Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6361 E. 2022/3112 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tespit harici bırakılan ve sonradan Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde davacının imar ve ihya yoluyla zilyetlik iddiasının kabul edilip edilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının 20 yıldan uzun süredir taşınmazı tarım arazisi olarak kullandığı, imar ve ihya faaliyetlerini tamamladığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerindeki koşulları sağladığı gözetilerek, mahkeme kararının, Hazine'nin harçtan muaf olduğu hususu düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Sincan ilçesi Türkobası Mahallesi çalışma alanında bulunan 8.000 m² yüzölçümündeki tespit harici yeri 1975-1979 yılları arasında yoğun emek ve para harcamak suretiyle imar-ihya edip şimdiye kadar tarla olarak kullandığını, davalı Hazinenin 29/12/2015 tarihinde dava konusu alanın da içinde bulunduğu yeri hali arazi olarak 106 ada 7 parsel olarak tapuya tescil ettirdiğini ileri sürerek, taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 106 ada 7 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişinin 08/05/2018 tarihli rapor ve krokisinde ''A'' harfi ile gösterilen 8.400,15 m²'lik alanın tapu kaydının iptali ile davacı adına yeni parsel numarası verilerek tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ve imar planı kapsamında kalan yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 17.03.2021 tarihli ve 2020/482 E., 2021/392 K. sayılı kararı ile, dava konusu edilen taşınmazın 1953 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında ekilemez arazi olarak tescil harici bırakıldığı, Temelli/Türkobası Mahallesinde kain tescil harici alanın 29.12.2015 tarihinde idari yoldan 106 ada 7 sayılı parsel altında ve 94.703,20 m2 yüzölçümü ile hali arazi vasfıyla davalı Hazine adına tapuya tescil edildiği, dava konusu taşınmazın 1980 yılında tamamında imar-ihya faaliyetinin tam olarak bittiği ve tarım arazisi olarak kullanıldığı, taşınmazın 16.02.2007 tarihli ve 525 sayılı Kanun ile onaylanan 1/25.000 ölçekli "2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı" kapsamında kaldığı, 2007 yılından geriye 20 yılı aşkın davacının tarım arazisi olarak zilyet ettiği, davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddesinde öngörülen imar-ihya ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.

Katılma yoluyla davacı vekili, davanın tapu iptali ve tescil davası olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle yargılama giderinin ve alınması gerekli harcın davacı üzerinde bırakılmasının ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakıldıktan sonra ihdasen Hazine adına oluşturulan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir.”

3.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.

3.2.3. 6100 sayılı HMK'nın 369/1. maddesi "Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir." hükmünü içermektedir.

3.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümleri düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, (IV/3) no.lu paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

3.3.2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereği kural olarak istinaf yoluna başvurmayan tarafın temyiz yoluna başvuramayacağı, ancak hukuki yararının bulunması halinde kararı temyiz edebileceği açıktır. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna gidebilecektir.

Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edildiği halde istinaf yoluna başvurulmadığı, davalının istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

O halde, İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın, aleyhine yeni bir durum oluşmadıkça temyiz yoluna başvuramayacağı gözetildiğinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmektedir.

3.3.3. Ancak, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi zorunludur.

Somut olayda, davanın kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle bakiye karar harcının davalıya yükletilmesi gerekmekte ise de Hazine, Harçlar Yasası uyarınca harçtan muaf bulunmaktadır. Davacı tarafın davası kabul edildiğinden aleyhine harç yükletilmesi mümkün olmadığı gibi peşin alınan harcın dahi iadesi gerekir. Bu durumda, davacı aleyhine harca hükmedilmesi doğru olmamıştır.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3. bendinin düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. SONUÇ

1. Yukarıda (3.3.1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. (3.3.2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine,

3. (3.3.3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2019 tarihli hükmünün 3. bendinin tamamının çıkarılarak yerine ″Davalı harçtan muaf olduğundan karar-ilam harcı alınmasına yer olmadığına; davacı tarafça yatırılan 1.734,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine″ cümlesinin eklenmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.