Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7939 E. 2022/7993 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına tescil edilen bir taşınmazın davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın mera vasfında olup olmadığı ve davacının zilyetlik şartlarını sağlayıp sağlamadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazın mera vasfında olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapmadan ve bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeden hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek, taşınmazın mera niteliğinin, davacının zilyetliğinin ve iktisap şartlarının detaylı olarak araştırılması gerektiği gözetilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 260 ada 9 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline miras yoluyla kaldığını, taşınmazda müvekkilinin 30 yılı aşkın süredir zilyetliğinin bulunduğunu, buna rağmen kadastro tespiti sırasında taşınmazın davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.2011 tarihli ve 2009/564 Esas, 2011/79 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi, tespit bilirkişisi ve davacı tanıklarının beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın tespit bilirkişilerinin özensizliği sebebiyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği, dava konusu taşınmaz özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olup, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, dava konusu 260 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. İlk Bozma Kararı

Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30.01.2012 tarihli ve 2011/3531 Esas, 2012/420 Karar sayılı kararıyla; “....Davanın, TMK’nın 713/1., 3402 sayılı Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin karar vermeye yeterli olmadığı, taşınmazın güney sınırında bulunan 260 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mera vasfında olduğu, ancak Mahkemece usulüne uygun olarak kadim ve tahsisli mera araştırması yapılmadığı ve taşınmazın niteliğin belirlenmesi bakımından hava fotoğraflarından da yararlanılmadığı belirtilerek, dava konusu taşınmazın tespitinin yapıldığı 24.09.1998 tarihine göre 20 - 25 yıl öncesine ait (1973-1978 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına alınması, bu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının İl Özel İdaresi veya devredilmiş olması halinde ilgili Belediye Başkanlığından sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftasının getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığının tahkik ve tespit edilmesi, taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi, tanık ifadeleri ve uzman bilirkişiler aracılığı ile tespiti, Toprak Tevzi Komisyonu veya kadastroca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları, varsa dayanak belgeleri, hükmen oluşan parsellere ait hüküm dosyalarının bulundukları yerlerden getirtilmesi, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dosya arasına aldırılan hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle taşınmaz başında uygulanması, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme ve araştırmalar yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başladığı, meradan elde edilen yerlerden olup olmadığının belirlenmesine çalışılması, davacının tasarruf şekli, zilyetliğin süreci ve sürdürülüş biçimi, taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığı, taşınmazın mera niteliğinde olup olmadığı hususlarının duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesi, yine taşınmaz Hazine adına tapuda kayıtlı olup Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin kesinleşmiş ilamı ile tapu kaydı üzerine vakıf şerhi konulduğu anlaşıldığından, Mahkemece Kayseri Bölge İdare Mahkemesine ait dava dosyası ile varsa vakıf senedinin getirtilmesi, taşınmazın vakıf malı olup olmadığı üzerinde durulması, husumetin Vakıflar Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi hususunda davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, ... tarafından delil sunulması halinde tüm delillerin eksiksiz olarak toplanması, bundan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar

Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 12.05.20216 tarihli ve 2012/251 Esas, 2016/387 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne, dava konusu taşınmazda mülkiyet iddiası olup olmadığına dair yazı yazıldığı, Vakıflar Genel Müdürlüğünün 07.04.2015 tarihli cevabi yazısında, taşınmazda hak iddialarının bulunmadığının belirtildiği, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taşınmazın 1963 yılından beri eklemeli şekilde davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığı, taşınmaza ait 1980, 1992, 2005 ve 2011 yıllarına ait hava fotoğraflarında da taşınmazın sınırlarının zeminde sabit olduğu ve taşınmazda tarım yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, dava konusu 260 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

4. Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.06.2020 tarihli ve 2016/11464 Esas, 2012/1351 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında, husumetin Vakıflar Genel Müdürlüğüne de yöneltilmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınması gereğine değinildiği halde, Vakıflar Genel Müdürlüğünün 07.04.2015 tarihli cevabi yazısı uyarınca, Vakıflar Genel Müdürlüğünün taşınmaz üzerinde mülkiyet iddiasında bulunmadığı gerekçe gösterilerek davaya dahil edilmesine gerek görülmediği yönündeki mahkeme kabulünün usul ve yasaya uygun düşmediği belirtilerek, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece davacı tarafa Vakıflar Genel Müdürlüğünü davaya dahil etmek üzere süre verilmesi, dava dilekçesi ve duruşma gününün Vakıflar Genel Müdürlüğüne yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması halinde, dahili davalıdan savunma ve delillerinin sorulması, bildirdiği takdirde delillerinin toplanması ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.

