Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6698 E. 2023/460 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir mahkeme kararının tavzih yoluyla düzeltilip düzeltilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, tapu iptali ve terkin davasında verdiği kararın tavzih yoluyla değiştirilemeyeceği, davacının tavzih talebinin yeni bir dava konusu oluşturacağı gözetilerek yerel mahkemenin tavzih talebinin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Tavzih Talebinin reddine

Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, 8. Hukuk Dairesince karar onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme isteği üzerine 8. Hukuk Dairesince karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararına ilişkin davacı vekili tavzih talebinde bulunmuştur.

Mahkemece, 17.01.2021 tarihli ek karar ile tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

Ek karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili, davalılar adına tapuda kayıtlı 638 m2 miktarındaki 620 parsel sayılı taşınmazın 540 m2 kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile kıyı olarak kamuya terkinine karar verilmesini istemiş, birleşen dosyada aynı talebini tekrarla asıl davada husumet yöneltmediği diğer mirasçılar aleyhine dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalılar vekili, taşınmazın öncesinde de tapulu olduğunu, kazanılmış hakların korunması gerektiğini, davanın dayanağı kıyı kenar çizgisinin önceki maliklere tebliğ edilmediği için kesinlik kazanmadığını, hukuki geçerliliği olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 27.04.2011 tarihli ve 2008/688 E., 2011/282 K. sayılı kararıyla, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine, ... Ülker, Hilmi Evin ve ... yönünden birleştirilen dosyada yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.06.2013 tarihli ve 2013/469 E., 2013/8877 K. sayılı kararıyla; ''...Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davalar aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içermektedirler. Bu nedenle Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Somut olayda; işin esasının ve dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre, kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, Mahkemece bu konudaki görüşünün ortaya konulması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır." gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 26.12.2014 tarihli ve 2013/588 E., 2014/676 K. sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın 539,01 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, 620 parsel sayılı taşınmazın 11.08.2010 havale tarihli harita Mühendisi ... ...'ın bilirkişi raporunda belirlenen 539,01 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

C. Onama Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.04.2016 tarihli ve 2016/3265 E., 2016/7140 K. sayılı kararıyla, mahkeme kararının onanmasına karar verişmiştir.

3. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28.05.2018 tarihli ve 2016/14150 E., 2018/13250 K. sayılı kararıyla, karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

5. 28.05.2018 tarihinde karar kesinleşmiştir.

D. Tavzih Talebi

Davacı Hazine vekili 26.10.2020 tarihli dilekçesi ile, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2. maddesinin (a) bendi hükümlerine göre yapılan uygulama çalışmaları kapsamında, 288 ada 2 parsel olarak değiştiğini, hükmün infazı için; 22/a maddesi uygulaması sonucu kesinleşerek tescil olan parselin durumuna uygun hale getirilmesi (güncellenmesi), alınacak tavzih kararı ve infaza elverişli güncel kroki ile işlem yapılabileceğinin bildirildiğini, kararın tavzihini istemek zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek tavzih talebinin kabulü ile, 22/a uygulaması ile dava konusu taşınmazın oluşan duruma göre parsel numarasının ve krokisinin tespit edilerek hükmün düzeltilmesini istemiştir.

E. Mahkemece Tavzih Talebi Üzerine Verilen Ek Karar

Mahkemenin 17.01.2021 tarihli ve 2013/588 E., 2014/676 K. sayılı ek kararıyla, kararın verildiği tarihte usule, mevcut tapu kayıt ve siciline, maddi gerçeğe ve kanuna uygun olduğu, taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği, davacının tavzih talebinin yeni dava konusu yapılabilecek hususlardan olduğu gerekçesiyle tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; ek kararın usul ve yasaya aykırı, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, nizalı taşınmazın koordinatlarını gösterir şekilde infaza olanak veren, rapor ve krokisinin düzenlenmesi ile hüküm fıkrasının düzeltilmesi şeklinde tavzihin mümkün olduğunu, hükmün infazı tamamlanıncaya kadar tavzih talebinde bulunulabileceğini, çapında herhangi bir değişiklik olmadan, ada-parsel numarası değişen dava konusu taşınmazın durumuna uygun hale getirilmesinin tavzih kararı ile mümkün olduğunu, mahkemece verilen hükmün bu haliyle infaz olanağı bulunmadığını, bildirerek tavzih talebinin reddine dair ek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tavzih istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305. maddesi şöyledir:

"(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez."

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2.Tavzih talebinin reddine ilişkin Mahkemece verilen ek karar, usul ve Yasaya uygun olduğundan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler ek kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan ek kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.