Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6442 E. 2023/636 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene ve kadastro sonrası şahsi hakka dayalı olarak tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların kadastro öncesi nedene dayalı taleplerinin hak düşürücü süreye uğramış olsa da kadastro sonrası şahsi hakka dayalı taleplerinin de bulunduğu ve mahkemece bu hususta inceleme yapılmadığı gözetilerek, eksik inceleme nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Başvuru esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Of Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar, dava konusu 361 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kök mirasbırakanları ... ...'na ait olduğunu, 02/10/1993 tarihinde mirasbırakanlarının vefat ettiğini, çekişmeli taşınmazın intikal işlemleri sırasında ... ...'na ait olmasına rağmen tapuda yapılan yanlışlık neticesinde taşınmazın başkası adına kayıtlı olduğunun görüldüğünü, mirasçılardan ... ...'ın malik olarak görünen kişi ile yanlışlığın düzeltilmesi hususunda anlaşmaya vardığını, bu aşamada her bir mirasçıya bir daire düşecek şekilde taşınmaz üzerine inşaat yapılması hususunda mirasçılar arasında mutabakat olduğundan ve ... ...'a duyulan ... nedeniyle taşınmazın mirasçılar adına payları oranında tesciline gerek görülmediğini, mirasçılardan ... ... adına tescil ettirildiğini, bu yolla mirasçıların paylarını almak yerine taşınmaz üzerine inşa edilecek binadan daire almayı tercih ettiklerini, devam eden süreçte binanın yapımına başlanmadan önce yasal mirasçılardan ... ..., ... ve ... ...'ın ... ...'a karşı tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, ... ...'ın da davayı kabul ettiğini ve ..., ... ve ...'nin 1/9'ar paylarının adlarına tescil edildiğini, paylı mülkiyetin giderilmesi için ... ... tarafından ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ve ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verildiğini, ... ...'ın taşınmazın satılmasından önce vefat etmesi nedeniyle mirasçılarının davayı ve satış işlemlerini devam ettirdiklerini, bu esnada kendilerinin halen ... ... ve diğer mirasçılar arasında kurulan sözleşmeye istinaden taşınmaz üzerinde yapılacak inşaatın bitmesini ve paylarını daire karşılığı almayı beklediklerini, taşınmazın satışının ise aslında üçüncü kişi ... ... tarafından finanse edildiğini ve ... ...'ın mirasçılarına ait payların gayriresmi olarak ... ... tarafından satın alındığını, satışın ardından taşınmazın davalı ...'ın üzerine geçirildiğini, hemen ardından da satış gösterilmek sureti ile davalı ...'na devredildiğini, inşaata ilişkin olarak ... ve diğer paydaşların katılımı sonucu 19/10/2019 tarihinde bir protokol hazırlandığını ancak bu protokole ilişkin yapılan görüşmelere kendilerinin hiç bir şekilde davet edilmediklerini, söz konusu protokolün ilk sözleşmeye aykırı olduğunu kendilerinin mülkiyet haklarını açıkça zedelediğini, dava konusu taşınmaz üzerindeki mirasçılıktan kaynaklanan haklarının haksız ve hukuksuz şekilde gasp edilmeye çalışıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın dava tarihindeki değerinin payları oranında ve faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

2.Asli müdahale talep eden ..., dava konusu taşınmazda kendisinin de mirasçı olduğunu, tapu iptal-tescil hususunun kendisini de ilgilendirdiğini, bu nedenle davaya katılmak istediğini bildirerek müdahillik talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davalı ...'nun taşınmazı satın aldığını, davalı ...'