"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.03.2018 tarihli, 2017/5957 Esas 2018/1850 Karar sayılı kararı ile esastan bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, ... ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan yaklaşık 25.000 m2 yüz ölçümüne sahip taşınmazı 1969 yılından 1976 yılına kadar davacının babası, 1976 yılından dava tarihine kadar davacının malik sıfatıyla aralıksız ve nizasız olarak tarım arazisi olarak kullandığını, taşınmazın imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirildiğini ileri sürerek, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine, dava konusu bölümün bulunduğu Mahallede 1995 tarihli 1/50.000 ölçekli ... Metropoliten Alan Alt Bölge ... İmar Planı bulunduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi gereği imar planı kapsamına alınan bir yerin zilyetlikle kazanılamayacağını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, taşınmazın 1987 yılında ... Su Havzası kısa mesafeli koruma alanı içerisine alındığını, ... Mahallesinde tapulama kadastrosunun 1972 yılında yapıldığını, dolayısıyla kanunun aradığı 20 yıllık zilyetlik süresinin koruma alanı içerisine alındığı tarihe kadar dolmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, aynı zamanda dava konusu edilen yerin Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı ... Belediyesi, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunun'un 14. ve 17. maddelerinde yer alan olumlu ve olumsuz koşulların araştırılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı ... Belediyesi, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2015 tarih ve 2012/146 Esas 2015/342 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüyle teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 20.934,84 metrekare yüz ölçümündeki bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay 16. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin 15.03.2018 tarih ve 2017/5957 Esas 2018/1850 Karar sayılı kararı ile "Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm için yeterli olmadığı... dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ile dava tarihine en yakın tarihli uydu fotoğrafları ile komşu taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile varsa tespitlerine esas vergi kaydı veya tapu kayıtları getirtilip dosya arasına konulması, taşınmazın kadastro sırasında tescil harici bırakılma nedeni ilgili yerlerden sorulması, sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, 3 kişilik harita mühendisi ve fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi ve 3 kişilik orman mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılması, bilirkişilerden taşınmazın niteliği, üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihini ayrı ayrı belirleyen ayrıntılı rapor alınması; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi, taşınmaz yönünden dava tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17. maddedeki kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulması gerektiği..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.02.2021 tarihli ve 2019/46 Esas 2021/111 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın bulunduğu ... köyünde kadastro çalışmalarının 15/05/1972 tarihinde kesinleştiği, dava konusu yerin 766 sayılı Yasa'nın 2. maddesi gereği tescil harici bırakıldığı, taşınmazın ... Barajı kısa mesafeli koruma alan sınırı içinde kaldığı, koruma alanı kapsamında olan bu tür yerler üzerinde, koruma alanı kapsamına alındığı tarihten sonraki zilyetliğin hukuki kıymet taşımadığı, öncesi bakımından ise, ileri sürülen zilyetliğin başlangıç tarihinden itibaren koruma alanı kapsamına alındığı 1988 yılına kadar kazanmayı sağlayan zilyetlik süresinin dolmadığı, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı, dava konusu taşınmazın ... Baraj gölü kısa mesafe koruma alanı içerisinde kaldığı ve ... Baraj Gölü'nün korunması gereken havzalar arasına alındığı 1988 tarihinde kamu hizmetine ayrılmış olması sebebiyle imar ve ihya yoluyla kazanılamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
E. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının tescil harici bırakılan dava konusu alanın uzun yıllardır malik sıfatı ile zilyedi olduğunu, taşınmazın 1972 yılı itibariyle tescil dışı bırakıldıktan sonra davacı tarafından imar ihya edilerek tarla haline getirildiğini, 1976 yılından itibaren bugüne kadar da tarafından malik sıfatı ile zilyet olarak kullanıldığını, taşınmazın kamusal alan niteliğinde olmadığını, bu taşınmazların SİT alanları için var olan hukuki niteleme gibi değerlendirilmesi gerektiğini, SİT alanlarında dahi, tarımsal amaçlı kullanım halinde zilyetlikten kazanım mümkün iken, bu yerlerin kamusal alanmış gibi kabul edilerek, kısa mesafeli su havzası alanında kaldığından bahisle zilyetlikten kazanılamayacağının kabulünün ciddi bir hata olduğunu, Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinin ihya edilen taşınmaz malları düzenlediğini, orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz malların 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edileceğini, il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hükmün uygulanmayacağını, İSKİ tarafından çıkarılan yönetmeliğin mutlak koruma bandı üzerindeki tapulu taşınmazların nasıl kullanılacağı hususunda kısıtlayıcı hükümler getirdiğini, ... havzasında 1984 tarihinden 2018 tarihine kadar kamu yararına tahsis edilen arazi olmadığını, İSKİ'nin koruma bandı ve kamu yararından bahisle çekişmeli taşınmazın tapuya tescil edilmemesi şeklinde cevabının hukuka aykırı olduğunu, İSKİ Su Havzaları Yönetmeliğine göre taşınmaz koruma alanında kalsa dahi koruma alanları ile ilgili tarım yasağı olduğuna dair hiçbir kısıtlama söz konusu olmadığını, kısa ve orta mesafe koruma alanlarındaki taşınmazlarda zilyetlik süresini kesmeyeceğini, taşınmaz ... Barajı mutlak koruma alanında kalıyor olsa bile, mutlak korumanın ilan edildiği tarihe kadar mülk edinme koşulları tamamlanmış ise zilyedi adına tapuya tescilinin zorunlu olduğunu, 1/5000 ölçekli ... ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının kesinleştiği tarihe kadar zilyetlik (olağanüstü zamanaşımı 20 yıllık süre) süresi tamamlanmış ise o taşınmazın mülkiyet hakkının zilyedi adına tapuya tescil edileceğini belirterek ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın yargılama sırasında ihdasen oluşan tapu kaydının iptali ile tescili isteğine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu alan 14.02.2019 tarihinde ihdasen Hazine adına hali arazi vasfıyla 1785 parsel numarası ve 646.791,49 metrekare yüz ölçümü ile tapuya tescil edilmiş, daha sonra 3402 sayılı Kanun'un Ek 1.maddesi gereği parsel sınırları ve koordinatları güncellenerek 23.07.2020 tarihinde 131 ada 59 parsel numarası ve 646.374,43 m2 yüz ölçümü ile tescil edilmiştir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
4721sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’ hükümleri yer almaktadır.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın uygulanacağı davalar yönünden HUMK’nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve bozmaya uygun olarak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafın temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120.60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.