Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6406 E. 2023/2363 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar arasında, kadastro öncesi nedene dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine, miras paylarının belirlenmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerliliği ve davalıların bir kısmının davayı kabul etmesi hususlarında uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince davacının miras payı yanlış hesaplanmış, davalıların payları gözetilmemiş, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin ifası değerlendirilirken dava dışı mirasçıların hakları ihlal edilmiş ve davalıların bir kısmının davayı kabul beyanı dikkate alınmamış olması gözetilerek temyiz başvurusu kabul edilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın davalı ... dışındaki davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 142 ada 6-7-8-9-10-11-12-13-15 parseller ile 149 ada 28 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tapuya tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların tarafların ortak murisi olan ...'na ait olduğunu, murisin iki çocuğundan birinin davacı, diğerinin ise ... ... olduğunu, taşınmazların ... çocukları adına tapuya tescil edildiğini, ortak muristen kalan taşınmazların mirasçılar arasında taksim edilmediğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ortak muris ...'nun veraset ilamındaki davacının payı oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... ve ... cevap dilekçesinde, davacının halaları olduğunu, dava konusu olan taşınmazlardan bir kısmının ortak murisleri olan ...'ndan intikal ettiğini, halalarının dedelerinden intikal eden taşınmazlardaki hisselerinin tamamını 07.08.2006 tarihinde ... Noterliğince eşit olarak kendilerine bıraktığını, ayrıca dava konusu taşınmazları yıllardan beri kullandıklarını, dava konusu taşınmazlardan bir kısmının babaları tarafından satın alınmış olan araziler olduğunu ve satın alınan taşınmazlarda halalarının hakkının bulunmadığını, yine taşınmazların bir kısmı ise dedeleri tarafından ölünceye kadar bakma karşılığında babalarına bırakıldığını, dedesinin tek erkek evladının babaları olduğunu, dedelerinin vefatına kadar da dedelerine babalarının baktığını, bu sebeple bu arazilerinde babalarına verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2018 tarihli ve 2016/591 Esas, 2018/455 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesinin 2. Hukuk Dairesinin 25.01.2019 tarihli ve 2018/1897 Esas 2019/152 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esasa ilişki sebepler incelenmeksizin dava şartlarında görülen eksiklik nedeniyle kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-a-4 bendi gereğince İlk Derece Mahkemesinin kaldırılmasına ve yeniden karar verilmesi için davanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamından dava konusu taşınmazların tarafların murisinden intikal ettiği, davacının ... Noterliğince düzenlenen 07.08.2006 tarihli ve 05320 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile murisinden intikal eden tüm taşınmazları davalılara devrettiği, davacı tarafın dava dilekçesinde; sözleşme sırasında iradesinin sakatlandığı veya kendisine bakılmadığını öne sürmediği, dolayısyla davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, söz konusu bakım sözleşmesinden dosyaya ibraz edildiği zaman haberdar olduklarını, davacının çocuklarının bile böyle bir sözleşmeden haberdar olmadığını, davacı notere götürülmek suretiyle muhtemelen ne için imza attığını bilmeden kendisine evrak imzalatıldığını, davacının böyle bir işlem yaptığını dahi hatırlamadığını, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların davacıya hakkının verilmediğini, yörede kız çocuklarına hak verilmediğini, bakım sözleşmesinin 2006 yılında kadastro öncesi yapıldığını, sözleşmeden haberdar olduktan sonra bakım şartının yerine getirilmediğinin belirtildiğini, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin her iki tarafa da yükümlülük yükleyen bir sözleşme olduğunu, toplanan deliller sonucunda davalıların bakım görevini yerine getirmediğinin açıkça ortada olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın olduğu, TMK'nın 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre el birliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oy birliği aranacağı tasarrufi işlemlerin tüm mirasçıların katılımıyla yapılabileceği, kural olarak, dava açmanın da tasarrufi bir işlem olduğu mirasbırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3. kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanamaması halinde, mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil isteyemeyeceğine ve dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre işin esasına girilmeksizin dahili davalı ...'e yönelik davanın mirasçılar dışında 3. kişi olması nedeniyle usulden reddi gerekirken esastan reddi yönünde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, diğer davalılar açısından ise yapılan yargılama sonucunda davacıya bakılmadığının anlaşıldığı, davalılar tarafından sözleşmedeki, bakım vazifesinin ifa edilmediği, buna göre davacının miras payını davalılara devir koşulunun oluşmadığı, davacının pay talebi ile ... dışındaki diğer davalılara açtığı davanın kabulü gerekirken reddi yönünde karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... dışındaki davalılar yönünden davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların ... dışındaki tapu kayıt maliklerinin paylarının iptali ile bu payların ½ sinin davacının adına tesciline, bakiye kısmının ilgili pay malikinin üzerinde bırakılmasına, davalı ... yönünden davanın pasif husumetten reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın talebinin sadece arazi üzerindeki paya yönelik olduğunu, araziler üzerindeki binalara yönelik bir talebi olmamasına rağmen mahkemece davanın değerinin binalar ve arsa payı değerinin toplamı üzerinden belirlendiğini, binaların değeri düşüldükten ve davacının talep ettiği ½ payı hesaplandığından dava değerinin 130.543,00 TL olacağı ve bu oran üzerinden alınası gereken harcın 2.229,35 TL, alınması gereken vekalet ücretinin 16.351,00 TL olmasına karşın yüksek belirlendiğini, her iki eve yönelik olarak tapu kaydına davalılara ait olduğuna dair şerh düşülmesi gerekirken bu yönde bir karar verilmemesi nedeni ile davacının evler üzerinde de pay sahibi olduğunu, dosyaya sunulan eski tapu kayıtlarına göre kök muris ...’ın hisselerinin tamamını ve/veya bir kısmını kendisini bakıp gözetmek şartıyla oğlu davalıların murisi ...’e sattığını, bu kayıtların keşifte uygulanıp sadece iki sınırının gösterildiğini ancak tapu uygulamasının yetersiz olduğunu, tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile getirilmediğini, komşu parseller ile birlikte yerinin belirlenmesi gerektiğini, revizyon durumunun sorulması gerektiğini, bir an tapu kayıtların uymadığı kabul edilse dahi kök murisin davalıların babasına bağış yaptığını ve zilyetliğin devri ile mülkiyetin geçeceğini belirterek kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

