Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6940 E. 2023/2408 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları öncesinde davacılar tarafından murislerine ait taşınmazın davalıların murisine kullanım amacıyla verildiği ancak mülkiyetin devredilmediği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafın tanık deliline dayanmasına rağmen mahkemece tanık listesi sunmaları için süre verilmemesi ve bu nedenle iddialarına ilişkin yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve istinaf başvurusunun reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 123 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davacıların murisi ... adına tescili gerekirken murisin kardeşi olan Abduhalim... adına tespit ve tescil edildiğini ancak tüm köy ahalisince de maruf olduğu üzere dava konusu taşınmazın davacıların murisi ...'a ait olup yaşamı boyunca da kendisi tarafından kullanıldığını, öldükten sonra da bu taşınmazın mirasçıları olan davacılara intikal ettiğini ileri sürerek ,dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ve ... cevap dilekçelerinde;davacı tarafın iddiasının aksine, dava konusu taşınmazın uzun yıllar boyunca, aralıksız ve çekişmesiz bir şekilde, diğer davalılarla birlikte murisleri olan babaları ...'ın öldüğü 30.07.2015 tarihine kadar kendisinin zilyetliğinde kalmış olup vefatından sonra ise annesi ... ve taraflarınca zilyetliğin devam ettirildiğini, zilyetlikle mükiyet iktisabı için gereken tüm koşulların, murislerinin vefat ettiği tarihten daha önce gerçekleşmiş olup kadastro tespiti esnasında da bu husus tespit edilmiş olduğundan dava konusu taşınmazın murisleri adına kayıt ve tescil edildiğini belirterek , davanın reddini savunmuştur.

