Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6412 E. 2023/2976 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından satın alındığı iddia edilen ve kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının zilyetliğinin bulunup bulunmadığı ve bu zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescilinin mümkün olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmazların, doğal sit alanı içerisinde bulunmalarına rağmen, davacı yararına 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesinde belirtilen istisnalara uyduğu, milli park ilanına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki zamanaşımı zilyetliği şartlarını sağladığı ve benzer durumdaki parsellerle ilgili Yargıtay kararları gözetilerek davacının tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/26 E., 2020/54 K.

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 182 ada 42, 161 ada 12, 213 ada 50, 28; ve 214 ada 27 parsel sayılı taşınmazların annesinin ceddinden kalan taşınmazlar olduğunu ve mirasçılardan hisselerini 12.07.2015 tarihinde satın aldığını, 161 ada 3 parsel sayılı taşınmazı ise 13.05.2014 tarihinde ... ...'den satın aldığını, eklemeli zilyetlik suretiyle 20 yılı aşkın süredir fasılasız, nizasız, malik sıfatıyla kullanılıyor iken kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2.06.06.2017 tarihli dilekçesi ile ... ...'den satın aldığı taşınmazın 161 ada 11 parsel numaralı taşınmaz olduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların sit alanı içerisinde olduğu için Hazine adına tespit gördüğünü, kanun değişikliği nedeniyle sit alanındaki kazanımların mümkün olduğunu, davacının zilyetliğinin kanun değişikliğinden itibaren başlayacağını, davacının 20 yıl zilyet olma şartının gerçekleşmediğini, dava konusu taşınmazın 2863 sayılı Yasa kapsamında olduğunu, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, mahkemenin kadastro tarihi itibariyle bu taşınmazların davacı adına tescil edilip edilemeyeceğini araştırması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.2018 tarihli 2016/199 Esas, 2018/106 Karar sayılı kararı ile kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinim şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 182 ada 42; 161 ada 11, 12; 213 ada 28, 50 ve 214 ada 27 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescillerine, taşınmazların 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldıklarının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 25.02.2019 tarihli ve 2018/642 E. 2019/36 K. sayılı kararıyla; "162 ada 11 parsel sayılı taşınmaz yönünden kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra ancak 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasından önce dava hakkının devralınması suretiyle dava açılmasında usulsüzlük bulunmadığı vurgulanarak eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları, varsa amenajman planı ve uydu görüntüleri ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun'un 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritasının da gösterildiği, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumlarını çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmek suretiyle rapor alınmalı, bu alınacak rapor ile dava konusu taşınmazların orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ile varsa orto-foto haritaları ve uydu görüntüleri dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, yapılacak keşifte taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, taşınmazın farklı yerlerinden alınacak toprak numuneleri ile özel mülkiyete tabi tarım arazisi niteliğinde olup olmadığı ziraat mühendisi tarafından düzenlenecek raporda değerlendirilmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gerektiği gerekçesiyle istinaf itirazlarının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-a/6. maddesi uyarınca kabulü ile, Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.03.2020 tarihli 2019/26 Esas, 2020/54 Karar sayılı kararı ile mahkemenin önceki gerekçesiyle davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.

D. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazı kazanması gerekli zilyetlik koşulunu gerçekleştirmediğini, 20 yıllık zilyet olduğuna dair raporun dosya içerisinde yer almadığını, davasını ispatlamadığını, davanın niteliği gereği Hazine aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığına karar verilmiş ise de Salda Gölü çevresinin Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edildiği hususunun göz ardı edildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarihli ve 2020/595 E. 2021/329 K. sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazların I. ve II. derece doğal sit alanı olarak belirlenen Salda Gölü ve çevresi içinde kaldığından 2863 sayılı Kanun7un 11. maddesine göre zilyetlikle iktisap edilebilecek yerlerden olduğu ve 2863 sayılı Kanun'un 5663 sayılı Kanunla değişik 11.maddesi kapsamında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlardan olarak herhangi bir işlem yapılmadığı ve bu özellikleri taşımadığı; milli park alanı olarak ilân edilen tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki zamanaşımı zilyetliğiyle mülk edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği; aynı yerde bulunan parsellere ilişkin kararların Yargıtay denetiminden geçerek onandıkları anlaşıldığından (Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 05/03/2019 tarih 2016/6692 Esas - 2019/1431 Karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 06/12/2018 tarih 2016/4141 Esas - 2018/7505 Karar ve Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 20/12/2018 tarih 2016/4146 Esas - 2018/8061 Karar), İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve yasal hasım konumunda olmadığından yargılama giderlerinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun;

14. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40,kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun;

713. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 182 ada 42; 161 ada 11, 12; 213 ada 28, 50 ve 214 ada 27 parsel sayılı muhtelif yüz ölçümündeki taşınmazların ...'ün kullanımında oldukları ve korunması gerekli kültür varlığı oldukları belirtilerek; 161 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ise ... ...'in kullanımında ve korunması gerekir kültür varlığı oldukları belirtilerek Hazine adına tespit ve tespite itiraz edilmeksizin 06.10.2006 tarihinde tescil edilmiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, kadastro öncesi hukuki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, bir kısım taşınmazların annesinin ceddinden kaldığını ve diğer mirasçılardan satın aldığını, 161 ada 11 parsel sayılı taşınmazı ise 13.05.2014 tarihinde ... ...'den satın aldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, kazandırıcı zamanaşımı şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazinenin istinaf isteği esastan reddedilmiş, Dairenin sayın çoğunluğu tarafından hüküm bütün taşınmazlar yönünden onanmıştır.

Dava konusu 161 ada 11 parsel sayılı taşınmaz dışındaki diğer taşınmazlar yönünden hükmün onanması kararına katılıyorum. Ancak, 161 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak dava hakkını kazanıp kazanmadığı noktasında sayın çoğunluk ile aramızda görüş ayrılığı vardır.

Dava konusu 161 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, ... ...'in zilyetliğinde olduğu ancak sit alanında kaldığı için Hazine adına tespit edildiği belirtilerek 15.12.2005 tarihinde kadastro işleminin yapıldığı, 06.10.2006 tarihinde Hazine adına tescil kaydının oluştuğu, davacının 13.05.2014 tarihinde zilyet ... ...'den satın aldığına ilişkin harici satış sözleşmesi sunduğu anlaşılmaktadır.

... Medeni Kanunu'nun 705. maddesi şöyledir:

"Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.

Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır."

706. maddesi şöyledir:

"Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.

Ölüme bağlı tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tâbidir."

713. maddenin birinci fıkrası şöyledir:

"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

713. maddenin ikinci fıkrası şöyledir:

"Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce (…) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

Bilindiği üzere ... Medeni Kanunu'nun 713. maddesindeki kazanmayı sağlayan şartların gerçekleşmesi ile mülkiyet hakkı doğmaktadır. Bu hükme dayalı olarak açılan dava sonucu Mahkemece verilen tescil kararı kurucu değil, açıklayıcı niteliktedir. Maddenin ikinci fıkrasındaki istisnalar dışında tapulu bir taşınmazın zilyetlik ile kazanılması mümkün değildir.

Dava açılmasından sonraki dava konusu şeyin devri yönünde Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125. maddesinde düzenleme yapılmıştır. Ancak, ... hukuk sisteminde "dava hakkının devri" yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Şüphesiz dava açıldıktan sonra bir hak ya da malın devri halinde dava hakkı da devredilmiş olacaktır. Bu madde hükmünün tapulu taşınmazlarda yapılan temlikler yönünden nasıl uygulanacağı yönündeki, Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ve 2022/1-851 Esas, 2022/1557 Karar sayılı kararına göre; ... Borçlar Kanunu'nun 183. maddesine dayalı olarak alacağın temliki suretiyle taşınmazdaki mülkiyet ya da ayni hakkın devri mümkün değildir. Nitekim Dairemizin yerleşik kararları da bu yöndedir.

Somut olayda davacı, ... ... tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile elde edilen ancak tespit tarihindeki yasal düzenleme nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazı harici senetle satın aldığı iddiasıyla dava açmıştır. Senet tarihinde taşınmaz tapuludur. Yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi, zilyet ... tarafından açılmış bir davada alacağın temliki suretiyle davacıya bir devir yapılmış olsa idi, bu devre sonuç bağlanmayacağı ve davacının dava hakkı bulunmayacağı açık olduğuna göre, dava açılmadan önce yapılan devre geçerlilik tanınması da mümkün değildir. Taşınmazın, zilyedi adına tespit ve tescil edilmesi halinde haricen devrine imkan vermeyen bir mevzuat karşısında, mülkiyet hakkı kazanılmasına rağmen bir şekilde başkası adına tescil edilmiş taşınmazın haricen devrine de izin verildiği söylenemez. Davacının bu taşınmaz ile ilgili dava hakkına izin veren bir yasal düzenleme yoktur.

Açıklanan nedenlerle, 161 ada 11 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi hatalı olmuştur. Hükmün bu taşınmaz yönünden bozulması gerektiği kanaatinde olduğum için sayın çoğunluğun aksi yöndeki kanaatine katılmıyorum.