Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8488 E. 2023/3056 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu oluşan parsellerin mülkiyetinin kime ait olduğu hususunda tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Toprak Komisyonu kararının davacıya tebliğ edilmediği, kadastro tutanaklarına itiraz olmaması halinde komisyonun resen harekete geçemeyeceği ve bu nedenle komisyon kararının yok hükmünde olduğu gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, davalılardan Kadastro Müdürlüğüne yöneltilen davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili; ... ili, Merkez ilçesi, ... köyünde kain 2490 parsel sayılı davacıya ait olan taşınmazın birleşme ile 5182 sayfaya gittiğini ve akabinde birleşme sonrası yapılan ifraz işlemlerinde davacının malik olarak görünmediğini, Tapulama Komisyon kararı ile toplamda 5 adet parselin tapulama sonucu yapılan tescillerinin iptal edilerek 5192 ile 5205 no.lu parseller olarak yeniden tespit yapıldığını, ancak 5192 veya 5205 parsel sayılı taşınmazların davacı adına kayıtlı olmadığını, Komisyon kararının davacıya tebliğ edilmediğini ileri sürerek, 5192 veya 5205 parsel sayılı taşınmazların 2490 parsele tekabül eden önceki yüz ölçümü ile davacı adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Kurum vekili; husumet itirazında bulunduklarını, zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, söz konusu parsellerin 1960’lı yıllarda 4753 sayılı Kanun uyarınca Toprak Komisyonu tarafından Karakuyu köylülerine verildiğini, dava konusu parselin... adına tescil edildiğini, bu şahsın haricen ...'e sattığını ancak...'a takyitli olarak verildiğinden yasal olarak satılamayacağını, 1979 yılında tespiti üzerine birleştirmeye tabi tutulan 2490 parsel ve yeni oluşan 5192 ve 5205 parsellerin tekrar listede belirtilen hak sahiplerine verildiğini ve kesinleşerek tapuya tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI VE DOSYA SAFAHATİ

1-... Kadastro Mahkemesinin 29/05/2015 tarihli ve 2014/1 Esas, 2015/6 Karar sayılı kararıyla; Kadastro Müdürlüğü hakkında davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... ve Mürüdet ... hakkında açılan davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile terkinine, 2490 parsel sayılı taşınmazın 3.800,00 metrekare yüz ölçümü ile davacı adına tesciline karar verilmiş, karar davalılar ... ve Mürüdet ... tarafından temyiz edilmiştir.

2-Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 02/07/2018 tarihli ve 2016/3132 Esas, 2018/4451 Karar sayılı kararı ile "...çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağı kesinleşerek tapuya tescil edildiğine ve Komisyon kararı ile kesinleşen kadastro tespiti hakkında işlem yapıldığına göre oluşan sicilin iptali isteminde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu--Mahkemece bu nedenle görevsizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiği..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3-... Kadastro Mahkemesinin 07/02/2019 tarih ve 2019/1 Esas, 2019/1 Kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

4- ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 2490 parsel sayılı taşınmaza ilişkin 27/09/1970 tarihli kadastro tespit tutanağında babasından miras olarak ... kızı ...'e kaldığı belirtilerek yapılan tespitin 01/03/1971 tarihinde kesinleştiği, akabinde Komisyonun toplandığı ve dava konusu parsel ile dava dışı 2486, 2487, 2489 ve 2495 parsellerin 05/12/1979 tarihinde Komisyon kararı ile birleştirildiği, kadastro tespitlerinin 01/03/1971 tarihinde kesinleştiği, Komisyonun kararının eki tutanakta "hakiki mal sahiplerinin kati olarak tespit edilememesi münasebetiyle...." şeklinde yazdığı, herhangi bir itiraz olmadan kesinleşerek tescil edildiği ancak arazinin Karakuyu köyünde Toprak Komisyonunun 4753 sayılı Kanunla istinaden dağıtıma tabi tutulduğu, 1972 yılında tapulama sırasında tapu kayıtlarının bir kısmının açık kaldığı, söz konusu Komisyon kararının Tapulama Komisyonunun yetkisini aştığı, 05/12/1979 tarihli Komisyon kararı ve eklerinin incelenmesinde; 13/12/1974 tarihli Tapulama Komisyon kararının son sayfasında Komisyon kararı tebliğ edilenler arasında yer alan davacıya ait imza bölümünün boş olduğu ve davacıya tebliğ edilmediğinin anlaşıldığı, kadastro tutanaklarının 30 gün süreyle askı ilanına çıkarılması ile bu tutanaklara ilgililerinin yapacağı itirazların olması gerektiği ve bir itiraz olmaması halinde komisyonun inceleme mekanizmasının resen harekete geçemeyeceği, ancak herhangi bir itiraz olmadan harekete geçen Komisyonun dava konusu parselin de dahil edildiği 05/12/1979 tarihli kararının yok hükmünde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarla niteliğindeki 3800 m2 yüz ölçümlü eski 2490 yeni 5200 parsel sayılı taşınmazın mevcut tapu kaydının iptali ile 01/03/1971 tarihinde kesinleşen kadastro tespitinde adına tespit yapılan davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, Kadastro Müdürlüğüne yöneltilen davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, taleple bağlılık ilkesine aykırı karar verildiğini, dava konusu taşınmazın davalının murisi ...‘a ait olduğu hususunun muhtar ve bilirkişi beyanlarından anlaşıldığı, askı ilan süresinin hak düşürücü süreye tabi olduğunu, en eski tespitin yapıldığı kişi adına tescilin doğru olduğunu, hak sahibinin davalının murisi olduğunu belirterek kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4271 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 1024. maddesinde; Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde ise; “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakkında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14. ve 17. madde hükümleri uygulanır.” düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararına göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı 135,50 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.