Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7725 E. 2022/4685 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın bazı taşınmazları eşi ve kızına satış yoluyla devretmesinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, birleştirilen davalardan birinde dava değerinin tespiti yapılmadan, diğerinde ise tanık deliline dayanan tarafların tanıklarının dinlenilmemesi suretiyle eksik inceleme yaparak hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

.....

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 19/03/2021 tarihli 2018/2186 Esas, 2021/580 Karar sayılı kararıyla, asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ...’in istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ...’in istinaf başvurusunun esastan reddine, birleştirilen davada davacı ...’ın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, asıl davanın açılmamış sayılması, birleştirilen davaların tümden kabulü yönünde yeniden kurulan hüküm asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... ile birleştirilen bir kısım davada davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Asıl davada davacı ... (Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/20 Esas, 2018/204 Karar Sayılı dosyası) davalı annesi ...’e karşı yönelttiği davasında, mirasbırakan babası ... ...’in Ankara/Çankaya’da bulunan 2697 ada 33 parselde kayıtlı 6 no’lu bağımsız bölüm ile Antalya’da bulunan 3215 ada 1 parselde kayıtlı 10 no’lu bağımsız bölümün 1/2 payını, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı eşi ...’ya satış yoluyla temlik ettiğini, 1/4 miras payı oranında iptal tescil isteme hakkı bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu 6 ve 10 no’lu bağımsız bölümlerin davalı adına kayıtlı olan 1/2’şer payının 1/4 miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.

1.2. Birleştirilen Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/135 Esas sayılı dosyasında; davacı ..., mirasbırakan babası ... ...’in ilk eşinden oğlu olduğunu, mirasbırakanın bu nedenle kendisinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak Ankara/Çankaya’da bulunan dava konusu 2697 ada 33 parselde kayıtlı 6 no’lu bağımsız bölümün 1/2 payını ve yine aynı taşınmazda bulunan 1 no’lu bağımsız bölümün 1/2 payını davalı ikinci eşi ...’ya satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, dava konusu 2697 ada 33 parselde kayıtlı 1 ve 6 no’lu bağımsız bölümlerin davalı ... adına kayıtlı 1/2 şer payının 1/4 miras payı oranında tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiş; bilahare ıslah dilekçesiyle, dava konusu 1 no’lu bağımsız bölümün dava dilekçesinde her ne kadar 1/2 payı dava konusu edilmiş ise de, bu taşınmazın 1/2 payının değil, tamamının mirasbırakan tarafından kızı ... ...’e, onun tarafından da davalı ...’ya satış yoluyla temlik edildiğini ileri sürerek, 1 no’lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının 1/4 miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiş; netice-i talebini değinilen şekilde ıslah etmiştir.

1.3. Birleştirilen Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/220 Esas sayılı dosyasında; davacı ..., mirasbırakan babası ... ...’in Antalya’daki dava konusu 3215 ada 1 parselde kayıtlı 10 no’lu bağımsız bölümün 1/2 payını, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı ikinci eşi ...’ya satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, dava konusu 3215 ada 1 parselde kayıtlı 10 no’lu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı 1/2 payının 1/4 miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.

1.4. Birleştirilen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/305 Esas sayılı dosyasında; davacı ..., davalı ...’e yönelttiği davasında, mirasbırakan babası ... ...’in Ankara/Çankaya’daki dava konusu 2698 ada 14 parselde kayıtlı 7 no’lu bağımsız bölümü mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak, ikinci eşi ...’ya, onun da davalı kızı ... ...’e satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, dava konusu 7 no’lu bağımsız bölümde mirasbırakandan davalıya geçen 1/2 payın tapu kaydının 1/4 miras payı oranında yani 1/8 oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1.1. Davalı ... asıl davaya cevaplarında; çocuk doktoru olup, asıl davada davacı ...’in de annesi olduğunu, 47 yıl boyunca doktorluk ve başhekimlik yaptığını, alım gücü bulunduğunu, mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlarda katkısı olduğunu, kendine ait bir adet taşınmazı davacı kızına satış yoluyla devrettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

