"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14/02/2017 tarihli ve 2015/300 Esas - 2017/42 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/06/2021 tarihli ve 2021/ 4002 Esas – 2021/4663 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; hudutları dilekçede belirtilen nizalı taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını oysaki bu yerin müvekkili tarafından eklemeli olarak 50 yılı aşkın zamandır kullanıldığını, taşınmaz ... ...’nin eski yatağı olup, 1950’li yıllarda ... Ovası’nın ıslahı sırasında ... ... yatağının mecrasının değiştirilmesi ve tamamen kurutulması sonucunda ortaya çıktığını, 1950’li yılların başından beri yoğun emek ve masraf gerektiren olağanüstü bir çabayla tarıma elverişli hale getirildiğini ve taşınmazın Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, nizalı taşınmaz bölümünün müvekkilinin adına tescil edilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; nizalı taşınmazın dere yatağı vasfında olduğunu, taşınmaz işletme halinde bulunan ... hizmet alanı içerisinde kaldığından özel mülkiyete konu olamayacağını, kaldı ki taşınmazın davacı tarafından işgal edildiğinin anlaşılması üzerine idare tarafından davacıya ecrimisil ihbarnamesi gönderildiğini, ecrisimil bedeli zamanında ödenmediği için vergi dairesince alacağın tahsis edildiğini, nizalı taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Dahili davalı ... Müdürlüğü cevap dilekçesinde; nizalı taşınmazın bulunduğu yerin ... ...’nin ıslah çalışmalarından önceki doğal yatağı olduğunu, 15/05/1972 yılında kesinleşen “... Gölü Islahı İkmali 1. Kısım İnşaatı ... İstimlak Haritası” kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde nehir yatağının değişmesi sonucunda oluştuğunu, taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından, zilyetlikle iktisap edilmesinin de mümkün olmadığını, özel mülkiyete konu olsa dahi davacının taşınmazda nizasız ve fasılasız şekilde 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/07/2013 tarihli, 2010/331 Esas, 2013/328 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan 13/07/2011 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü, ... ...’nin taşkın sahası içerisinde kaldığından ve bu nitelikteki yerler zilyetlikle iktisap edilemeyeceğinden, bu bölüme yönelik davanın reddine karar vermek gerektiği, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise öncesinde dere yatağı olduğu, bu nitelikteki yerlerin zilyetlikle iktisap edilebilmesi için 3402 sayılı Kanun’un 17. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmiş olması gerektiği, nizalı bölüm yönüyle davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesiyle;
Dosyada mevcut 13/07/2011 tarihli teknik bilirkişi kurulu raporu ekinde yer alan krokide (A) harfi ile gösterilen 3.728,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne ilişkin davanın reddine, aynı rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 1.577,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne ilişkin davanın ise kabulüne, (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde, davacı vekili, davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... Müdürlüğü vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
V. YARGITAY İLAMI
Hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04/06/2014 tarihli ve 2014/ 3794 Esas, 7811 Karar sayılı ilamıyla; “ dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlerle, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı adına tescile karar verilen (B) harfi ile işaretli bölüme ilişkin hükme yönelik, davalı Hazine ile dahli davalı ... Müdürlüğü vekillerinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı; davacı vekilinin teknik bilirkişisi raporunda (A) harfiyle gösterilen bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince, Mahkemece nizalı bölümün taşkın sahasında kaldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, ziraat ve jeoloji mühendislerinden oluşan uzman bilirkişilerin 17/05/2013 tarihli raporlarında, nizalı taşınmaz bölümünün tarım arazisi niteliğinde olduğu ancak Bakanlar Kurulunun 13/04/1951 tarih ve 12920 sayılı kararıyla, taşınmazın ... Nehrinden itibaren 100 metre mesafesinin taşkın saha olarak belirlendiği, taşınmazın ... ... en uzak noktasının ise 400 metre mesafede olduğunun belirtildiği, ... ... tarafından hazırlanan teknik raporda da nizalı taşınmazın batı tarafındaki ... ... 100 metre mesafedeki bölümünün taşkın sahasında kaldığının belirtildiği, hal böyle olunca mahkemece, bilirkişilerden nizalı taşınmazın taşkın sahası içerisinde kalan bölümünü gösterecek ve infaz kabiliyeti olan rapor alınarak, taşkın sahası dışında kalan bölümünün davacı adına tesciline karar vermek gerekirken, bilirkişi raporlarına yanlış anlam verilerek (A) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün tamamının taşkın sahasında kaldığının kabulüyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ayrıca hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca büyükşehir belediyesi sınırları içindeki kişilerin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı gözetilerek, taşınmazın bulunduğu ilçe Belediye Başkanlığı ile Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığına da husumet yöneltilmek suretiyle davaya devam edilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
VI. BOZMA SONRASI ELDEKİ DAVA İLE BİRLEŞEN DAVA
Davacılar ... ile ... vekili dava dilekçesinde; hudutları dilekçede belirtilen taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını oysaki bu yerin müvekkillerinin murisi ile birlikte 50 yılı aşkın zamandır kullanımlarında olduğunu, taşınmazda müvekkilleri lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, nizalı taşınmaz bölümünün müvekkillerinin adına tescil edilmesini istemiştir.
Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/453 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, 01/07/2015 tarihli, 2015/690 Karar sayılı kararla; aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunması dolayısıyla eldeki davanın, Mahkemenin 2015/300 Esas sayılı dosyasında görülen dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
VII. MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/02/2017 tarihli, 2015/300 Esas, 2017/42 Karar sayılı kararıyla; nizalı taşınmaz bölümlerinin öncesinde bir bütün olarak ... ...’nin yatağı içerisinde bulunduğu, 1954 yılında başlayan yatak düzenleme ve ıslah çalışmalarının 3 etap halinde 1990 yılına kadar devam ettiği, yatak düzenleme ve ıslah çalışmaları kapsamında nehrin yatağının değiştirilmesi sonucu komşu taşınmaz sahipleri tarafından eski dere yatağının büyük emek harcanarak ve masraf yapılarak doldurulmak sureti ile tarıma elverişli hale getirildiği, nizalı taşınmaz bölümlerinin de 25-50 sene önce davacı tarafça bu şekilde imar ve ihya edilerek mevcut haline dönüştürüldüğü, o tarihten bu yana davacının ve birleşen davanın davacılarının taşınmazda tarımsal faaliyette bulunduğu, dosyada mevcut 16/12/2016 havale tarihli ve 14/06/2016 düzenleme tarihli teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 557,36 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün ... nehrinin taşkın alanı içerisinde yer aldığı, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre böyle bir yerin imar ve ihya yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle asıl dosya davacısının bu bölüme yönelik davasının reddine karar vermek gerektiği, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 4.709,69 metrekare yüzölçümündeki, asıl dosya davacısı tarafından dava konusu yapılan taşınmaz bölümü ile aynı raporda (B) harfiyle gösterilen 2.532,96 metrekare yüzölçümündeki birleşen davanın davacıları tarafından dava konusu yapılan taşınmazın öncesinin dere yatağı olduğu hususunun tartışmasız olduğu, bu nitelikle tespit dışı bırakılan bir yerin iktisap edilebilmesi için 3402 sayılı Kanun’un 17. maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olayda nizalı taşınmazların 25-50 sene önce davacı ve birleşen davanın davacıları tarafından yoğun emek harcanarak ve para sarfedilerek tarım arazisi haline getirildiği, nizalı taşınmaz bölümlerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;
Asıl davanın kısmen kabulüne, dosyada mevcut 16/12/2016 havale tarihli ve 14/06/2016 düzenleme tarihli, teknik bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen ek bilirkişi raporu ve ekinde yer alan krokide (C) harfi ile gösterilen, yeşil renkli kalemle işaretli 557,36 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün taşkın sahası içerisinde olduğu anlaşılmakla, davacı ... tarafından bu bölüme yönelik olarak açılan davanın reddine,
Aynı raporda (A) harfi ile gösterilen, kırmızı renkli kalemle işaretli 4.709,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümü ile ilgili olarak açılan davanın kabulüne, bu bölümün son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... ... adına tapuya kayıt ve tesciline,
Birleşen davacıların davasının kabulüne, dosyada mevcut 16/12/2016 havale tarihli ve 14/06/2016 düzenleme tarihli, teknik bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen ek bilirkişi raporu ve ekinde yer alan krokide (B) harfi ile gösterilen, mavi renkli kalemle işaretli 2.532,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümü ile ilgili olarak birleşen davanın davacıları tarafından açılan davanın kabulüne, bu bölümün son parsel numarası verilmek suretiyle davacılar ... ile ... adına eşit paylarla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
