"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine temsilcisi dava dilekçesinde; Cumhuriyet Mahallesi çalışma alanında kain dava konusu 179 ada 1, 3, 4, 5; 197 ada 1, 2; Necatiye köyü çalışma alanında kain dava konusu 2536 ve 2537 parsel sayılı taşınmazların, eski tapu kayıtları uyarınca davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, eski tapu kayıtlarının toplam miktarı 568 dönüm olmasına rağmen, kadastro tespiti öncesi Havsa Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen ortaklığın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemenin 1959/216 Esas, 1960/62 Karar sayılı kararıyla, taşınmazların toplam miktarı sanki 726 dönümmüş gibi karar verildiğini, tapu kayıtlarının miktar fazlasının Hazineye ait olduğunu, dava konusu taşınmazların sınırlarının genişlemeye elverişli olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile miktar fazlasının Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde; davanın haksız olarak açıldığını, dava konusu taşınmazların, taşınmazlara tespit sırasında uygulanan tapu kayıtlarının sınırlarına uygun olarak, tapu kayıtlarının tesis tarihinden günümüze kadar davalı tarafça kullanıldığını, ortaklığın giderilmesi davasının 40 yıl önce açıldığını, dava konusu taşınmazların bir kısmının bu dava sonucunda tarafına kaldığını, dava konusu taşınmazlara tespit sırasında uygulanan tapu kayıtlarının miktar fazlasının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların, taşınmazlara tespit sırasında uygulanan tapu kayıtlarının kapsamında kaldığını, söz konusu tapu kayıtlarının miktar fazlasının bulunmadığını, kaldı ki dava konusu taşınmazlardan 2536 ve 2537 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2018 tarihli, 2012/272 Esas, 2018/97 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu 2536 ve 2537 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin 23.11.1973 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 24.06.1997 tarihinde açıldığı, bu bağlamda söz konusu taşınmazlar yönüyle 3402 sayılı Kanun’un 12. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, kaldı ki 2536 parsel sayılı taşınmazın 28.02.1975 tarihinde, 2537 parsel sayılı taşınmazın ise 08.09.1977 tarihinde, taşınmazların tapu kayıt malikleri tarafından davalı ...'a kayden satıldığı, davalı ...'un tapu kaydına güvenerek dava konusu taşınmazları satın aldığı ve TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyi niyetinin korunmasının gerekeceği; diğer dava konusu 179 ada 1, 3, 4, 5; 197 ada 1, 2 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle, dava konusu taşınmazlara tespit sırasında uygulanan 15, 19, 26, 27 ve 247 sıra numaralı tapu kayıtları tevhid edilerek tek parça haline getirildikten sonra Havsa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1959/216 Esas, 1960/62 Karar sayılı kararı ile 181.500,00 metrekare yüz ölçümlü olarak ayrı ayrı 4 adet parçaya ifraz edildiği, mahallinde yapılan keşifte, yerel bilirkişiler ile teknik bilirkişi marifetiyle tapu kayıtlarının sabit hudutlar dikkate alınarak zemine uygulandığı, tapu kayıtlarının sınırları ile Sulh Hukuk Mahkemesinin tescil krokisi ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek çakıştırıldığı, 15, 19, 26, 27 ve 247 sıra numaralı tapu kayıtlarının toplam yüz ölçümü 568 dönüm olmasına rağmen, Havsa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1959/216 Esas, 1960/62 Karar sayılı dosyasında bulunan tescil krokisine dayanılarak ifraz ve taksime konu edilen taşınmazların oluşturulduğu ve bu bağlamda tescil krokisi ve kök tapu kaydı incelendiğinde, kök tapu kaydının 2536 ve 2537 parsellerin güney hududu yönünde genişletilerek yeni parsel alanları oluşturulmak suretiyle toplam 726 dönüm alan oluşturulduğu, kök tapu kayıtlarının batı, kuzey ve kısmen de güney batı hudutları gayrisabit gibi görünse de aslen genişletilen sınırın teknik bilirkişilerin 13.03.2018 tarihli ek raporuna ekli krokide de gösterildiği gibi, Necatiye köyünde kain dava konusu 2536, 2537 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı 2233, 2234, 2236, 2237, 2238, 2239, 2891 ve 2892 parsel sayılı taşınmazların sehven Havsa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1959/216 Esas, 1960/62 Karar sayılı dosyasında bulunan tescil krokisine dayanılarak tescil edilmesinden kaynaklandığı, yani kök tapu kaydından fazla miktarın davalılar adına tescil edilmesinin nedeninin, tapu kaydının hudutlarının gayrı sabit hudutlu olmasından kaynaklanmayıp, Havsa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1959/216 Esas, 1960/62 Karar sayılı dosyasında düzenlenen tescil krokisi, Necatiye köyünde kain dava konusu 2536, 2537 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı 2233, 2234, 2236, 