Logo

1. Hukuk Dairesi2021/687 E. 2022/475 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, eniştesi olan davalıya verdiği vekaletname ile satılan taşınmazın hileli bir şekilde devredildiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Vekaletname ile yapılan satışta vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunda ve davalıların inançlı işlem savunmasının ispatı için delillerin eksik değerlendirildiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 17/11/2020 tarihli ve 2020/714 Esas ve 2020/1304 Karar sayılı ilam yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20.01.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen feri müdahil ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, 6 parsel sayılı taşınmazdaki 15 numaralı bağımsız bölümü bankadan kredi kullanmak suretiyle eniştesi olan davalı ...’in ortağı olduğunu bildiği şirketten satın aldığını, kredi ödemelerini kendisinin yaparak taşınmazı eniştesinin kullanımına bıraktığını, ablasının davalı ...’in için teminata ihtiyaç olduğunu söylemesi üzerine ...’i vekil tayin ettiğini, ancak ... taşınmazı akrabası olan davalı ...’e sattığını öğrendiğini, temlikten haberi olmadığını, bedelin çok düşük olduğunu ileri sürerek, hileli şekilde alınan vekaletnamenin geçersizliğinin tespitine, tapu kaydının iptali ile adına tesciline mümkün olmazsa bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın kendi finanse ettiği şirket tarafından yapıldığını, hacizlere engel olmak için taşınmazın banka kredisi ile alınmış gibi davacının adına tescil edildiğini, alınan toplam 287.951,00 TL kredinin kendisi tarafından ödendiğini, davacının taşınmaz için ödeme yapmadığını, taşınmazın kendisi tarafından kullanıldığını, yapılan işlemin inanç sözleşmesi olduğunu, eşiyle boşanma aşamasına geldikleri için eldeki davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... cevap dilekçesinde, taşınmazın davalı dayısı ...’e ait olduğunu, onun eşiyle boşanma davası olduğu için taşınmazı kendisine devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, vekaletnamenin hile ile alındığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle, taşınmazın davalılar arasında bedelsiz devredildiğini, bu durumun davalıların da kabulünde olduğunu, vekaletnamede böyle bir yetkinin olmadığını, banka hesabında bulanan bedellerin durumunun taşınmaz almaya müsait olduğunu gösterdiğini, taşınmaz için çekilen kredi taksitlerinin bir kısmının kendisi tarafından ödendiğini, kalanın ise kira bedeli olarak ödendiğini, davalının inanç ilişkisini ispatlayamadığını, yazılı delil sunamadığını, tanık anlatımları ve gelen belgeler ile davalarının ispatlandığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/11/2020 tarihli 2020/714 Esas ve 2020/1304 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 12/08/2008 tarihinde kat irtifakı tesisi ile ... Turizm Gıda ve Hay. San. Tic. Ltd. Şti. adına tescil edildiği, davalı ...'nın davacının kız kardeşi olan ... ile evli olduğu, davalı ...'in ise ...'nın yeğeni olduğu, ... Turizm Gıda ve Hay. San. Tic. Ltd. Şti'nin öncesinde davalı ...'nın ağabeyinin oğlu ... adına kayıtlı olduğu, eski ortakları arasında davalı ...'in eşinin de olduğu, tanık anlatımları uyarınca şirketin gerçek sahibinin ve finansmanını sağlayan kişinin davalı ... olduğu, taşınmazın olduğu binayı bu şirketin yaptığı, resmi senetlere göre taşınmazın olduğu binada davalı ...'nın başka bağımsız bölümler de sattığı, şirketin taşınmazı 27/12/2012 tarihinde satış yoluyla ... adına tescil edildiği, 10/01/2013 tarihinde Türkiye Vakıflar Bankası tarafından taşınmaz üzerine 375.000,00 TL'lik ipotek tesis edildiği, banka kredi borçlarını davalı ...' nün ödediği, kendisinin ... İnşaat Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti'nin muhasebe müdürü olduğu, eşinin şirketin ortağı olduğu, şirketin müdürünün 20 yıl süreyle 28/03/2016 tarihinde davalı ... olarak belirlendiği, davacının Büyükçekmece 10. Noterliğinin 26/05/2017 tarihli ve 09614 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekaletnamesi ile dava konusu taşınmazın satışı için ...'yı vekil tayin ettiği, bunun taraflar arasında yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olduğu, tanık anlatımlarında dava konusu bağımsız bölümün davalı ... tarafından ailesi ile kullanıldığının, taşınmazın olduğu binayı davalı ...'e ait şirketin yaptığının, o dönemde nakit sıkıntısı ve ekonomik zorluklar nedeniyle kredi ihtiyacının olduğunun, bu nedenle taşınmazın davacıya devredilip kredi kullanıldığının belirtildiği, buna göre davacının davalı ...'e ait taşınmazı kredi kullanımı için üzerinde tuttuğu, daha sonra davalının talebi ile ona devri için vekaletname verdiği, davacının vekaletnamenin hile ile alındığı yönünde herhangi bir ispata yarar delilinin bulunmadığı, davacının söz konusu vekaletnameyi kendi irade ve isteği ile davalı ...'e verdiği, davalı ...'in kendisine ait taşınmazda istediği şekilde tasarrufta bulunabileceği, taşınmazı da diğer davalı yeğeni Muhammet ile yaptığı inanç sözleşmesi ile ona devrettiği gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, istinaf nedenleri ve deliller değerlendirilmeden gerekçesiz olarak karar verildiğini, duruşma açılmasını istemelerine rağmen gerekçelendirilmeden açılmadığını, yalan tanık beyanları ile hüküm tesis edildiğini, taleplerinin incelenmediğini, davalı beyanları ile hüküm kurulduğunu, taşınmazın kredi borcunun devam ettiğini, bu nedenle icra takibine maruz kaldığını, inanç sözleşmesi olsa dahi iade şartlarının oluşmadığını, inanç sözleşmesinin yazılı delille ispatı gerektiğini, davalı tarafından yapılan kredi ödemelerinin kira bedeline mahsuben yapıldığını, kendisinin kredinin bir kısmını ödediğini, Yerel Mahkemenin ret gerekçesinin olmadığını, davalının da temlik için bedel ödemediğini kabul ettiğini, vekaletnamenin hile ile alındığını, vekaletnamede tevkil yetkisi olmadığını, vekilin bunu dolanırcasına inançlı işlem ile taşınmazı kendisine almak istediğini, davalı ...’in kendisi tarafından çekilen krediyi kullanıp menfaat elde ettiğini, taşınmazı da kullandığını, kendisinin bir menfaat elde etmediği gibi bir de borçlu olduğunu, taşınmazı satın almadan önce hesabında 109.601,95 TL para bulunduğunu, bu taşınmazı almadan parayı çektiğini, tanıkların ekonomik durumu olmadığı yönündeki beyanlarının doğru olmadığını, Ankara’da taşınmazı da olduğunu, Mahkemenin ve istinafın bunları değerlendirmediğini, davalının burada beyanlarının aksine boşanma davasında şirketi olmadığını beyan ettiğini, tanıkların da inanç sözleşmesi hakkında bilgilerinin olmadığını beyan ettiklerini, davalı ...’in iyi niyetli olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 390 ncı) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

