"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ :
SAYISI : 2019/1960 E., 2021/572 K.
DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ...,..., ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 03.07.2017
KARAR : Kabul/Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/181 E., 2019/122 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekillleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurularının kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili, davalı ... vekili, davalılar ...,... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, Silivri belediye meclisinin 06.07.2009 tarihli ve 53 sayılı kararına istinaden belediye encümenince yapılan ihale ile 595 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların davalı ...'a devredildiğini, satışa dayanak teşkil eden meclis kararının İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin 2009/1410 Esas, 2010/942 Karar sayılı kararı ile iptaline karar verildiğini, kesinleşen karar ile davalı adına oluşan tescilin yolsuz tescil haline geldiğini, taşınmazların sonrasında tevhiden ve ifrazen 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazları oluşturduğu, dava konusu taşınmazın iptal kararının sonuçlarını bertaraf etmek amacı ile davalı ...'in taşınmazı diğer davalılara devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, Silivri’de ağabeyinin yazlığı olduğunu, ona yakın yatırım amaçlı ve hobi için kullanabileceği bir yer arayışına girdiğini, emlakçı ... ile dava konusu taşınmaz için görüşüldüğünü, tüm pazarlık işlemlerinin emlakçı ile yapıldığını, davalı ...’i tanımadığını, ilk kez tapuda para verirken gördüğünü, taşınmazın evvelini bilmesinin mümkün olmadığını, davacının kararın iptal edildiğini bile bile taşınmazı sattığını, tapuya güvenerek taşınmazı edindiğini, iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Diğer davalılar, davacının iptal kararına rağmen bilerek ve isteyerek taşınmazları satışa çıkardığını, davalı ...’in dava konusu taşınmazı ihale yolu ile iyi niyetli bir şekilde edindiğini, taşınmaz bedelini belediyeye ödediğini, sonrasında da taşınmazları sattığını, meclis kararının iptaline karar verilmesine rağmen encümen kararının iptal edilmediğini, davalı ... ve ...’in iyi niyetli olarak taşınmazları edindiklerini, dava konusu taşınmazların davacıya İmar Kanunu’nun 18 ... maddesi uyarınca devredilip devredilmediğinin araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın satışına dayanak idari kararın idari yargıda iptali ile davalı ... adına yapılan tescilin yolsuz hale geldiği, diğer davalılara devir yapan davalı ...'ın benzer nitelikteki mahkemenin 2017/12 Esas sayılı dosyasının 13.02.2018 tarihli 3. celsesinde ...'de uzun yıllar tekstil işi yaptığını bu sebeple o bölgeyi iyi bildiğini beyan etmiş olması, davalı ... vekilinin de vermiş olduğu beyan dilekçesinde müvekkilinin uzun yıllar ...'de deri kaban mont alım satımı ve kuyumculuk yaptığını beyan etmiş olması, diğer davalılar ... ve ...'un devreden ... ile aynı köyden olmaları ve yine Davalı ...'un taşınmaz satım bedelini Laleli'de tekstil işi yapan yeğeni vasıtasıyla ödemiş olduğunu beyan etmesi, dava konusu taşınmazın satışına dayanak olan belediye meclis kararının iptali için dava açılmış olduğunun basına yansımış olması da dikkate alındığında devralan davalıların, davalı ... adına yapılan tescilin yolsuz tescil olduğunu bilmemeleri hayatın akışına uygun görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davalılar ..., ..., ... istinaf dilekçesinde özetle; iptal davası sürerken davacı belediyenin ihale ile satışlara devam ettiğini, bu durumdan vatandaşların habersiz olduğunu, davacı tarafın kendi kusurlu eylemi ile sebep olmuş olduğu ihalelerin sonuçlarını bertaraf etmek istediğini, dava açma süresinin dolduğunu, sonraki temliklerin muvazaalı olduğunun ispatlanması gerektiğini, mahkemenin kararının olağan hayata aykırı olduğunu, ...'ın tapu kütüğündeki kayıtlara güvenerek ihale ile söz konusu yeri aldığını ve daha sonra ihtiyacı olduğunu için sattığını, davacının dava açmakta menfaati olup olmadığının araştırılmadığını, İmar Kanunu'nun 18 ... maddesinin uygulanmadığı yerler hakkında davacının dava ikame etmekte hakkının olmadığını, mahkemenin gerekçeli kararında Belediye'nin ihale ile satmış olduğu yerler için dava açıldığı şeklinde haberin yayınlandığı ve bu durumu davalıların bildiği varsayımları ile gerekçe tesis edildiğini, varsayımlar ile adaletin tesis edilmesinin mümkün olmadığını, ...'dan taşınmazları satın alanların iyi niyetli üçüncü kişi olduklarını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
2-Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; davacının kötü niyetli olduğunu, iptal kararında belediyenin, özellikle belediyelerce en çok dayanak yapılan uygulanan 3194 sayılı İmar Kanun'un 18 ... maddesinin üçünü fıkrasının alenen çiğnendiğini, iptal davası görülürken ihale yolu ile dava konusu parsellerin satışının yapıldığını, dava açma süresinin geçtiğini, tapu kayıtlarına güvenerek davaya konu taşınmazı satın aldığını, iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, taşınmaz için satıcıya 275.000,00TL, tapu müdürlüğüne de masraflar için 10.000,00TL ödeme yaptığını, banka dekontlarının sunulduğunu, tanık dinlendiğini ve dinlenen tanıkların davalı ... ile daha önce tanış olmadıklarının ve aralarındaki ilişkinin alım satım ilişkisi olduğunun belirtildiğini, davacının, müvekkilinin kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığını, bir delil sunulmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ...’in kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili, davalılar ...,... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı temyiz dilekçesinde özetle, davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ve aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın anılan kısım yönünden bozulması istemiştir.
2. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, davacının kötü niyetli olduğunu, İdare Mahkemesince 2010 yılında satış için alınan Belediye Meclisi kararının iptaline karar verilmesine rağmen davacının taşınmazları 2013 yılında satışa çıkardığını ve ihale ile taşınmazları sattığını, 1 yıllık dava açma süresinin geçtiğini, taşınmazı tapu kayıtlarına güvenerek edindiğini, İdare Mahkemesi şerhinin taşınmazı satın aldıktan sonra kayıtlara işlenildiğini, taşınmazı alabilmek için dava konusu taşınmaz satın alınmadan 1 ay önce maliki olduğu 4 parsel sayılı taşınmazı sattığını, taşınmazı emlakçı ... aracılığı ile aldığını, 275.000,00 TL ödediğini, taşınmazı alabilecek ekonomik gücü olduğunu, taşınmazın öncesini bilmediğini, tanıkların davalı ...'i tanınmadığını yönünde beyanda bulunduklarını, kötü niyetin ispatlanamadığını, davacının dava dilekçesinde belirtmediği ve ileri sürmediği hususların mahkemece kabul kararına gerekçe gösterildiğini, iptal kararının hangi gazetede yayınlandığına dair bir gerekçe yazılmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Davalılar ...,.. temyiz dilekçelerinde özetle, kararın hukuka ve hakka aykırı olduğunu, İdare Mahkemesinin iptal kararına rağmen taşınmazların satıldığını, satış için alınan meclis kararının iptal edilmediğini, yolsuz tescilden söz edilemeyeceğini, ispat yükü kendilerindeymiş gibi yargılama yapıldığını, dinlenilen tanık beyanları ve sunulan dekontların dikkate alınmadığını, davalı ... ile bu işlem dışında bir ilişkileri olmadığını, kötü niyetin ispat edilemediğini, somut delil sunulmadığını, davacını iptal kararına rağmen kötü niyetli olarak hareket ettiğini, varsayımla karar verildiğini, gerekçe edilen habere delil olarak dayanılmadığını ve sonradan sunulduğunu, bahsi geçen yayınların herkesin takip ettiği yayınlardan olmadığını, tapuda herhangi bir şerhin bulunmadığını, Mehmet Salih'in tüm birikimlerini taşınmazı almak için kullandığını ve ödemelerini taksitler halinde yaptığını, yatırım amaçlı olarak taşınmazları satın aldıklarını, birinin Gaziantep'te diğerinin ise Mardin'de ikamet ettiğini, taşınmazları alacak ekonomik güçleri olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 ... maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024 üncü maddenin birinci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024 üncü maddenin ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024 üncü maddenin üçüncü fıkrasında; ise “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin ve davalılar Mehmet ve Doğan vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; çekişme konusu taşınmazın satışına dair meclis kararı idarî yargı mercinde iptal edilmek ve böylece sicilin dayanağı işlem ortadan kalkmakla davalı ... adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği, davanın kabulü halinde kayıt maliki olan davalılar ile birlikte ilk el davalı ...'in de yargılama giderinden müteselsilen sorumlu tutulması gerekmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi, lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve davacının yaptığı yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması doğru değildir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı ... vekilinin ve davalılar ...,...vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının "B" bölümünün "1", "4" ve "7" numaralı bentlerinin hükümden çıkarılmasına, hükmün "5" numaralı bendinde de yer alan “...davalı ...'den...", "...davalı ...'ndan..." ve "...davalı ...'tan..." ifadelerinden sonra gelmek üzere her birine "ve ...'dan" ibaresinin eklenmesine, hükmün "6" numaralı bendinde de yer alan “...davalı ...'den...", "...davalı ...'ndan..." ve "...davalı ...'tan..." ifadelerinden sonra gelmek üzere her birine "ve ...'dan" ibaresinin eklenmesine, hükmün "8" numaralı bendi hükümden çıkarılarak, yerine "6- Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına;" cümlesinin yazılmasına, "2" numaralı bendin "1" numara, "5" numaralı bendin "4" numara, "6" numaralı bendin "5" numara, "8" numaralı bendin "6" numara, "9" numaralı bendin "7" numara, "10" numaralı bendin "8" numara olarak değiştirilmesine, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.