Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7871 E. 2021/7994 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz satışlarının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın tüm malvarlığını devretmemiş olması, davacıya da daha önce rücu şartıyla taşınmaz bağışlamış olması ve mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmazların da bulunması, mirasbırakanın gerçek irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırma olmadığına karine teşkil ettiğinden ve yerel mahkemenin bu yöndeki direnme kararı da usul ve yasaya uygun olduğundan, ilk hükmün bozulmasına ve davanın reddine karar verilmesi gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakanları ...’ın, ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 6 ve 12 nolu bağımsız bölümlerini ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazını satış sureti ile davalı kızına temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında her bir mirasçı adına ayrı ayrı tescilini istemiştir.

Davalı, dava konusu taşınmazların satış işlemlerinin gerçek olduğunu, son dönemlerinde kanser hastası olan murisin tüm bakım ve gözetimi ile kendisinin ve dava dışı kardeşlerinin ilgilendiklerini, davacının murisin bakımı ile ilgilenmediği gibi cenazesine dahi gelmediğini, tedavi masrafları nedeni ile mirasbırakanın dava konusu taşınmazları satmak zorunda kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, yapılan temlik işlemlerinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “...Somut olaya gelince; davalının mirasbırakanın ilk eşinden olma çocuğu, davacının mirasbırakanın 13.02.2002 tarihinde evlendiği ikinci eşi olduğu, aynı mirasçılar arasında görülen diğer davalarda verilen kararların temyizi üzerine; Dairenin 2019/1671 E.-2019/2935 K. ve 2019/1681 E.-2019/2934 K. sayılı emsal ilamlarından da anlaşıldığı üzere, mirasbırakanın davacıya da 29.05.2002 tarihinde maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazdaki 7 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümü rücu şartı ile bağışladığı kayden sabittir. Hâlen mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmazlar da bulunmaktadır. Muvazaadan söz edilebilmesi için mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla temliki yapması gereklidir. Şöyle ki, mirasbırakanın mal kaçıracağı kişiye taşınmaz bağışlaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Kaldı ki, mirasbırakanın mal kaçırma amacı olsa idi tüm malvarlığını devredebilecekken bunu yapmadığı da anlaşılmaktadır. Bu somut olgular yukarıdaki ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, mirasbırakanın anılan temliki yaparken gerçek irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırma olmadığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazlarının reddine.

Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davalarında dava değerinin, çekişme konusu taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras paylarına isabet eden toplam değer olduğu kuşkusuzdur.

Somut olayda, her ne kadar dava dilekçesinde tapu kayıtlarının iptali ile her bir mirasçı adına payı oranında tescil talep edilmişse de verilen ilk kararda davacının miras payı oranında tapu kayıtlarının iptali ve adına tesciline hükmedildiği, davacı tarafından bu hususun temyiz edilmediği anlaşılmakla; dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın keşfen saptanan dava tarihindeki değerinin 29.017,50 TL, 6 numaralı bağımsız bölümün değerinin 18.949,48 TL ve 12 numaralı bağımsız bölümün değerinin 18.088,46 TL olmak üzere toplam 66.055,44 TL değer üzerinden davacının ¼ payına isabet eden ....513,86 TL dava değeri olarak dikkate alınarak davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, Yerel Mahkeme kararının vekalet ücretine ilişkin 5. bendinin hükümden çıkarılarak yerine hükme 5. bent olarak “5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Asgari Avukatlık Ücret Tarifesinin 13/1 inci maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, davacı vekilinin bu yöne ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.