"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 25/02/2021 tarihli ve 2020/1204 Esas, 2021/296 Karar sayılı karar tereke temsilcisi tarafından duruşma istekli, bir kısım davacı mirasçıları vekili ve katılma yolu ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden tereke temsilcisi ... ile temyiz eden davacılar vekili Avukat ..., temyiz edilen davalılar ... ve ... vekili Avukat ..., temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., temyiz edilen davalı ... vekili Avukat .......... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, davalı oğlu ...’in hile ile kendisinden aldığı vekaletname ile maliki olduğu 1517, 1521, 1524, 697, 704, 1490, 1493, 1495 ve 1500 parsel sayılı taşınmazları davalı ...’a satış suretiyle devrettiğini, ...’un da 697, 704, 1490, 1493, 1495 ve 1500 parsel sayılı taşınmazları davalı ... ...’a, 1517, 1521 ve 1524 parsel sayılı taşınmazları davalı ...’a devrettiğini, ...’nın da temlik aldığı taşınmazları davalı ... ...’a devrettiği, yine davalı oğlu ...’in yönlendirmesi ile davalı ...'dan borç almak zorunda kaldığını, yüksek faizler nedeniyle borçlarını ödeyemeyince 1501, 1519 ve 1531 parsel sayılı taşınmazlarını davalıların baskı ve korkutmasıyla davalı ...’a satış suretiyle devrettiğini, vekaletname tarihinde 76 yaşında olup, fiil ehliyetini haiz olduğuna dair rapor alınmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine davaya mirasçıları... tarafından devam olunmuş, aşamada terekesine temsilci atanmıştır.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ve ..., irade fesadı halleri yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı ile davalı oğlu ...’in birlikte hareket ederek kendilerini dolandırdıklarını, taşınmazları bedellerini ödeyerek satın aldıklarını, satış bedellerini satış günü bankadan çektikleri nakit para ile ödediklerini, iyi niyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
2. Davalı ..., söz konusu satış işlemlerine davacının ve kendi rızasının olmadığını, temliklerin davalı ...’un baskıları sonucu yapıldığını belirterek, davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
3. Davalı ..., iddiaların yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazları yatırım amaçlı olarak 11.03.2009 tarihinde bedelini ödeyerek satın aldığını, aradan 16 ay geçtikten sonra da sattığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı tereke temsilcisi ve davacı mirasçıları... vekili tarafından istinafa başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, Mahkemece taraf delilleri toplanmış olmasına rağmen toplanan bu deliller tartışılıp değerlendirilmeden gerekçesiz şekilde hüküm kurulduğu, atiye bırakılan 1531 parsel sayılı taşınmaz yönünden hüküm kurulmadığı gerekçesiyle, tereke temsilcisi ve bir kısım mirasçılar vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosya Mahkemesine gönderilmiş, bu karardan sonra İlk Derece Mahkemesince korkutmaya yönelik irade fesadı halleri yönünden bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, 1531 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıların davayı takip etmedikleri, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının ve davalılarca bu durumun bilindiğinin ispatlanamadığı, davalıların vekille işbirliği içerisinde hareket etmedikleri gerekçesiyle, 1531 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davalı ... yönünden kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, diğer taşınmazlar yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçılar... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı mirasçılar... vekili istinaf itirazlarında özetle; somut olayda organize bir muvazaa ilişkisinin bulunduğunu, davalı ...’in babasından aldığı usulsüz vekaletnameler ile satış yaptığını, tüm taşınmazların en son Ertemür ailesinde toplandığını, ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, ... adına kayıtlı taşınmaz bulunmasa da, ...’in de yapılan işlemlerden sorumlu olduğunu, satış bedellerinin ödendiğine dair delil sunulmadığını, davacının oğluna güvenerek resmi kurumlardaki işlemleri yapabilmesi için vekâletname verdiğini, vekâletnameler düzenlenirken sağlık kurulu raporu alınmadığını, davalı ...’in diğer davalılara taşınmazları muvazaalı olarak devrettiğini, anılan işlemlerin davacının borçları nedeniyle, davalıların şantaj, baskı ve tehditleri nedeniyle ... tarafından içeriği davacıdan gizlenerek alınan vekâletnamelerle gerçekleştirildiğini, davalıların birlikte hareket ettiğini, davalıların yaşadığı yerin küçük bir yer olduğunu, birbirlerini tanımamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bir kısım taşınmazların satışının yapıldığı kişi ile satış için alınan vekaletnamelerde şahit olarak imzası bulunan kişinin aynı kişi olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarihli ve 2020/1204 Esas, 2021/296 Karar sayılı kararıyla; davacı ...’ın ölümü üzerine terekesine temsilci atandığı, tereke temsilcisi tarafından kararın istinaf edilmediği, mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı istinaf etme haklarının da bulunmadığı, davada sıfatı kalmayan mirasçılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi uyarınca, davacı bir kısım mirasçılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi, davacı mirasçılar... vekili ve katılma yolu ile davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Tereke temsilcisi temyiz itirazlarında özetle; tereke temsilcisi tarafından eldeki davanın takip edilmesinde hukuki bir yarar olmadığını, bu nedenle 20.06.2016 tarihli duruşmaya katılmamak suretiyle davanın işlemden kaldırılmasının amaçlandığını, ne var ki Mahkemece davalıların davayı takip edeceklerine dair HMK’nın 150. maddesine uygun talepleri olmamasına rağmen dosyanın işlemden kaldırılmayarak yargılamaya devam edildiğini, davacının üç mirasçısından ikisinin davacı olarak davaya devam ettiğini, diğer kalan mirasçı ...’in ise davalı olduğu ve davayı kabul ettiğini, bu durumda tereke temsilcisi ile davanın devam edilmesine gerek olmadığını, Mahkemece verilen ilk hükmün de tereke temsilcisi ve davacı mirasçılar tarafından istinaf edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince her ikisinin de istinaf başvurusunun kabul edildiğini, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderildiğini, davada taraf sıfatı bulunmadığı belirtilen mirasçıların hukuki değeri olmayan atiye bırakma ve takip etmeme şeklindeki beyanları esas alınarak 1531 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin de kamu düzenine aykırı olduğunu, bu konuda tereke temsilcisinin beyanının esas alınması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Davacı mirasçılar... vekili temyiz itirazlarında özetle; tereke temsilcisine duruşma günlerinin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen duruşmalara katılmadığını, bu nedenle tereke temsilcisi tarafında takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
2.3. Davalı ... vekili katılma yolu ile temyiz itirazlarında özetle; Mahkemece kendisini vekille temsil ettiren her bir davalı için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tek vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bu yönden düzeltilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve korkutma hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK'nın 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.
