Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6743 E. 2023/2638 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine, ilk davanın kesinleşme tarihinden itibaren yirmi yıllık zilyetlik süresinin geçip geçmediği ve vekalet ücretine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İlk davanın kesinleştiği, ancak kesinleşme tarihinden itibaren yirmi yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı ve taşınmazın değeri gözetilerek nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; ... ili, Merkez, ... köyü, ... mevkiinde kain 171 ada 1 parsel sayılı taşınmazın elma bahçesi vasfıyla davacılar adına tescil edildiğini ancak ilişikte sunmuş oldukları ve aynı zamanda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/744 E.sayılı dosyası içerisinde de bulunan teknik bilirkişiler ... ... ve ... tarafından düzenlenen krokide yeşil renge boyanmış D, E, F, G, I, J ve K harfleriyle gösterilen taşınmazların da davacılar adına tespit edilen bahçe vasfındaki taşınmazla kadim zamandan beri davacıların murisleri ... tarafından, onların ölümünden sonra da mirasçıları tarafından meyve ağaçları dikilerek ve sebze yetiştirilerek tasarruf edilmesine rağmen tapulama harici bırakıldığını, önceki davanın, dava konusu taşınmazların tescil harici bırakıldığı 17.01.1995 tarihinden davanın açıldığı tarih olan 08.01.2012 tarihleri arasında 20 yıl olan kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinme süresinin gerçekleşmediği gerekçesiyle reddedildiğini, Yargıtayın sonradan görüşünü değiştirerek tespitten önceki zilyetliğin de kazandırıcı zamanaşımına ekleneceği yönünde kararlar vermeye başladığını, ama o günki görüşü doğrultusunda temyiz taleplerinin de aynı gerekçelerle reddolunduğunu, davacıların zilyetliğinin dava konusu taşınmazların tescil harici bırakıldığı 17.01.1995 tarihinden bu tarafa kesintisiz olarak 25. yıl içerisinde olduğu gibi, tescil davalarında tespitten önceki zilyetliğin de kazandırıcı zamanaşımına ekleneceği yönündeki görüşle birlikte zilyetliklerinin 70-80 yılın üzerinde bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu ... ili, Merkez ... köyü, ... pafta L.33 d-24a ve ilişikte sundukları yine aynı zamanda ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/744 Esas sayılı dava dosyası içerisinde bulunan teknik bilirkişiler ... ... ve ... tarafından düzenlenen 19.10.2005 tarihli krokide yeşile boyalı D, E, F, G, H, I, J, K harfleriyle gösterilen taşınmazların ibraz edecekleri veraset ilamlarındaki hisseler oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.12.2020 tarihli ve 2019/128 Esas, 2020/572 Karar sayılı kararıyla;Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 19.01.2007 tarihli ve 2005/1 Esas, 2007/1 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere TMK'nın 713. maddesinin 1 ve 2. fıkraları gereğince açılan tescil davasının süre yönünden reddedilmesi halinde; aynı yerle ilgili olarak açılan ikinci davanın olumlu sonuçlanabilmesi için, ilk kararın kesinleşmesinden itibaren taşınmaz üzerindeki zilyetliğin davasız ve aralıksız ve malik sıfatıyla yeniden 20 yıl sürmesi gerektiği, somut olayda ilk davaya ilişkin hükmün henüz kesinleşmediği ve davacıların ilk davanın kesinleşmesini müteakip doldurmaları gereken 20 yıllık zilyetlik süresinin henüz başlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadastro tespitinin kesinleşme tarihinin 17.01.1995, ikinci davanın açılış tarihinin ise 01.03.2019 olduğunu, tespitin kesinleşme tarihinden ikinci davanın açılış tarihine kadar kesintisiz 24 yıllık zilyetlik bulunduğunu, bilirkişi raporlarına göre zilyetliğin en az 40 yıl, tanık ve mahalli bilirkişi anlatımlarına göre ise en az 60 yıl olduğunu ve yine tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile zilyetliğin kesintisiz olduğunun sabit bulunduğunu, tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak tescil istemiyle dava açılmasını süre yönünden sınırlayan bir düzenleme de bulunmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.03.2021 tarihli ve 2021/271 Esas, 2021/307 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/744 Esas, 2007/129 Karar sayılı dosyasının henüz kesinleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, bahsi geçen dosyada Yargıtay kararının taraflara tebliğ edildiği, karar düzeltme yoluna gidildiğine ilişkin dosyada herhangi bir belgeye rastlanılmadığına göre kararın kesinleştiği, kesinleşmeden itibaren 20 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ilk davanın kesinleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bu durumda, davacı