Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6150 E. 2023/2633 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kök murislerinden intikal eden taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve miras payları oranında davacı adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalılardan birinin, miras bırakanın diğer mirasçıları varken yapılan taksim anlaşmasına taraf olması ve davacı aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının da geçerli bir taksim bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilmiş olması gözetilerek, davalıya ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Davanın reddi - Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 137 ada 6, 10 ve 17, 145 ada 5, 146 ada 1, 147 ada 6, 153 ada 1, 156 ada 13 ve 24, 157 ada 3, 158 ada 11, 41 ve 42, 159 ada 1 ve 174 ada 3 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sonucunda davalı ... adına tespit ve tescil edildiklerini, davalı ...'ın sonraki bir tarihte 158 ada 42 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı şekilde kızı olan diğer davalı ...'a devrettiğini, ne var ki çekişmeli taşınmazların tamamının müşterek kök muris ... ...'dan kaldığını, kök murisin 1984 yılında vefatından sonra ... köyündeki taşınmazların oğulları davalı ... ile müteveffa eşi ... ... arasında 1/2 oranında taksim edildiğini, kadastro tespitlerinin de bu taksime göre yapıldığını, kök murisin kızları olan ... ile ...'a ise herhangi bir miras hissesi verilmediğini, eşi ... ...'un vefatından sonra yapılan kadastro çalışmaları sonucunda taşınmazların 1/2 paylı şekilde davalı ... ile kendi adına tespit edildiklerini, ancak murisin kızları ... ve ... tarafından daha sonra ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 Esas sayılı dosyasıyla sadece kendisi aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığını, kardeşleri olan davalı ...'a ise aynı durumda olmasına rağmen herhangi bir dava açmadıklarını, Mahkemece yapılan yargılama sonunda adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına tapuya tesciline karar verildiğini, dolayısıyla kendisinin de davalı taraf adına kayıtlı taşınmazlarda miras haklarının bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile kök muris ... ...'dan kalan yasal miras payı oranında adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; müteveffa ... ...'un vefatıyla mirasının çocukları davalı ..., davacı ...'un eşi ... ... ile dava dışı ... ve ...'a kaldığını, mirasçılardan ...'ın kızları olan dava dışı ... ..., ... ve ... ...'ın kök muris ...'den kendilerine intikal eden miras haklarıyla ilgili olarak davacı ... adına kayıtlı taşınmazlar hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 Esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil istemiyle dava açtıklarını, Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiğini ancak kararın henüz kesinleşmediğini, ... mirasçılarının söz konusu dosyada ... bu davanın davalısı ... aleyhine dava açmadıklarını, çünkü adı geçenlerin miras haklarını mirastan feragat sözleşmesiyle dayıları olan davalıya verdiklerini, kök muris ...'in kızı ... tarafından açılmış herhangi bir davanın da bulunmadığını, keza ... mirasçıları Servet Altıntaş, Tahir Altıntaş ve Şehrinaz Uzun'un da mirastan feragat sözleşmesiyle miras haklarının tamamını davalı ...'e verdiklerini, söz konusu mirastan feragat sözleşmelerinin örneklerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, mirastan feragat sözleşmesi düzenleyen mirasçıların ayrıca dava dışı Reşat ...'a da kök muris ...'den kızları Ayşe ve Emine'ye intikal eden taşınmazlarla ilgili mirastan feragat ve diğer işlemleri yapmak üzere iki adet vekaletname verdiklerini, açılan davanın yerinde olmadığını, davalı ...'ın tarafına intikal eden taşınmazlardan bir tanesini ev yeri olarak kızı olan diğer davalı ...'a verdiğini, yapılan bu işlemde de herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.06.2020 tarihli ve 2015/599 Esas, 2020/121 Karar sayılı kararıyla;dava konusu 158 ada 42 parsel sayılı taşınmazın kök muris ...'in terekesine göre halihazırda üçüncü kişi konumundaki ... adına kayıtlı olduğu, terekeye göre üçüncü kişiye karşı miras payıyla sınırlı olarak dava açılamayacağı, dolayısıyla davacının ... bu parsel yönünden aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, kök muris ...'den intikal eden tüm taşınmazların mirasçılardan davacının eşi ... ... ile davalı ... arasında taksim edildiği, kız çocukların ise taksime katılmadıkları, taksime dahil tüm taşınmazların ... ve ... tarafından yaklaşık otuz yılı aşkın süredir taksime uygun şekilde kullanıldığı, kadastro tespitinin de bu kullanıma uygun olarak yapıldığı, taraflar arasında taşınmazın kullanımıyla ilgili olarak herhangi bir ihtilaf yaşanmadığı, her ne kadar tüm mirasçıların katılımıyla yapılmayan taksim sözleşmesi geçersiz ise de, tarafların iyiniyetli bir şekilde sözleşmedeki edimlerini yerine getirdikleri, dolayısıyla başlangıçta geçersiz olan sözleşmenin, sözleşmeyi akdeden taraflar açısından geçerli hale geldiği, davacının, tarafı olduğu sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olup, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davalı ... aleyhine açılan davanın usulden, davalı ... aleyhine açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 Esas, 2015/277 Karar sayılı dosyasında davacı adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek mirasçılar arasında pay edildiğini, aynı Mahkemenin iki farklı tapu iptali ve tescil davasında birbirlerinden farklı kararlar verdiğini, bu durumun davacının hak ve adalet duygusuna zarar verdiğini, davalı tarafın cevap dilekçesinin hiçbir yerinde dava konusu taşınmazların otuz yıldır davacı ile aralarındaki geçersiz miras taksim sözleşmesine uygun olarak kullanıldığının ifade edilmediğini, hal böyle olmasına rağmen Mahkemenin bu gerekçeyle davayı reddetmesinin HMK'nın 25.maddesine aykırı olduğunu, davalı tarafça dosyaya sunulan mirastan feragat sözleşmelerinin hiçbir geçerliliklerinin bulunmadığını, ... bu dosyada başlangıçta geçersiz olan sözleşmenin sonradan taraflar arasında geçerli hale geldiği belirtilmesine rağmen, aynı nitelikteki 2009/142 Esas sayılı dosyada böyle bir değerlendirme yapılmadığını, kaldı ki davacının geçerli hale geldiği iddia edilen miras taksim sözleşmesinin de tarafı olmadığını, sözleşmenin davacının eşi tarafından yapıldığını, dolayısıyla davacının dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğinden söz edilemeyeceği gibi bir kimsenin yasaların verdiği hakkını kullanmasının hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceğini, davalı ... hakkında verilen usulden ret kararının da gerekçesinin isabetli olmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 12.02.2021 tarihli ve 2021/82 Esas, 2021/88 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 158 ada 42 parsel sayılı taşınmazda 1/7 payı bulunan davalı ... kök muris ...'in terekesine göre üçüncü kişi konumunda bulunduğundan bu kişi aleyhine miras payına yönelik açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesinde herhangi bir yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar diğer taşınmazlar yönünden tüm mirasçıların katılımıyla yapılmayan taksim anlaşması hukuken geçersiz ise de bu sözleşmenin, taksime katılan taraflar açısından tapusuz taşınmazdaki miras payının devri niteliğinde bulunduğu, kaldı ki tarafların sözleşmedeki edimlerini yerine getirmeleri sebebiyle başlangıçta geçersiz olan sözleşmenin sonradan sözleşmeyi akdeden taraflar açısından geçerli hale geldiği, dolayısıyla tarafların birbirlerine devrettikleri miras paylarını yeniden talep etmelerinin hukuken mümkün olmadığı, esasen davacı tarafın dahi dava dilekçesinde kök murisin erkek çocukları olan eşi ... ile davalı ... arasında taksim yapıldığını ikrar ettiği, eşi tarafından yapılan taksim anlaşmasının külli halef konumundaki davacıyı da bağladığı bu itibarla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