VIII. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili, dahili davalı ... Müdürlüğü vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, nizalı taşınmaz bölümlerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, kaldı ki taşınmazlar dere yatağı ve taşkın alanda kaldığından özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden de olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Dahili Davalı ... Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davacıların davalarının reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, nizalı taşınmaz bölümlerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, davanın reddedilen kısmı yönüyle vekil eden kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2.3. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz aktif akarsu yatağında bulunmakla özel mülkiyete konu olamayacağını, dolayısıyla bu nitelikteki yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, davacıların davalarını ispat edemediğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
IX. YARGITAY İLAMI
Hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/06/2021 tarihli ve 2021/4002 Esas, 2021/4663 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
X. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtay onama ilamına karşı süresi içerisinde davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri
2.1. Davacı ... vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; Mahkemece hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 557,36 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne yönelik davalarının reddine karar verildiğini, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 4.709,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne yönelik davalarının ise kabul edildiğini ancak Yargıtay onama ilamına, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün miktarı 557,36 metrekareymiş gibi yazıldığını, kararın infaz aşamasında bu sebeple sorun çıkabileceğini ileri sürerek, re’sen göz önünde bulundurulacak sebeplerle birlikte bu hususun düzeltilerek hükmün onanmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davalı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir taşınmazın zilyetlikle iktisap edilebilmesi için taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olması gerektiğini ancak nizalı taşınmaz bölümlerinin özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığını, öte yandan lehlerine vekalet ücretine de hükmedilmediğini ileri sürerek, Yargıtay onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi şöyledir.
“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan sair karar düzeltme istemleri yerinde değildir. Ne var ki; 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi uyarınca hakim, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar vermek zorunda olup, Mahkemece teknik bilirkişi ... ...’den iki adet 14/06/2016 düzenleme tarihli rapor aldırıldığı, bunlardan 16/12/2016 havale tarihli raporun hükme esas alındığı, davacı ... adına tesciline karar verilen ve teknik bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün yüzölçümünün, raporlarda 4.708,69 metrekare olarak gösterilmesine rağmen hüküm yerinde 4.709,69 metrekare olarak gösterildiği, birleşen davanın davacıları ... ile ... adına tesciline karar verilen ve teknik bilirkişi raporlarında (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün yüzölçümünün ise, 14/06/2016 düzenleme, 17/06/2016 havale tarihli raporda 2.532,95 metrekare, hükme esas alınan 14/06/2016 düzenleme, 16/12/2016 havale tarihli raporda 2.532,86 metrekare, hüküm yerinde ise 2.532,96 metrekare olarak gösterildiği ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda ölçü değerleri bulunmadığından bu raporun infazının da mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; teknik bilirkişiden davacılar adına tesciline karar verilen nizalı taşınmaz bölümlerinin ayrı ayrı yüzölçümlerinin gösterildiği, koordinatlı ve krokili, infaza elverişli rapor aldırılmadan hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla, karar düzeltme taleplerinin bu yönü ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
XI. SONUÇ
Mahkemece yukarıda açıklandığı üzere, yetersiz ve infaza elverişsiz teknik bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ... vekili ile davalı Hazine vekilinin karar düzeltme istemlerinin bu yönüyle kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/06/2021 tarihli ve 2021/4002 Esas, 2021/4663 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve hükmün yukarıda belirtildiği şekilde BOZULMASINA, peşin alınan harcın talep halinde karar düzeltme isteminde bulunanlara iadesine, 15/03/2022 gününde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.