vekilinin esasa yönelik istinaf itirazları yerinde değil ise de; HMK'nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca kararın gerekçesinde hata edilmiş olmasının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilme nedeni teşkil ettiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun değişik gerekçeyle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; gerek önceki gerekse ... bu davada dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazlarda davacıların dedeleri ve babaları ile birlikte zilyetliklerinin 50-60 yıldan fazla olduğunun beyan edildiğini, tanık ve mahalli bilirkişi beyanları nazara alınmakszın davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek önceki dava ve gerekse görülen davanın davacılar tarafından açıldığını, önceki davada kadastro tespitinden önce olan zilyetliğin sonrasında olan zilyetliğe eklenmediği ve bu nedenle 20 yıl zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddolunduğunu, görülmekte olan davada ilk davanın kesinleşme tarihinden itibaren görülmekte olan davanın açıldığı tarihe kadar 20 yıllık sürenin geçmediği gerekçe gösterilerek reddolunduğunu, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 19.01.2007 tarihli ve 2005/1 E.-2007/1 K. sayılı kararının somut olayda uygulanmasının söz konusu olamayacağını, her iki davanın da müvekkilleri tarafından açılmış olup müvekkillerin açtığı davayı kendi aleyhlerine yorumlayarak zilyetliğin kesilmiş olduğunu gerekçe göstermenin hukuk mantığıyla bağdaşmayacağını, şayet davalılar veya bir başkası tarafından müvekkileri aleyhine müdahalenin önlenmesi davası açılmış olsaydı zilyetliğin o zaman kesintiye uğrayabileceğini, davalılardan Muhtarlığın her iki davada da davacıların zilyetliğine karşı gelmediğini, Maliye Hazinesinin de zilyet olmadıkları yönünde değil süre yönünden itirazda bulunduğunu, YHGK ve Yargıtay 16. Hukuk Dairesince verilen kararlarda da açıkça belirtildiği üzere, tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak tescil istemiyle dava açılmasını süre yönünden sınırlayan bir düzenleme bulunmadığını, davacılar tarafından açılan davanın kendi aleyhlerine sonuç doğuracak şekilde yoruma tabi tutulmasının hukuk mantığıyla bağdaşır olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğunu ancak vekalet ücreti yönünden lehlerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını,dava konusu taşınmazın değerinin 16.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda 613.937,61 TL olarak belirlendiğini ve eksik harcın da bu bedel üzerinden tamamlandığını, bu itibarla davalı Hazine lehine nispi vekalet ücreti tayini gerekirken, maktu 4.080,00 TL vekalet ücreti takdirinin doğru olmadığını, bu husus bozma nedeni ise de, yapılan yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğini ileri sürerek, hükmün düzelterek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tespit harici bırakılan tapusuz taşınmaza yönelik tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 19.01.2007 tarihli ve 2007/1 E., 2207/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, ... Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 1 ve 2 nci fıkraları gereğince açılan tescil davasının süre yönünden reddedilmesi halinde; aynı yerle ilgili olarak açılan 2 nci davanın olumlu sonuçlanabilmesi için, ilk kararın kesinleşmesinden itibaren taşınmaz üzerindeki zilyetliğin davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla yeniden 20 (yirmi) yıl sürmesi gerekmektedir.

2. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13. maddesinde; '' (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.'' düzenlemesi yer almaktadır.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamında alınan 27.07.2020 havale tarihli ziraat bilirkişi raporunda çekişme konusu taşınmazların tamamının dava tarihi itibariyle değerinin 613.937,61 TL olarak belirlendiği ve harcın da bu değer üzerinden ikmal edildiği nazara alındığında bu değer üzerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazineye verilmesine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmesi doğru değildir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının B bendinin (4) numaralı bendinde yer alan ''Davalı ... davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 4.080,00.-TL Vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ” cümlesinin çıkartılarak yerine “Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 47.719,85 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı ... Hazinesine verilmesine ” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.