2237, 2238, 2239, 2891 ve 2892 parsel sayılı taşınmazları kapsamadığı halde, sehven zeminde kullanım durumuna göre tescil krokisine dahil edilmesinden kaynaklandığı, bu durumda dava konusu 179 ada 1, 3, 4, 5; 197 ada 1, 2 parsel sayılı taşınmazların, taşınmazlara tespit sırasında uygulanan kök tapu kayıtlarına ve Havsa Sulh Hukuk Mahkemesince verilen karara uygun olarak tescil edildiği, miktar fazlası dava konusu 2536, 2537 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı 2233, 2234, 2236, 2237, 2238, 2239, 2891 ve 2892 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığına ve dava konusu 2536, 2537 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğine göre, davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle;
Davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın yerinde olmadığını, dava konusu taşınmazlara tespit sırasında uygulanan tapu kayıtlarının bir kısmının hududunda firari eşhas isimlerinin yazılı olduğunu, bu durumda taşınmazların firari eşhas okuyan hudutlara doğru genişlemiş olabileceğini, kaldı ki firari eşhastan Devlete kalan taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını, evveli itibariyle firari eşhastan kalan taşınmazların davalılar adına tescili yolsuz olduğundan, somut olayda 10 yıllık hak düşürücü süre ve tapu siciline ... ilkesinin uygulanamayacağını, Havsa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1959/216 Esas sayılı dosyasında Hazine taraf olmadığından, bu davada yapılan yargılama sonunda verilen kararın Hazineyi bağlamayacağını, Sulh Hukuk Mahkemesinin söz konusu dosyasında, 568 dönüm olan tapu kayıt miktarının 726 dönüme çıkarılması da yolsuz olup, Hazineyi bağlamayacağından, 158 dönümlük miktar fazlasının Hazineye ait olduğunu, bu fazlalığın yalnızca dava konusu 2536, 2537 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı taşınmazlarda kalmayıp dava konusu taşınmazların tamamında kaldığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 09.07.2020 tarihli ve 2019/815 Esas, 2020/1069 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, 2536 ve 2537 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle 3402 sayılı Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve davalı ... tarafından tapuya ... ilkesi doğrultusunda taşınmazların edinilmiş olması karşısında, davanın bu davalı ve bu parseller yönünden reddedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı; dava konusu diğer taşınmazlar yönüyle yapılan incelemede ise, davacı Hazine tarafından ileri sürülen miktar fazlalığının bu taşınmazlar kapsamında kalmadığının keşif uygulaması ve uzman bilirkişilerin somut olaya uygun rapor ve krokisi ile tespit edildiği, miktar fazlalığının dava konusu 2536 ve 2537 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığının belirlendiği, bu parseller yönünden verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan nedenlerle, kamu düzenine aykırılık halleri de bulunmadığından taleple bağlı inceleme sonucu, davacı Hazine vekilinin istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle;
Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2018 tarihli ve 2012/272 Esas, 2018/97 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
b) 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi; “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakkında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14. ve 17. madde hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Edirne ili, Havsa ilçesi, Cumhuriyet Mahallesi çalışma alanında bulunan 179 ada 1 parsel sayılı 72.750,00 metrekare, 179 ada 5 parsel sayılı 74.350,00 metrekare, 197 ada 1 parsel sayılı 94.660,00 metrekare ve 197 ada 2 parsel sayılı 118.440,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... adına; 179 ada 3 parsel sayılı 38.400,00 metrekare ve 179 ada 4 parsel sayılı 121.400,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz ... adına; tapu kaydı, vergi kaydı, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve 24.09.1993 tarihinde tescil edilmiştir.
Kadastro sonucunda Edirne ili, Havsa ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 2536 parsel sayılı 58.000,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, ... ... adına; 2537 parsel sayılı 86.600,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz ise ... ... adına; tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve 23.11.1973 tarihinde tescil edilmiş; bilahare 2536 parsel sayılı taşınmaz 28.02.1975 tarihinde, 2537 parsel sayılı taşınmaz ise 08.09.1977 tarihinde kayden ...’a satılarak adına tescil edilmiştir. Eldeki dava, 24.06.1997 tarihinde açılmıştır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
19.01.2013 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.