Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6988 E. 2023/2635 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, mirasçılardan birinin terekeye dahil taşınmazın kendi hissesine düşen kısmının tescilini talep etmesi üzerine davanın mirasçılık sıfatıyla değil de terekeye karşı açılmış gibi kabul edilip usulden reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının terekeye yönelik ıslah dilekçesi vermesi ve sulh hukuk mahkemesince terekeye temsilci atanmasıyla taraf teşkili sağlandığı, bu nedenle miras ortaklığına karşı dava açılması hususunda bir engel kalmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... köyü çalışma alanı sınırları içinde yapılan kadastro çalışmaları neticesinde tespiti yapılarak nihayetinde tapuya tescil olunan taşınmazın her ne kadar Hazine ve diğer davalı adına tesbit ve tescil edilmiş ise de müvekkilinin kök mirasçıları adına tapulu taşınmazları olduğunu, yapılan tescilin hukuksuz olduğunu, ... ili, ... köyü hudutları dahilinde bulunan 103 ada 161, 69 ve 70 parsel taşınmazların davacının babası müteveffa ... ve onun müştereklerine ait olduğunu, ...'nın ölümü ile hak sahibi olan ve kadastro işlemlerine kadar ve dahi sonrasında kiraya vermek ve kullanmak suretiyle malik sıfatıyla fasılasız ve nizasız olarak davacının ve kardeşlerinin ilgili taşınmazlar üzerinde mülkiyet hakkına sahip olduklarını, davacının murislerinin malik olduğu söz konusu taşınmazların murislerinden intikal etmekte olup taşınmazlarda davacı ve diğer mirasçıları dışında ne üçüncü bir kişinin ne de Hazinenin üstün bir hakkının bulunmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras hissesi oranında davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı tarafından kendi adına asaleten, ...miras şirketini temsilen ..., kendi payları için asaleten .... vekili sıfatıyla verilen 26.11.2016 tarihli dilekçede; ... bu davada zilyetliğe dayalı taleplerinin bulunmadığını, tamamen 1937 tarihinde iskanen verilmiş tapu kayıtlarına dayandıklarını, bu nedenle zilyetlik araştırması yapılmasının söz konusu olamayacağını, eski tapu maliklerinden... ile ... adlı kişilerin ilk dava dilekçesinde zuhulen davacı gösterilmediği için ıslah ile davaya katılmalarını talep ettiklerini ve bu kişilere ait vekaletname sunduklarını, eski iskanen verilen tapu kayıtlarının her üçünde ayrı ayrı ...'nın 1/7,...'nın, 1/7, ...'un da 1/7 payı bulunduğu nazara alınarak dava konusu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının davacıların payları oranında kısmen iptali ile ... mirasçılarına payları oranında ve yine ... ve ...'un ayrı ayrı kendi payları oranında adlarına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine vekili; ... ili, ... köyünde bulunan 103 ada 161, 69 ve 70 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tespit ve tescilinde herhangi bir yanlışlık olmadığını, dava konusu yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün bulunmadığını, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... ; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli ve 2015/246 Esas, 2018/447 Karar sayılı kararıyla; davacının davasını iskan tapularına dayandırdığı, Mahkemece, davacının celbini talep ettiği belgelerin ... Tapu Müdürlüğünden, ... İl Özel İdaresinden, Kadasro Müdürlüğünden ve Tapu ve Kadastro Arşiv Dairesi Başkanlığından bir kaç kez olmak üzere talep edildiği, ancak yine de davacı vekilince dayanılan delillere ilişkin kayıtlara ulaşılamadığı, 6100 sayılı HMK'nın 190. maddesi hükmü gereğince ispat yükünün, bu konuda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, bilirkişinin, taşınmazların tam belirgin olmamakla birlikte tarım arazisi olarak kullanıldığı, ancak zamanla değişime uğradığı, kadastro sonrası oluşan sınırları uymadığı, mevcut 3.5.1937 tarih, 401 sahifede kayıtlı 36 ada 1 parsel, 402 sahifede kayıtlı 36 ada 2 parsel ve 403 sahifede kayıtlı 36 ada 3 parsel no.lu taşınmazların krokilerinin uygulanmasında tapu kayıtlarına altlık teşkil eden krokilerinin mevcut olduğu, hudutlarında herhangi bir sabit taşınmaz belirtilmediği, krokinin basit kroki şeklinde düzenlendiği ve ölçeksiz olduğundan uygulama kabiliyeti bulunmadığı, yine hava fotoları ile dava konusu eski tapu krokilerinin ve kadastroda oluşan krokilerin çakıştırılmasının istendiği ek raporda da zaten kadastro sonrası oluşan sınırlarla uymadığının tespit edildiği, bu itibarla; davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında tüm hususların yerine getirilemediği, eski tapu kayıtlarının taşınmazlara uymadığı ve uygulanamadığı belirtilerek, davacının iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Devletin birimlerinde var olan krokilerin bulunamadığı şeklinde ciddiyete dayanmayan gerekçelerle noksan araştırma ile davanın reddine karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 29.04.2021 tarihli ve 2018/1568 Esas, 2021/945 Karar sayılı kararıyla; iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereğince, davacının terekeye göre üçüncü kişi konumunda olan davalılara karşı çekişmeli taşınmazların miras hissesi oranında adına tescili istemiyle dava açmasına hukuken olanak bulunmadığından, bu istekle açılan davada, tüm mirasçılar adına (tereke adına) tescil istenilmediğinden dava dışı diğer mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması veya miras şirketine temsilci tayin edilmesi yoluyla dava şartının sağlanması ve davaya devam edilmesinin mümkün olmadığı, hal böyle olunca aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ... adına kayıtlı taşınmazların şahsın ölümü ile mirasçıları yönünden iştirak halinde mülkiyete tabi olduğu bu nedenle tüm mirasçıların davada yer alması gerektiği gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiğini, oysa ki ...'nın mirasçılarını temsil için ...'nın miras şirketine temsilci olarak atandığını ve tüm mirasçıların davada temsil edildiğini bu nedenle ret gerekçesinin doğru olmadığını, mülkiyet haklarının kullanamaz duruma geldiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Islah, iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme yasağının istisnası olup iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme sayılmayan hallerde yahut karşı tarafın buna rıza gösterdiği hallerde ıslaha başvurulmasına gerek yoktur. (PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, B.2, ..., 2014, s.346).

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 176. maddesi gereğince taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir ve aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Islah tamamen veya kısmen olabilir.

Davacının, davasını değiştirmek için tam ıslah yoluna başvurmak suretiyle talep sonucunu yahut dava sebebini değiştirmesi mümkündür. Talep sonucunun veya dava sebebinin kısmen genişletilmesi yahut değiştirilmesi tam ıslah olmayıp HMK’nın 181. madde kapsamında kısmen ıslahtır. (..., İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016)

Kanunun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesine göre, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.

2.Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.

3.... Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.''

Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.

Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

3. Değerlendirme

Eldeki dava, terekeye göre üçüncü kişi konumunda olan davalılara karşı, çekişmeli taşınmazların miras hissesi oranında tescili istemiyle açılmışsa da; 26.11.2016 tarihli dilekçeyle terekeye yönelik ıslah edilmiş olup ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.05.2016 tarihli ve 2016/190 Esas, 2016/378 Karar sayılı kararı ile de davacı ...'nın ...'nın terekesine temsilen yapılabilecek işlemler için temsilci olarak atanmasına karar verildiği ve kararın 08.06.2016 tarihinde kesinleştiği, böylelikle taraf teşkili sağlandığı nazara alındığında Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen ret kararının esasına ilişkin inceleme yapılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.