3.2.2. Davanın açıldığı sırada mevcut olmasına rağmen yargılama sırasında taraflardan birinin ölümüyle taraf ehliyetinin sona ermesi durumunda HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulur. Bu doğrultuda HMK’nın 55. maddesi “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmünü haiz olup anılan maddenin uygulanabilmesi için dava konusunun ölen tarafın varislerine miras yoluyla intikali mümkün malvarlığına ilişkin olması gerekir. Eş söyleyişle; dava konusunun sadece ölen tarafı ilgilendirdiği, miras yoluyla intikali mümkün olmayan bir hakka ilişkin olduğu hâllerde taraflardan birinin ölümü sonrasında mirasçılarla davaya devam edilemeyeceğinden HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulmaz (Kuru: s. 907, 914; ..., ... Medeni Usul Hukuku C. I, İstanbul 2017, s. 578).
3.2.3. Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının tek bir mirasçısının bulunması hâlinde bu mirasçı, birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında HMK’nın 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek murisleri tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıkları belirlenmelidir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi kabul veya ret etmemiş olmaları hâlinde TMK’nın 606. maddesinde belirlenen üç aylık mirasın reddine dair süre beklenerek mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edebilecektir. Ancak her hâlükarda davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; yargılama sırasında davacı ...’ın 20.01.2014 tarihinde öldüğü, geriye çocukları ...’in kaldığı, davayı mirasçılarından...’nın davacı vekiline vekaletname vermek suretiyle takip ettikleri, diğer mirasçı ...’in ise davalı olduğu, bu durumda dava dışı mirasçı bulunmadığı, davada taraf teşkilinin sağlandığı görülmektedir.
İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/510 Esas, 2015/441 Karar sayılı dosyasında davacı mirasbırakan ...’ın terekesini Denizli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/11 E. sayılı dosyasında temsil etmek üzere ...’in temsilci olarak atandığı, İlk Derece Mahkemesi kararının tereke temsilcisi tarafından istinaf edilmeyip davayı takip eden bir kısım mirasçılar vekili tarafından istinaf edildiği, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacı ... terekesine temsilci atanmasıyla bir kısım mirasçıların davada takip yetkisinin kalmadığı, kararı istinaf etme haklarının da bulunmadığı, davada sıfatı kalmayan mirasçılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi uyarınca davacı mirasçılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin anılan kararına karşı tereke temsilcisi, davacı bir kısım mirasçılar vekili ve katılma yolu ile davalı ... vekili tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.
3.3.2. Hemen belirtilmelidir ki; eldeki davada taraf teşkilinin sağlandığı, tereke temsilcisi atanmasına gerek ve yer olmadığı halde tereke temsilcisinin gereksiz yere atandığı anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi atfıyla 352/1-ç fıkrası gereğince tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin sıfat yokluğundan reddine.
3.3.3. Davacılar... vekilinin itirazları incelendiğinde; yukarıda da belirtildiği üzere eldeki davada taraf teşkilinin sağlandığı, tereke temsilcisinin gereksiz yere atandığı, bu nedenle davacıların davayı takip yetkisinin devam ettiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf taleplerinin esas yönünden incelenmesi gerekirken, davacı mirasçıların davayı takip yetkisinin kalmadığı, kararı istinaf etme haklarının da bulunmadığı, davada sıfatları kalmadığı, istinaf başvurusunun dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurularının reddine karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
1- (V/3.3.2.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi atfıyla 352/1-ç fıkrası gereğince tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin sıfat yokluğundan reddine.
2- (V/3.3.3.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davacı mirasçılar... vekilinin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamına göre tüm tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı mirasçılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, gelen davalılar ... ve diğerleri vekili ile davalı ... ve davalı ... vekilleri için 3.815,00'er TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden tereke temsilcisinden alınmasına, peşin alınan harçların istek halinde yatıranlara iadesine, kesin olmak üzere 15/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.