Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6531 E. 2023/2099 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edilen taşınmazın davacı tarafından 20 yıldan fazla süredir zilyetliğinde olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, yerel mahkemenin davayı kısmen kabul kararının hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava konusu taşınmaz üzerinde 20 yıldan fazla zilyetliğini ispatlaması ve davalının önceki kayıt maliki ile akrabalığı nedeniyle TMK m.1023’ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı değerlendirilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarihli ve 2016/14339 Esas, 2019/8720 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 253 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 275 m²’lik kısmı kendisine ait iken kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu bu yerin 1950-1960 yılından beri kendi zilyetliğinde olduğunu, üzerinde ev bulunduğunu, yurt dışında olduğu dönemde kadastro çalışmalarının yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın 275 m²’lik kısmının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, yargılama aşamasındaki beyanında dava konusu taşınmazı ... mirasçılarından satın aldığını, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2016 tarihli ve 2014/681 E., 2016/233 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarihli ve 2016/14339 Esas, 2019/8720 Karar sayılı kararıyla “...Mahkemenin kararı incelendiğinde kararın gerekçe bölümünde, toplanan delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalara nasıl ulaşıldığı ve bunlardan çıkarılan sonuçlar ile bunların hukuki sebeplerinin neler olduğu hususlarında açıklama yapılmadığı; "tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne" karar verildiğinin açıklanması ile yetinildiği görülmektedir. Yukarıda yer alan ilke ve açıklamalar karşısında böyle bir açıklamanın "gerekçe" olarak kabulü mümkün değildir. Bu haliyle mahkemenin kararının gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, denetime elverişli bir hukuki gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olması Anayasa'nın 141. ve HMK'nın 297. maddeleri hükmüne uygun bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile kararın bozulmasına, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına" gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.03.2021 tarihli ve 2020/99 E., 2021/110 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davacı tarafından kullanıldığı, dinlenen tanıklarında dava konusu yerin davacı tarafından kullanıldığını beyan ettikleri, davalının önceki kayıt maliki ile akraba olduğu, bu nedenle TMK’nın 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın 206,81 m²’lik kısım yönünden kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafından 275 m²’lik kısmın iptali ile adına tescilinin talep edildiğini, Mahkemece 206,81 m²’lik kısım yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, bu durumda kısmen kabul kararı verildiğinden dolayı yargılama gideri ve vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ... adına tespit ve tescil edildiğini, davalının ise ...’in gelini olduğunu, bedelini ödemek suretiyle taşınmazı iktisap ettiğini, bu nedenle TMK’nın 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 317,82 bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.