Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7492 E. 2023/2411 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetlik iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceği ve idari başvuruda bulunma zorunluluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesinde belirtilen zilyetliğin engellendiği taşınmazlar kapsamında olmadığı, davacının 20 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla zilyetliği bulunduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki şartların gerçekleştiği ve idari başvuru şartının aranmasının 10 yıllık hak düşürücü süreyi geçirme ihtimali nedeniyle hak kaybına yol açabileceği gözetilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu ... ili, ... ilçesi, 106 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında babası ... ... ...'nun kullanımında olduğu belirtilmesine rağmen Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın uzun yıllardır, nizasız, fasılasız, malik sıfatı ile ailesi ve kendisi tarafından kullanıldığını ve kendisine mirasbırakan babasından kaldığını, kadastro tespit tarihinde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası'nın 11. maddesinden kaynaklanan yasal engel olmasaydı taşınmazın babası adına tescil edileceğini, anılan yasal engelin ise ortadan kalktığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü'nün yazısına istinaden taşınmazın kentsel sit alanında kalması ve ilgili kanun gereği Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, 2863 sayılı Yasa'nın geçici 7. maddesi gereğince idareye başvurunun dava şartı olup, davacının öncelikle idareye başvuru yapması gerektiğini, böyle bir başvurusunun da olmadığını, kadastro tutanağında taşınmazın ... ... ... tarafından kullanıldığı belirtilmiş ise de bu hususun zilyetlikle edinme şartlarının oluştuğunu göstermeyeceğini, taşınmazın Hazineye ait olup Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, davacının zilyetliğinin bulunmadığını, yasal koşulları taşımadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06.02.2018 tarihli ve 2016/357 Esas, 2018/64 Karar sayılı kararı ile, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisap edilen taşınmazlardan olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen zilyetlik şartlarının bulunduğu, taşınmazın önceden beri, eklemeli olarak davacı tarafın zilyetliğinde olduğu, zilyetlik ve tescil koşullarını taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 18.06.2018 tarihli ve 2018/1191 Esas, 2018/972 Karar sayılı kararıyla, toplanan delillerden ve tüm dosya kapsamından taşınmazın taksim ya da başka bir nedenle davacıya intikal edip etmediğinin anlaşılamadığı, mirasbırakan ... ... ...'nun terekesinin mirasçılar arasında taksim edilip edilmediğinin, dava konusu taşınmazın taksimen davacıya isabet edip etmediğinin yöntemince araştırılması, davacıdan çekişmeli taşınmazın kendisine ne şekilde geçtiği (taksim, satış, bağış vs.) hususunda açıklama istenerek, bu konuda gösterdiği delillerin eksiksiz toplanması, davacı tanıkları ile mahalli bilirkişilerin bu konuya ilişkin etraflıca beyanlarının alınması, bu konuda toplanacak delillerin değerlendirilerek, öncelikle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davalı Hazine'nin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-a.4 ve 6. maddeleri gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülebilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin ve davalı Hazine vekilinin diğer istinaf başvuru sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ve 2018/431 Esas, 2020/76 Karar sayılı kararıyla, davacı vekilince veraset ilamında adı geçen mirasçıların bildirildiği, duruşmada mirasçıların dinlenildiği ve "...yerin Şerafettin'e ait olduğunu ve açtığı davaya ve taşınmazın adına tesciline muvafakat ettiklerini'' beyan ettikleri, kadastro tespitinin yapıldığı tarihte taşınmazın zilyetlik yoluyla iktisabına 2863 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin engel olduğu, ancak bu maddenin 30.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanun ile değişikliğe uğradığı, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisap edilen taşınmazlardan olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen zilyetlik şartlarının bulunduğu, mahalli bilirkişiler ve tanık beyanları ile dava konusu taşınmazın önceden beri eklemeli olarak davacı tarafın zilyetliğinde olduğu, tasarruf şeklinin zilyetlik ile taşınmaz tescil koşullarını taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, devir için İdareye başvurunun dava şartı oldığunu, bu şart yerine getirilmeden dava açıldığını, kadastro tutanağında ... ... Özdoğru’nun zilyetlikle edinim şartlarının oluştuğuna dair kadastro tutanağında bilgi ve belge olmadığını, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 09.06.2021 tarihli ve 2020/1002 Esas, 2021/790 Karar sayılı kararı ile, dava konusu taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlardan olmadığı, öncesinde davacının mirasbırakanı tarafından kullanıldığı, ... ... ...’nun 2007 yılında ölümü ile mirasçılar arasındaki taksim ile davacı mirasçıya bırakıldığı, tespit tarihinden geriye 20 yılı aşkın süredir eklemeli olarak davacı tarafın nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu, davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen şartların gerçekleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince eldeki davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması halinde dinlenebileceği, davacının 2863 sayılı Yasa'nın geçici 7. maddesi hükmü gereğince taşınmazın adına tescili hususunda ilk olarak idareye başvurup neticesini beklemesi imkanı bulunmakla birlikte, bu talebin yapılmamasının dava açılmasındaki hukuki yararı ortadan kaldırmayacağı, davacının idareye başvuru yapıp neticesini beklemesi halinde, anılan 10 yıllık dava açma süresini bu arada geçirebileceği ve hak kaybının söz konusu olabileceği gözetilerek, idareye başvuru yapılıp yapılmadığı aranmaksızın yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında da usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun’un 353/1-b-1 maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın, hukuka aykırı olarak karar verildiğini, beyanlarının dikkate alınmadığını, teknik değerlendirmeler yapılmadığını, hatalı karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun;

14/1. maddesi şöyledir;

"Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40,kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

2. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 11/1. maddesi şöyledir;

"Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanun'un bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.) Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez."

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince davalı Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.