3.2.2. Öte yandan, vekaletnamenin hile ile alındığı iddiası, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermektedir.

3.2.3. Bilindiği üzere, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.2.4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202. maddesinin 1. fıkrası ise “Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.” hükmü düzenlemiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden, davacının ablasının eşi olan davalı ...’i Büyükçekmece 10. Noterliğinin 26.05.2017 tarihli ve 9614 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin ettiği, davalı ...’in de anılan vekaletname ile dava konusu 447 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 15 numaralı bağımsız bölümü yeğeni olan diğer davalı ...’e satış suretiyle 05.06.2017 tarihinde temlik ettiği, 10/01/2013 tarihinde Türkiye Vakıflar Bankası lehine taşınmaz üzerine 375.000,00 TL'lik ipotek tesis edildiği anlaşılmıştır.

3.3.2. Somut olayda, davacı vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla eldeki davayı açmış, davalılar ise inançlı işlem savunmasında bulunmuşlardır. Davalı ... tarafından davacı ile yapılmış yazılı bir inanç sözleşmesi sunulamamış ise de; HMK’nın 202. maddesi uyarınca delil başlangıcı bulunması halinde inançlı işlemin ispatı için tanık dinlenebileceği hususunda kuşku bulunmamaktadır. Davacı tarafından çekilen ve teminat olarak ipotek tesis edilen kredi borçlarının davalı ... tarafından davalı ... adına ödendiği savunularak dekontlar sunulmuş, nitekim Mahkemece de ilgili bankadan dekontlar getirtilmiştir. Ne var ki, davacının anılan kredi ödemelerinin kiraya mahsuben yapıldığı yönündeki iddiası araştırılmadığı gibi dekontlar üzerinde gerekli inceleme yapılarak delil başlangıcı olup olmadığı değerlendirilmeden sonuca gidilmiş olması ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından vekaletnamenin delil başlangıcı olarak kabul edilmesi doğru değildir.

3.2.3. Hal böyle olunca, ödemelerin hangi tarihlerde, kim tarafından, ne şekilde ve hangi sebeple yapıldığının tespit edilmesi, anılan ödemelerin taşınmazın kredi borcuna istinaden yapıldığının tespiti halinde delil başlangıcı olacağı kabul edilerek inançlı işlemin varlığına yönelik diğer delillerin toplanılması ve usulünce bildirilen tanıkların temlikin inanç sözleşmesi kapsamında yapılıp yapılmadığı hususunda tekrar dinlenilmesi, sonucunda inançlı işlemin varlığına kanaat edinilmesi halinde davanın şimdiki gibi reddine karar verilmesi, aksi halde vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Davacı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.