ın ise taşınmaz maliki olmadığını, bu nedenle anılan davalılara karşı açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadastro öncesi nedene dayalı olarak dava açıldığı, uyuşmazlık konusu olan taşınmazın kadastro tutanaklarının 18/02/2008 tarihinde kesinleştiği, davanın 13/01/2020 tarihinde açıldığı, yasada öngörülen 10 yıllık sürenin dolduğu gerekçesiyle davacıların ve asli müdahilin tapu iptali tescil davasının reddine; dava konusu bedel isteğinin, sebepsiz zenginleşme ve verilen bedelin iadesi olmadığından tapu iptal tescili davasına bağlı olarak miras payları oranında dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenerek paylarına isabet eden miktarın faizi ile birlikte davalılardan alınmasına ilişkin talebin de reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, somut ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın hüküm kurulmuş olup, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi safhasının yasal düzenlemelere aykırı gerçekleştirildiğini, hukuki nitelendirmenin hatalı olduğunu ve eksik inceleme ile karar verildiğini, kararın anayasal düzeyde korunan gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmadığını, davanın ispatı açısından fevkalade önemli ve yeterli olan deliller değerlendirilmeden yalnızca delillere atıfta bulunulduğunu, yeterli ve geçerli bir gerekçeye yer verilmediğini, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan ve bildirilen tanıklar dinlenilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosyada tanık dinlenmemesine ve bilirkişi raporu aldırılmamasına rağmen gerekçeli kararda toplanan deliller arasında bunların da gösterildiğini, kararın gerekçesinin soyut ve muhteviyatı ile örtüşmeyen ifadelere yer verilen format gerekçe niteliğinde olduğunu, mahkemece kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilip hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de bu nitelendirmenin hatalı olduğunu, dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin yapılmasından dava tarihine kadar olan dönemdeki tüm maddi vakıaların açık ve net bir şekilde anlatıldığını, gelinen noktada davacıların sadece ... ...'a güvenerek payını tescil ettirmedikleri ve aralarında kurulan sözleşmeye güvendikleri için hem miras haklarından mahrum kaldıklarını, hem de dairenin yapımı için ödemiş oldukları meblağı geri alamadıklarını, eldeki davanın kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılmış bir dava olmadığını, mirasçılara duyulan ... ve inançlı işleme rağmen muvazaalı işlemler ile taşınmazın devri nedeniyle miras haklarının ihlal edildiğini, bu suretle yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olduğunu, davacıların miras haklarının dedenin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkına dayandığını ve zaten taşınmazın da kadastro tutanaklarına göre dede ... ... adına tescil edildiğini, kadastro tutanaklarına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığını, dolayısıyla eldeki davanın kadastro öncesi nedenlere dayanmadığını, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağından da görüleceği üzere müvekkillerin dedesi ... ...'na ait olmasına rağmen tapuda yapılan yanlışlık neticesinde dava dışı bir şahıs adına kaydedildiğini, eldeki davada tamamen mirasbırakan dedenin kadastro tutanaklarına yansıyan hakkına dayanıldığını, zaten bu hususta herhangi bir ihtilaf da bulunmadığını, mirasçılardan ... ... adına yapılan tescilin hukuka aykırı ve yolsuz olduğunu, hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadastro tespitinin zilyetliğe dayalı olarak belgesizden ... ve ... oğlu, 1938 doğumlu ... ... adına yapıldığı ve kesinleşerek taşınmazın tapuya tescil edildiği, tespit maliki ... ...'nun kadastro tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle sağ olduğu, davacıların kök mirasbırakanı olan ... ve ... oğlu, 1920 doğumlu ... ...'nun ise, kadastro tespitinden çok önce 1993 yılında vefat ettiği, davacılar vekili istinaf dilekçesinde, kadastro tespitinin kök mirasbırakan ... ... adına yapıldığını, ancak tapudaki yanlışlık nedeniyle taşınmazın başka bir ... ... adına tescil edildiğini ileri sürmüş ise de, kadastro tespitinin kök mirasbırakan ... ... adına değil isim benzerliği bulunan başka bir ... ... adına yapıldığı, dolayısıyla hatanın tapudan değil kadastro tespitinden kaynaklandığı, diğer yandan, davacı tarafın, kök mirasbırakan ... ...'ndan kendilerine intikal eden miras paylarına yönelik olarak eldeki davayı açtığı, mirasbırakan ... ...'nun 2008 yılında yapılan kadastro tespitinden çok önce 1993 yılında vefat ettiği ve davacıların adlarına tescilini istedikleri