1.2. Davalı ... Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/135 Esas sayılı birleştirilen davaya cevaplarında, doktor olarak çalışıp emekli olduğunu, buna rağmen çok az mal varlığı bulunduğunu, dava konusu 6 no’lu bağımsız bölümün ½ pay maliki iken mirasbırakan adına kayıtlı ½ payı da 5.000.000.000 TL bedelle 2001 yılında satın aldığını, muvazaalı işlem yapmasına gerek olmadığını, alım gücü bulunduğunu, dava konusu 1 no’lu bağımsız bölümü ise kızı ... ...’den satın aldığını, bu bağımsız bölümde mirasbırakandan geçiş olmadığını belirterek, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

1.3. Davalı ... 2012/220 Esas sayılı birleştirilen davaya cevaplarında, dava konusu 10 no’lu bağımsız bölümün 1/2 payını 26/08/2002 tarihinde mirasbırakan eşinden 5.000.000.000 TL bedelle satın aldığını, alım gücü bulunduğunu belirterek, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

1.4. Davalı ... 2012/305 Esas sayılı birleştirilen davaya cevaplarında, daha önce dava konusu taşınmazla ilgili aynı hukuki sebebe dayalı olarak Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/166 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada verilen ret kararının eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil ettiğini, taşınmazı mirasbırakandan değil,

annesi ...’dan satın aldığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/03/2018 tarihli 2011/20 Esas, 2018/204 Karar sayılı kararıyla; asıl davanın 6100 sayılı HMK’nın 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, birleştirilen 2012/220 Esas sayılı davada dava konusu 10 no’lu bağımsız bölüm yönünden temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine; birleştirilen 2012/135 Esas dava yönünden davanın kısmen kabulü ile 6 no’lu bağımsız bölüm yönünden temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, 1 no’lu bağımsız bölüm yönünden temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne; birleştirilen 2012/305 Esas sayılı davada dava konusu 7 no’lu bağımsız bölümün temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... istinaf itirazlarında

Mirasbırakanın yüksek mühendis olup, bakanlık yaptığını, önemli hizmetleri bulunduğunu, eldeki davada birden fazla reddi hakim talebinde bulunduğunu, usul ve yasaya aykırı olarak yargılamanın sürdürüldüğünü, davaların birleştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, birleştirilen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/305 Esas sayılı davada, dava konusu 7 no’lu bağımsız bölümle ilgili olarak daha önce açılıp retle sonuçlanan ve kesinleşen hüküm bulunduğunu, birleştirilen 2012/305 Esas sayılı davanın reddi ve davaların tefriki gerektiğini, asıl davanın işlemden kaldırılmasının da usul ve yasaya aykırı olup, taraflı ve hukuka aykırı karar verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.2. Birleştirilen davalarda davacı ... vekili istinaf itirazlarında Birleştirilen 2012/220 Esas sayılı davaya konu 10 no’lu bağımsız bölüm ile birleştirilen 2012/135 Esas sayılı davaya konu 6 no’lu bağımsız bölüm yönünden davanın reddinin doğru olmadığını, dava konusu 1 ve 7 no’lu bağımsız bölümlerin ise iki defa el değiştirmesi nedeniyle bu taşınmazlar yönünden davanın kabul edildiğini, ret kararının yanlış olduğu gibi kabul gerekçesinin de yetersiz olduğunu, mirasbırakanın yüksek mühendis, bürokrat, bakanlık yapmış biri ve şirket sahibi olarak taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını, son zamanlarında kısıtlandığını, satış bedellerinin rayiç değerden düşük olduğunu, satış bedeli ödendiğine ilişkin kayıt da sunulmadığını, mirasbırakanın 1/2 payı üzerinde tutup 1/2 payı devretmesinin muvazaayı gösterdiğini, birleştirilen davada davacı ...’ın, mirasbırakanın ilk eşinden olduğunu, annesinin ikinci eşi tarafından evlat edinildiğini, mirasbırakanla iletişimlerinin seyrek olduğunu, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ...’in bir kısım beyan dilekçelerinde, birleşen davalarda davacı ...’ı mirastan mahrum bırakmak için elbirliği halinde çaba sarf ettiklerini ifade ettiğini, bu ikrarın değerlendirilmediğini, muvazaalı işlemlerin belli bir zaman aralığında yapıldığını, mirasbırakanın ikinci eşi ve ondan olan çocukları dışında hiç kimseye taşınmaz satmadığını, reddedilen taşınmazlar yönünden davanın kabulü, kabul kapsamındaki taşınmazlar bakımından da kabul gerekçesinin genişletilmesi gerektiğini belirterek reddedilen kısım için kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, kabul edilen kısım için gerekçenin genişletilerek düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.

