"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İvrindi Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesince özetle; Balya ilçesi, ... Mahallesi, Köy içi mevkii, 168 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının gayrimenkulünün ise aynı mevki 168 ada 3 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, köylerinde kadastro çalışmalarının 2007 yılında sonuçlandığını, kadastro çalışmaları sırasında kendisinin gayrimenkulünün içinde olması gereken yaklaşık olarak 250 m² alanın davalının üzerine kayıtlı olduğunu, bu nedenle davalı adına tescil edilen kısımda kalan miktarın tescilinin iptali ile adına kayıtlı ... Mahallesi, Köy İçi Mevkii, 168 ada 2 parsel sayılı taşınmaza eklenerek, adına tescilini talep etmiştir.
Davacı 14/02/2018 tarihli dilekçesinde özetle; dava dilekçesiyle davalı olarak ... ...'ı gösterdiği ancak dava konusu taşınmazın davanın açılmasından sonra el değiştirmesi sebebiyle davanın ...’a karşı devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamış olup, yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında sınıra ilişkin tam net olarak zilyetlik şartını sağlandığına kanaat getirilemediği, kadastro tespitinin 2007 yılında yapıldığı, dinlenen davacı tanıklarından Sefer Aksoy'un davacının söz konusu yeri 15 yıldır kullandığını beyan ettiği, eskiden iki arazinin tek parça olduğu ve annelerine ait olduğunu beyan ettiği, taş duvarın 2012-2013 yıllarında yapıldığının beyan edildiği, anneleri ... ...'ın da arazilerin kadastroların belirlediği şekliyle olduğunu beyan ettiği, 17.10.2018 havale tarihli ... fotoğraflarının incelenmesinde davaya konu yerin sonradan kullanılmaya başlandığının belirlendiği, dolayısıyla dava konusu yerin kadastro tespitinde nizasız fasılasız 20 yıl davacı yanca zilyet olunduğu usulünce ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu taşınmaz parçasının kayden maliki olmadığı, tapu sicilinde kendisi üzerinde gözükmediği için davayı açmak zorunda kaldığını, müvekkilinin tapu siciline güvenerek taşınmaz iktisap etmek isteyen taraf değil, tapu sicilinin gerçeğe aykırı olması nedeniyle iptalini isteyen taraf olduğunu, mahkemece davacı taraf tanıklarından ...'un davaya konu yerin 15 yıldır müvekkili ... tarafından kullanıldığı biçimindeki beyanını hükme esas alarak, söz konusu beyanın davaya konu yerin 20 yıldır müvekkili tarafından elde tutulmadığına dayanak tuttuğunu, taşınmazlara ilişkin kadastro işlemlerinin 15 yıldan daha yeni tarihli olduğu birlikte değerlendirildiğinde kadastro işleminin gerçeği yansıtmadığı biçiminde değerlendirilmesi gerekirken davanın reddi gerekçesi yapılmasının hatalı olduğunu, tanık beyanlarının davaya konu taşınmazın kadastro öncesindeki kullanım durumunu ispatladığını, bilirkişi raporlarının müvekkili lehine olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafsız yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın ve davacıya ait parselin öncesinde davalının maliki evveli ve tarafların annesi ...’ye babası ...’tan kalan bir yer olduğu, davacını kendisi adına tespit edilen 168 ada 2 parselin zilyetliğinin davalı parselin tespit malikinden devraldığı kendi başına sürdürdüğü zilyetliğinin 15 yıl olduğu, bu sürenin kadastro tespitinden geriye doğru 20 yılı bulmadığı davalı parselin tespit malikinin de keşfi sırasında çekişmeli kısımdaki kendi zilyetliğini devrettiğine dair olumlu bir açıklamasının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı husus bulunmadığı, kabule göre davacının tamamlama harcının iadesine karar verilmemişse de, kararın kesinleşmesinden sonra her zaman bu konuda istekte bulunma olanağının bulunduğu gerekçesiyle davacının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu ’nun 14. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur." hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu 168 ada 3 parsel sayılı 828,34 metrekare taşınmaz senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ... adına tespit ve tescil edildikten sonra, 17/02/2017 tarihinde bağış suretiyle ... adına tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
06/03/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.