6100 sayılı HMK'nın 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”

6100 sayılı HMK 'nın 26. maddesinde; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir."

6100 sayılı HMK'nın 308. maddesinde; "Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611 inci maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.

3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince çekişmeli taşınmazların tarafların ortak murisleri ...'ndan geldiği, davacının babasından gelen hissesini davalılardan ..., ..., ... ve ...'na eşit hisseli olacak şekilde ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile devrettiği, davacı tarafın bakım sözleşmesine ilişkin dava dilekçesinde kendisine bakılmadığını ileri sürmediği ve sözleşme sırasında iradesinin sakatlandığının belirtilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların bir kısmı ile davacı arasında düzenlenen ölünceye kadar bakım sözleşmesine değer verilerek davalıların davacıya bakmadığı gerekçesi ile davacının 1/2 miras payı olduğu kabul edilerek çekişmeli taşınmazlarda dahili davalı ... dışındaki payların iptali ile ½ payın davacı adına tesciline, bakiye kısmının ilgili pay malikinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

Karar sadece davalılardan ... tarafından temyiz edildiğinden hükme karşı temyiz başvurusunda bulunmayan diğer davalıların payı yönünden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek ...’in 4/8 malik olduğu 142 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan temyiz incelemesinde; bu taşınmazların bir bütün olarak 20 yılı aşkın zamandır çekişmesiz aralıksız ve malik sıfatıyla ... ...’nun zilyet ve tasarrufunda iken çocuklarına hibe ettiği, çocuklarından ..., ..., ... ve ...’ın haricen ifraz ve rızaen taksim sonucu kız kardeşlerinin her parselde hisseleri oranında haklarının baki ve sabit kalması şartıyla senetsizden 4/8 payın davalı ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

Dosyadaki mirasçılık belgesine göre mirasbırakan ...’ın 1968 yılında ölümüyle geride mirasçı olarak eşi ... ile davacı ve davalıların murisi ... kaldığı görülmektedir. Dolayısıyla davacının miras payı hükümde belirtilen 1/2 değil, 3/8 olduğuna ve davacı taraf veraset ilamındaki miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince talep aşılarak fazla oranda kabul kararı verilmesi isabetsiz olmuştur. Yine temyize konu taşınmazların kaydının tamamen iptal edilerek yarı hissesinin davacı adına, kalan bakiyenin ne olacağı açıkça belirtilmeden bakiye kısmın ilgili pay maliki üzerinde bırakılması şeklinde infazında tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur.

Öte yandan temyize konu taşınmazlarda her bir davalının eşit payı bulunmadığı gibi davalıların bir kısmı arasında harici pay devri ve taksim yapıldığından davalı yönünden harç ile vekalet ücretinden, pay sahibi olduğu taşınmazların toplam değeri üzerinden davacının miras payı oranında sorumlu olması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde tapuda pay sahibi olmadığı dava konusu tüm taşınmazların değeri üzerinden harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması da doğru değildir.

Ayrıca, dahili davalı ...’e yönelik açılan davanın, terekeye karşı 3. kişi durumunda olması ve davacının tek başına miras payını istemeyeceği belirtilerek davanın pasif husumetten reddine karar verilmiş ise de; dahili davalı açılan davayı kabul ettiğinden, kabul beyanının davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir taraf işlemi olduğundan, Mahkemece davayı kabul beyanına üstünlük tanımak suretiyle işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de hatalıdır.

Hal böyle olunca; dava konusu edilen kısmın iptali ile yetinilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak ve davacının talebi doğrultusunda temyize konu 142 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının kök murisin mirasçılık belgesindeki davacının miras payı oranında iptal edilmek suretiyle bu kısmın davacı adına tesciline karar verilmesi, temyize gelen davalı ... 'in pay sahibi olduğu taşınmazların değeri üzerinden davacının miras payı oranın dava değeri belirlenerek bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi, dahili davalı ...'in kabul beyanı gözetilerek iptal-tescil kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın karar veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

25.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.