2.3. Birleştirilen bir kısım davada davalı ... vekili istinaf itirazlarında Birleştirilen 2012/135 Esas sayılı davanın kısmen kabul-kısmen reddinin hatalı olup, muvazaa iddiasının yazılı delille ispatlanmadığı gibi tanıkla da ispatlanmadığını, davalı ...’nın 47 yıl doktorluk ve başhekimlik yaptığını, alım gücü bulunduğunu, 2012/135 Esas sayılı davadaki 1 no’lu bağımsız bölümle ilgili hükmün yanlış kurulduğunu, bu taşınmazın 1/2'sinin değil tamamının davalı adına kayıtlı olup davacının da davasını bu yönde ıslah ettiğini, bu taşınmazla ilgili husumet itirazı ve bilirkişi raporunun gözardı edildiğini, bu taşınmazla ilgili davanın reddi gerektiğini, bu taşınmazın mirasbırakan tarafından önce kızı ... ...’e satıldığını, ondan da davalının rayiç bedelle satın aldığını, mirasbırakandan davalıya bir devir sözkonusu olmadığını, husumetin ... ...’e yöneltilmesi gerektiğini, davacının soyut iddialarda bulunduğunu, kabulün gerekçesiz olduğunu belirterek birleştirilen 2012/135 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasına ve davanın bu taşınmaz yönünden de reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 19/03/2021 tarihli 2018/2186 Esas 2021/580 Karar sayılı kararıyla; asıl davada davacı-birleştirilen 2012/305 Esas sayılı davada davalı ...’in istinaf başvurusunun esastan reddine; birleştirilen 2012/135 Esas sayılı davada verilen kısmen kabul kararı ile ilgili davalı ...’in istinaf başvurusunun esastan reddine; birleştirilen 2012/220 Esas sayılı davanın reddi kararı ile 2012/135 Esas sayılı davanın kısmen reddi kararı yönünden birleştirilen davada davacı ...’ın istinaf başvurusunun kabulü ile bedeller arasında fark bulunması, satış bedellerinin terekeden çıkmaması, ödeme savunmasında bulunulmaması, mirasbırakanın satışa ihtiyacı olmaması, ... ...’in “annesi davalı ...’nın, üvey kardeşinden mal kaçırmak istediğini duyduğunu, bu amaçla babasının adına kayıtlı taşınmazların devredildiğini" beyan etmesi nazara alındığında temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varıldığı, bir kısım taşınmazla ilgili davanın kabulüne karar verilmiş iken, bir kısım taşınmaz yönünden davanın reddinin doğru olmadığı, zira mirasbırakanın iradesinin bölünemeyeceği gerekçeleriyle birleştirilen davalarda davacı ...’ın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, asıl davanın açılmamış sayılması, birleştirilen davaların ise tümden kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... ile birleştirilen bir kısım davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Temyiz Nedenleri

2.1.Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... temyizinde

Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka aykırı ve gerekçesiz olduğunu, kendisine ait evin tapu kaydının haksız şekilde iptal edilmek istenildiğini, eldeki davada reddi hakim taleplerinde ve şikayet başvurularında bulunduğunu, mirasbırakan babasının yurt dışında eğitim almış yüksek mühendis, milletvekili ve bakan olduğunu, ayrıca şirket kurucusu ve ortağı olduğunu, açmış olduğu asıl dava ile diğer davaların birleştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl davanın usulsüz şekilde işlemden kaldırıldığını, birleştirilen davaya (2012/305 Esas) konu edilen evi ile ilgili olarak daha önce açılıp retle sonuçlanan ve kesinleşen bir dava bulunduğunu, birleştirilen 2012/305 Esas sayılı davanın reddi gerektiğini, davaların tefrik edilmeden hukuka aykırı olarak yargılamanın yürütüldüğünü belirterek kararı temyiz etmiştir.