miras paylarının kadastrodan önce doğduğu, eldeki davanın kadastrodan önceki nedenlere ve haklara dayalı olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 18.02.2008 tarihinde kesinleştiği, kadastrodan önce ... miras hakkına dayalı olarak 13.01.2020 tarihinde açılan eldeki davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı, mülkiyete ilişkin talep hak düşürücü süreye uğradığına göre, bu aşamadan sonra miras payının bedelinin istenmesinin de mümkün olmadığı, verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, usul ve yasaya aykırı, hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, yerel mahkemenin maddi vakıanın değerlendirilmesinde ve eldeki ihtilafa uygulanacak hukuk kaidelerin tasnifinde düştüğü benzer hataya istinaf incelemesinde de düşüldüğünü, istinaf dilekçesinde dile getirilen usulsüzlüklerin istinaf incelemesinde göz ardı edildiğini ve değerlendirme dahi yapılmadığını, davacıların kendilerine miras kalan taşınmaz üzerinde ... ...'a güvenerek payını tescil ettirmediğini, aralarında kurulan sözleşmeye güvendiği için hem miras hakkından mahrum kaldığını, hem de dairenin yapımı için ödemiş oldukları meblağı da geri alamadıklarını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene ve ayrıca kadastro sonrası şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi şöyledir;

“Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.4.1990 gün ve 1990/1–152, 1990/236 sayılı kararında vurgulandığı gibi, davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabilir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; eldeki davanın 13.01.2020 tarihinde açıldığı, kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 361 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanaklarının 19.02.2008 tarihinde kesinleşmesi ile ... oğlu 1938 doğumlu ... ... adına tespit ve tescil edildiği, ... tarafından 24.08.2009 tarihinde satış suretiyle bir kısım davalıların mirasbırakanı ... ...'a devredildiği, dava dışı ... ... ve ... tarafından ... ... aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığı ve yapılan yargılama neticesinde Of Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/409 Esas, 2013/271 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın kesinleşmesi ile dava konusu taşınmazdaki 1/9'ar payların 31.01.2014 tarihinde ... ... ve ... adlarına hükmen tescil edildiği, yine dava dışı ... ... tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası neticesinde Of Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/620 Esas, 2017/573 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, anılan kararın kesinleşmesi ile de 31.01.2018 tarihinde taşınmazdaki 1/9 payın ... ... adına hükmen tescil edildiği, Of Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/304 Esas, 2018/614 Karar sayılı ortaklığın giderilmesi davası sonunda ise dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği, 09.07.2019 tarihli cebri satış ile taşınmazın ... ... mirasçıları olan davalılar ... ve ... adlarına tescil edildiği, ... ... mirasçıları olan davalılar adına vekalet diğer davalı ... tarafından taşınmazın 19.07.2019 tarihinde satış suretiyle davalı ...'na devredildiği anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtmek gerekir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, İlk Derece Mahkemesi kararının ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, davacıların kadastro öncesi nedene dayalı talepleri bakımından hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

3. Bununla birlikte bilindiği üzere birden fazla hukuki nedene dayanılması kural olarak mümkündür. Davacıların talebi kadastro öncesi sebep açısından hak düşürücü süreye uğramış ise de, kadastro öncesi neden yanında kadastro sonrası şahsi hakka dayalı talepte bulunulduğu, ne var ki, Mahkemece bu konuda herhangi bir değerlendirme, araştırma ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.

4. Hal böyle olunca; davacıların kadastro sonrasına dayalı davaları bakımından da araştırma yapılması, taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.