Bir kısım davalı vekili; dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan ev, ahır ve samanlığn, tarafların müşterek murisi ... tarafından yapılmış olup ...'dan sonra davacıların babası ...'ın bu taşınmazda ölene kadar oturduğunu, 1983 yılında ... ölünce taraflar arasında yapılan harici taksimat ile taşınmazın davalıların babası ...'a kaldığını ve 1983'ten ölümüne kadar babaları sonrasında ise mirasçıları olan davalılar tarafından malik sıfatıyla kullanılmaya devam ettiğini, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapılarla alakalı özellikle son 20 yıldan beri malik sıfatının ve aralıksız zilyetlik durumunun davalılar lehine olup yapılarla ilgili zilyetlik koşulları nazara alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.07.2018 tarihli ve 2017/140 Esas, 2018/307 Karar sayılı kararıyla; mahallli ve tespit bilirkişilerinin dinlenmesi sonucu dava konusu taşınmazın davacılar ve davalıların dedesi ...'a ait olduğu, ...'ın vefatından sonra dava konusu taşınmazın davacıların babası ...'a miras kaldığı, davacıların babası ...'ın 1983 yılında vefat ettiği,davacıların babası ...'ın vefatından sonra davacıların annesinin de farklı illerde olan çocuklarının ve gelin giden kızlarının yanına gittiği, davacıların evlilikleri, işleri ve meslekleri gereği dava konusu taşınmazı terk ettikleri, kardeşinin ölümü sonrası davalıların babası ... ...'ın köylerde örf adet gereği kardeşinin evine geçtiği, 1983 yılından 2015 yılına kadar 32 yıl süreyle dava konusu taşınmazı malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığı, yine 2007-2009 yıllarında başlayan kadastro çalışmalarında davalıların babası ... ...'ın dava konusu taşınmazı kullanım durumunun fiilen devam etmesi nedeniyle taşınmazın tapuda adına kaydedildiği, her ne kadar dava konusu taşınmaz üzerinde davacıların babasının adı olan "... 14.06.1963" yazsa da taşınmazın öncesinde davacıların babası ...'a ait olduğu konusunda ihtilaf bulunmayıp ihtilafın davalıların 1982 yılından sonra taşınmazı malik sıfatıyla zilyet olarak kullanmaya başlamaları konusunda oluştuğu, davacılar vekilinin iddiasını hiçbir delille hiçbir şekilde ispatlayamadığı ve iddialarının soyut düzeyde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;dava konusu tayınmazın davacıların miras bırakanından kaldığını, davacıların ve davalıların murislerinin kardeş olduğunu, amcalarına ev ve arsayı kullanması için izin verdiklerini ancak taşınmazı hibe etmediklerini, davalı tarafından kullanılmış olmasının mülkiyet hakkı kazandırmayacağını, mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazın davalıların murisine bırakıldığını söylemediğini, akrabalık ilişkileri nedeniyle taşınmazı amcalarının kullanmasına müsaade ettiklerini, ancak hiç bir zaman mülkiyet haklarından feragat etmediklerini, davalıların murisinin davacılar tarafından emanet olarak verilen evi kullandıklarını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.04.2021 tarihli ve 2018/1462 Esas, 2021/612 Karar sayılı kararıyla; davacıların, murisleri ...'ın zilyetliğine dayanmış olup ...'ın zilyetliğine dayanmadığından,1983 tarihinden sonra ...'ın ve davacıların zilyetliği bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davacıların murisi ...'a kimden intikal ettiğinin tartışmasız olduğunu, buna dayanılmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını zira bu taşınmazın ...'dan da öncesi olup dava dilekçesini bir tarihi vesikaya dönüştürmenin gereği bulunmadığını, bu anlamda Bölge Adliye Mahkemesi kararının anlamsız olduğunu,taşınmazın davacıların babası olan ...'a ait olduğunu, taşınmazın davalıların murisi ...'a satıldığı veya mülkiyetin devredildiğine dair bir kayıt bulunmadığını, tek bilginin taşınmazın ... tarafından, ... öldükten sonra kullanıldığı olup bu kullanımın mülkiyet amaçlı olmadığını, zaten var olan bir ev ahır bulunduğunu , yeğenlerinin müsaadesi ile taşınmazı kullanmanın mülkiyet hakkı kazandırmayacağını, taşınmazın davalılar veya murisleri tarafından malik sıfatıyla kullanılmadığının dosya kapsamından da anlaşıldığını, bu itibarla dava konusu taşınmazın ...'ın ölümü sonrasında çocuklarının şehir dışında yaşıyor olmaları nedeniyle davalıların murisi olan amcaları ... tarafından kullanılmasının bir mülkiyet hakkı devri olmadığı gibi zilyetlik olarak dahi kabul edilemeyeceğini, davacıların evin kullanımına müsade etmelerinin hayatın olağan akışına uygun olup bu insani davranışın, yardımlaşmanın bir mülkiyet devrine dönüşmesinin hukuki olmadığını ileri sürerek,hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Hemen belirtmek gerekir ki, iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.

Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.

2.Öte yandan, tanık delili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266. maddeleri arasında düzenlenmiş olup ...nın 240/2. maddesinde; ''Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar...” hükmüne yer verilmiş olup, “Tarafa verilen kesin sürenin, tanık göstermek için verildiği kararda açıkça belirtilmelidir. Tanık göstermeden (tanık listesi verilmesinden) söz edilmeden ‘delillerin gösterilmesi için kesin süre verilmesine’ biçiminde genel bir ifade ile verilen kesin süre içinde tanık göstermeyen tarafın, tanık gösterme hakkı düşmez.” (Prof. Dr. ..., Hukuk Muhakemeleri Usulü, ..., ... Aş., 6.Baskı, 2001, III.Cilt, s 2582 ve 2583)

3. Değerlendirme

Eldeki davada davacılar, davaya konu taşınmazın taksim sonucu murisleri ...'a intikal ettiği sonrasında da taraflarınca davalıların murisine kullanım amacıyla verildiğini iddia etmiş, delil listesinde de tanık deliline dayanmış, ancak Mahkemece davacı tarafa tanık listesi vermek üzere süre verilmemiş, davacıların iddiasına yönelik yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir.

Hâl böyle olunca; davacı tarafa tanık dinletmek istedikleri vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadları ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi sunmaları için süre verilmesi, tanık bildirildiği takdirde dinlenilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek davanın ispatlanamadığından bahisle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR :

Açıklanan sebeplerle ;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.