kadastro tespitleri sırasında malik hanelerinin doldurulması, hukukça değer taşımamaktadır. Bu tür taşınmazlar hakkında genel mahkemelerin görevi, 3402 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca, taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı tanzim edildiği tarihte sona erer ve davanın kadastro mahkemesine aktarılması gerekir. Kadastro mahkemelerince, aktarılan davalarda, re'sen araştırma ilkeleri çerçevesinde yargılama yapılarak gerçek hak sahibi yararına tescile ilişkin karar verilmesi zorunludur.
Fen bilirkişisi raporunda B ve C harfleriyle gösterilen bölüm hakkında yapılan incelemede; temyiz sonrası Dairenin geri çevirme yazıları üzerine Kadastro Müdürlüğünün cevabi yazısından, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8 nci maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu B ve C harfi ile gösterilen kısımlarla ilgili 1497 parsel numarası ile kadastro tutanağı tanzim edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece karar verildikten sonra ancak henüz hüküm kesinleşmeden taşınmazın bir kısmı tapuya tescil edildiğinden, uyuşmazlık hakkında görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli Kadastro Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.
Öte yandan fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen bölüm hakkında yapılan incelemede; Yargıtay bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bu bölüme yönelik olarak ilk önce 2019 yılında yapılan keşif sonucu düzenlenen 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu tarafından hazırlanan ek raporda; “Taşınmazın tamamının meyve bahçesi ve tarım alanı olarak uzun yıllardır ekonomik amaca yönelik kullanılmadığından imar ihyasının tam olarak yapılmadığı, kültür tarımı yapılan arazilerden olmadığı, bu alanın sulama kanal yolu olarak kullanılabilir durumda kalması gerektiği” belirtildiği halde, daha sonra 2019 yılında farklı bir ziraat bilirkişi raporuna göre bu kısım A1 ve A2 harfleri şeklinde ayrım yapılarak A1 harfi ile gösterilen bölümün "yolun kenarında şevli alan içerisinde kaldığı, orman ağaç ve ağaççıklarının olduğu, bunlara ait kök,dal, filiz vb. kalıntıların bulunduğu, tarım yapılmasının mümkün olmadığı”, A2 harfi ile gösterilen bölümün “evveliyatında taşlık, çalılık, traverten karakterde arazi iken emek ve para harcanarak imar-ihya olunduğu, sulu tarım yapıldığı, üzerindeki aşılı zeytin ağaçlarının dava tarihi olan 2002 tarihinde minumum 23-24 yaşlarında olduğu” belirtilmesine rağmen, iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden ve neden ilk rapora değer verildiği hususu Mahkemece açıklanmadan karar verilmiş olması, dava konusu bölüm imar-ihyaya muhtaç yerlerden olmasına rağmen dosyada sadece imar ihyanın başlangıç tarihinin belirlenip imar-ihyanın tamamlanma tarihinin belirlenmemesi isabetsizdir. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemez.
Ayrıca; jeolog bilirkişi raporuna göre; bu bölümün şimdiki niteliğinin sulama projesi kapsamında kanalet servis yolu olduğu, bu kısımda kamu yararının korunması gerektiği belirtildiğinden, yasada aranan olumlu-olumsuz zilyetlikle taşınmaz edinme şartlarının dava tarihine kadar davacı lehine oluştuğunun anlaşılması halinde tescil kararı mı yoksa yalnızca mülkiyetin tespiti kararı mı verilmesi gerektiği hususu tartışılmadan yazılı şekilde ret kararı verilmesi de hatalıdır.
Hal böyle olunca; Mahkemece teknik bilirkişi raporunda B ve C harfi ile gösterilen kısımlar yönünden davanın öncelikle tefrik edilerek Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden mahallinde daha önce keşfe katılmamış üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılarak; çekişme konusu bölümün imar-ihyasının ne zaman tamamlandığının, toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle ve taşınmazın şimdiki ve önceki toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli önceki raporları irdeleyen ve çelişkiyi gideren rapor alınması, rapor ekinde taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesinin istenilmesi, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.