2.4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3.... Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.''

Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.

Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesinde; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. ''

6.4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.

7.Bir davada taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır.

Bu noktada, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir.

Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.

Öte yandan sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Başka bir anlatımla, dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Bu karar, davanın dinlenemeyeceğine ilişkin bir karar olmayıp, yine davanın esasına ilişkin bir karardır. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı vekilinin davalı ...'a yönelik hükme ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı vekilinin davalı ...'a ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava konusu taşınmazların davacı ve davalı ...'in kök murisi ...'den intikal ettiği ihtilafsız olduğu gibi taksim olgusu da her iki tarafın kabulündedir. Ne var ki; kök murisin, taksim anlaşmasının tarafları olan davacının müteveffa eşi ... ve davalı ...'den başkaca mirasçıları da bulunduğundan kök murisin mirasına ilişkin taksimin geçerli olduğundan söz edilemez. Kaldı ki, davacı aleyhine kök murisin mirasçılarından dava dışı ...,...ve ... ... ... tarafından açılan tapu iptal tescil davasının da geçerli bir taksim bulunmadığı gerekçesiyle kabul edildiği nazara alındığında, davalı ... aleyhine açılan ... bu davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddedilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin davalı ... yönünden temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin davalı ...'a yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının davalı ...'a ilişkin olarak değinilen yön itibariyle BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece ... Asliye Hukuk Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren

... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.