6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Son Karar

Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 29.06.2021 tarihli ve 2020/413 Esas, 2021/384 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğünün davaya dahil edildiği, dahili davalıdan savunma ve delillerinin sorulduğu, dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın vakıf malı olduğuna dair herhangi bir delile rastlanmadığı, kaldı ki Vakıflar Genel Müdürlüğünün 07.04.2015 tarihli cevabi yazısında da dava konusu taşınmaz üzerinde, “....Vakfı” adına şerh olduğuna dair bilgi veya belgeye rastlanmadığının belirtildiği, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, dava konusu 260 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

7. Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

8.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafından Kadastro Mahkemesinin 1999/186 Esas sayılı dosyasında, eldeki davadan önce dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak aynı sebeple dava açıldığını, bu davanın eldeki dava yönüyle kesin hüküm oluşturduğunu, dava konusu taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıklarının, davacının taşınmazdaki zilyetliğine ilişkin beyanlarının soyut ifadeler içerdiğini, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

8.2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Vakıflar Genel Müdürlüğünün 08.07.2020 tarihli, 77856 sayılı yazısı ile 05.08.2020 tarihli, 88974 sayılı yazısı dikkate alınarak, vakıf kayıtlarının tetkiki neticesinde, dava konusu taşınmazın herhangi bir vakıfla ilişkisi tespit edilememiş olup, taviz bedeline tabi olup olmadığının, taraflardan birinin müracaatı halinde vakıf şerhinin bedelsiz olarak terkin edilip edilmeyeceği hususunun Vakıflar Genel Müdürlüğünden sorulmadığını belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro çalışmaları sonucunda Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Yuvalı köyü çalışma alanında bulunan 260 ada 9 parsel sayılı 5.344,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, malikinin kim olduğunun bilinemediği açıklanarak, tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiş; bilahare 23.02.2004 tarihinde taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, “Vakıf şerhi verilmesine dair Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin 11.11.2003 tarihli ve 2002/837 Esas, 2003/1343 Karar sayılı ilamı var” şeklinde şerh verilmiştir.

Eldeki davadan önce davacı ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, dava konusu 260 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz etmiş, Kayseri Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 16.02.2000 tarihli ve 1999/186 Esas, 2000/41 Karar sayılı kararıyla, davanın açılmamış sayılmasına, dava konusu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiştir.

Dava; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

9.2.2. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükmünü içermektedir.

9.3. Değerlendirme

Mahkemece, dava konusu taşınmazın vakıf malı niteliğinde olmadığı, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri de tam olarak yerine getirilmemiştir.

Hükmüne uyulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30.01.2012 tarihli ve 2011/3531 Esas, 2012/420 Karar sayılı bozma kararında, dava konusu taşınmazın sınırında 260 ada 1 parsel sayılı mera vasıflı taşınmaz bulunduğu anlaşılmakla, Mahkemece usulüne uygun olarak kadim ve tahsisli mera araştırması yapılması gereğine değinildiği halde, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının İl Özel İdaresi veya devredilmiş olması halinde ilgili Belediye Başkanlığından sorulmamış, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp dava konusu taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tespit edilmemiş, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazın niteliğini, eğimini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, kullanım durumunu, komşu mera parseli ile dava konusu taşınmaz arasında ayırıcı unsur niteliğinde doğal ya da yapay bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmazın bitişiğindeki meranın devamı niteliğinde olup olmadığını, mera bütünlüğünü bozup bozmadığını belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamıştır. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde mera tahsisi bulunup bulunmadığı, İl Özel İdaresi veya devredilmiş olması halinde ilgili Belediye Başkanlığından sorularak, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftasının getirtilerek mahallinde uygulanmalı, dava konusu taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei de norm kararından araştırılarak, tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı belirlenmeli; bundan sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan ve komşu köyler ile dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde ikamet eden yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, kamu orta malı mera vasfında olup olmadığı, meradan açılıp açılmadığı, taşınmazın sınırında bulunan 260 ada 1 sayılı mera parseli ile arasında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, taşınmaz öncesi itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise ne şekilde imar-ihya edildiği ve imar-ihya çalışmalarının kim tarafından, ne zaman tamamlandığı, taşınmazın ilk zilyedinin kim olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri hangi tasarruflarla zilyet edildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişkiler oluştuğu takdirde yöntemine uygun şekilde yüzleştirme yapılarak çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmeli; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazın tarımsal niteliğini, kamu orta malı vasfında mera olup olmadığını, meradan açılıp açılmadığını bildiren, dava konusu taşınmaz ile sınırındaki mera parseli arasında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazdaki zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini duraksamasız şekilde ortaya koyan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini ve bitki desenini bildiren, önceki ziraat bilirkişi raporlarını da irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmalı; keşif sırasında çektirilecek fotoğraflar üzerinde dava konusu taşınmazın sınırları ile mera parseli arasındaki sınır, teknik bilirkişi tarafından kabaca işaretlenmeli, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye, dosyada mevcut bulunan hava fotoğrafları üzerinde stereskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmazın, fotoğrafların çekildiği tarihlerdeki niteliğinin, kullanım şeklinin ve süresinin ne olduğunu açıklayan ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli; teknik bilirkişiye keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmaz ile komşu mera parselinin konumunu yan kesit krokisi ile gösteren rapor ve harita düzenlettirilmeli, varsa mera tahsis haritasının kapsamının da kroki üzerinde gösterilmesi istenilmeli; böylelikle taşınmazın niteliği kesin olarak saptanmalı; Mahkeme hakiminin, taşınmazın niteliğine, sınırındaki mera parseli ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığına ve komşu parsellerle karşılaştırmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre şimdilik diğer temyiz itirazlarının değerlendirilmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz eden dahili davalı ... Müdürlüğüne geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.