2.2. Birleştirilen bir kısım davada davalı ... vekili temyizinde

Muvazaa iddiasının ispatlanmadığını, yazılı delil sunulmadığını, tanık delilinden kaçınıldığını, asıl davanın davacısı ...’in, üvey ağabeyi ...’dan mal kaçırıldığını iddia etmesi üzerine birleştirilen davaların açıldığını, mirasbırakanın her çocuğuna eşit şekilde yardım ettiğini, mal kaçırmanın sözkonusu olmadığını, davalı ...’nın 47 yıl hekimlik ve başhekimlik yaptığını, alım gücü bulunduğunu, mirasbırakanın mal edinmesinde ciddi katkıları olduğunu, davanın kısmen kabulünün dahi dosya kapsamına aykırı iken, davanın tümden kabulünün hatalı olduğunu, 1 no’lu bağımsız bölümle ilgili Yerel Mahkeme hükmünün hatalı kurulduğunu, bu taşınmaza ilişkin olarak bilirkişi raporu ve husumet itirazının gözardı edildiğini, bu taşınmazın mirasbırakandan kızı ... ...’e, ondan da davalı ...’ya geçtiğini, husumetin yalnızca davalı ...’ya yöneltildiğini, bu taşınmazın her iki satışının da rayiç değere yakın olduğunu, temliklerin muvazaalı olmadığını, davalının iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğunu, bu taşınmazla ilgili olarak önce ½ payının, daha sonra ıslahla tamamının dava konusu edildiğini, birleştirilen 2012/220 Esas sayılı davanın kabulünün de doğru olmadığını, asıl davada davacı/birleştirilen bir adet davada davalı ...’in beyanlarının davalı ...’yı bağlamadığını, kabul gerekçesinin yetersiz olduğunu, mirasbırakanın ölüm tarihine yakın bir tarihte değil, çok öncesinde dava konusu taşınmazları sattığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

3.Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Sözkonusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi

3.3.1. Somut olayda; 1919 doğumlu mirasbırakan ... ...’in 21/01/2010 tarihinde ölümü üzerine davalı eşi ..., asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı kızı ..., dava dışı oğlu ... ... ile mirasbırakanın önceki evliliğinden olan birleştirilen davalarda davacı ...’ın mirasçı kaldıkları anlaşılmaktadır.

-Asıl dava ile birleştirilen 2012/135 Esas sayılı davada dava konusu Ankara/Çankaya’da bulunan 2697 ada 33 parselde kayıtlı 6 no’lu bağımsız bölümün kat irtifakına ayrılan 20/336 arsa payı mirasbırakan adına kayıtlı iken ½ payına isabet eden 10/336 arsa payını üzerinde bırakarak 10/336 arsa payını 23/05/2001 tarihinde davalı eşi ...’e satış yoluyla temlik ettiği,

- Asıl dava ile birleştirilen 2012/220 Esas sayılı davada dava konusu Antalya’da bulunan 3215 ada 1 parselde kayıtlı 10 no’lu bağımsız bölümün kat irtifakına ayrılan 160/1844 arsa payının tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, 80/1844 arsa payını üzerinde bırakıp, 80/1844 payı 26/08/2002 tarihinde davalı eşi ...’e satış yoluyla temlik ettiği,

- Birleştirilen 2012/135 Esas sayılı davada dava konusu Ankara/Çankaya’da bulunan 2697 ada 33 parselde kayıtlı 1 no’lu bağımsız bölümün tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken tamamını 18/09/1998 tarihinde kızı ...’e, onun da 16/08/2001 tarihinde annesi davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiği,

- Birleştirilen 2012/305 Esas sayılı davada dava konusu Ankara/ Çankaya’da bulunan 2698 ada 14 parselde kayıtlı 7 no’lu bağımsız bölümün 1/2’ şer paylarla mirasbırakan ile eşi ... adlarına kayıtlı iken, mirasbırakanın 1/2 payını 06/11/1991 tarihinde eşi ...’ya satış yoluyla temlik ettiği, ...’nın da bu taşınmazın tamamını 15/08/2001 tarihinde davalı kızı ... ...’e satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.

-Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/166 Esas 2010/384 Karar sayılı 30/11/2010 tarihli kararına göre, davacı ... ... tarafından davalı ...’e karşı 12/04/2010 tarihinde açıldığı, davacı ... ... tarafından, Ankara/ Çankaya’daki 2698 ada 14 parselde kayıtlı 7 no’lu dairenin mirasbırakan tarafından davalı ...’e satış yoluyla temlik edildiği ileri sürülerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil istenildiği, Mahkemece taşınmazın davalıya anneden geçtiği, annenin de halen sağ olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 24/02/2011 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

3.3.2. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde Bölge Adliye Mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de “miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00TL’lik kesinlik sınırı 78.630,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki; pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, dava değerinin davayı açan mirasçı ya da mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.

Somut olayda; asıl davada dava konusu 10 no’lu bağımsız bölümün keşfen saptanan değeri 245.000 TL; dava konusu 6 no’lu bağımsız bölümün keşfen saptanan değeri 260.000 TL olup, asıl davada dava konusu 10 no’lu bağımsız bölümün temlike konu 1/2 payından davacı ...’in 1/4 miras payına isabet eden 30.625 TL ile 6 no’lu bağımsız bölümün temlike konu 1/2 payından davacı ...’in ¼ miras payına isabet eden 32.500 TL olmak üzere asıl davada davacının miras payına isabet eden ve harcı tamamlanan toplam 63.125,00 TL’nin 2021 karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan; temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.

Yukarıda açıklanan nedenden ötürü temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan asıl davada, davacı ...’in asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin değerden reddine karar vermek gerekmiştir.

3.3.3. Birleştirilen Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/220 Esas sayılı dosyası yönünden yapılan incelemede; dava konusu 10 no’lu bağımsız bölümün birleştirilen dava yönünden keşfen saptanan değeri 245.204,53 TL olup, temlike konu 1/2 paydan davacı ...’ın 1/4 miras payına isabet eden 30.650,00 TL’nin 2021 karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı açıktır.

Hal böyle olunca, birleştirilen 2012/220 Esas sayılı davada davalı ...’in birleştirilen bu davaya yönelik temyiz dilekçesinin de değerden reddine karar vermek gerekmiştir.

3.3.4. Birleştirilen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/305 Esas sayılı dosyası yönünden yapılan incelemede; dava konusu 7 no’lu bağımsız bölümün bu davada davalı ... tarafından izin verilmemesi nedeniyle keşfen değerinin saptanamadığı belirtilerek, dava dilekçesinde gösterilen ve belediye emlak rayiç değeri üzerinden saptanan 10.000 TL esas alınmak suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinde, "Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır. Gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır. Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz. Noksan tespit edilen değerler hakkında 30 uncu madde hükmü uygulanır." hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı vurgulanmıştır. Aynı Yasa'nın 30. maddesinde ise; "Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.'' düzenlemesine yer verilmiştir.

Hal böyle olunca; birleştirilen davaya konu 7 no’lu bağımsız bölümde usulünce keşif yapılarak Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve ondan sonra işin esası değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, dava değeri belirlenmeden hüküm kurulması doğru değildir.

3.3.5. Birleştirilen Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/135 Esas sayılı dosyası yönünden yapılan incelemede; dava konusu Ankara/Çankaya’da bulunan 1 ve 6 no’lu bağımsız bölümler davacı ... tarafından davaya konu edilmiş, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak bu taşınmazlarda davalı ... adına olan kaydın miras payı oranında iptal tescili istenilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar bu taşınmazlar yönünden temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, tanık deliline dayanan tarafların tanıklarının dinlenilmediği anlaşılmakla; yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğundan söz etmek mümkün değildir.

Hal böyle olunca, birleştirilen Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/135 Esas sayılı dosyası yönünden tanık deliline dayanan tarafların tanıklarının dinlenilmesi konusunda usul ve yasaya uygun şekilde ara kararı kurulması, bildirilmesi halinde tanıkların dinlenilmesi ve toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; asıl davada davacı ...’in asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin değerden reddine,

Birleştirilen Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/220 Esas sayılı dosyasında davalı ...’in birleştirilen bu davaya yönelik temyiz dilekçesinin değerden reddine,

Birleştirilen Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/135 Esas sayılı dosyasında davalı ... ile birleştirilen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/305 Esas sayılı dosyasında davalı ...’in birleştirilen bu davalara yönelik temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 09/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.