Logo

1. Hukuk Dairesi2021/859 E. 2022/593 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak sattığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açılması.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı mirasçının, mirasbırakanın satış işleminin muvazaalı olduğunu ispatlayamaması ve ilk satıştaki alıcının davada taraf olması gerekmediği gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 18/12/2020 tarihli 2020/892 Esas 2020/1399 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/01/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen Davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’ün maliki olduğu dava konusu 592 ada 12 parsel sayılı taşınmazı, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak komşusu olan davalı ...’a, adı geçenin de bir ay sonra mirasbırakanın oğlu olan davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiğini, temliklerin kısa süreli ve bedelsiz olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş; bilahare, dava konusu taşınmazın ada numarasını sehven 592 olarak bildirdiğini, doğrusunun 598 ada 12 parsel olduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., dava konusu taşınmazı mirasbırakandan gerçek bir satış işlemiyle edindiğini, satış bedelinin bir kısmını banka kanalıyla, bir kısmını da makbuz almak suretiyle elden ödediğini, daha sonra taşınmazı bedeli mukabilinde diğer davalı ...’e sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., mirasbırakanın dava konusu taşınmazı satmak istemesi üzerine davacı ile birlikte satın alıp, apartman yapmak istediğini, ancak davacının uzlaşmaz tavırları nedeniyle bu düşünceden vazgeçtiğini, daha sonra dava konusu taşınmazın ortak tanıdıkları olan davalı ... tarafından satın alındığını öğrendiğini, babadan kalma bir yer olması sebebiyle rayiç bedelini ödeyerek dava konusu taşınmazı davalı ...’ten satın aldığını, taşınmaz üzerine üç katlı bina inşaa ettiğini, mirasbırakana kendisinin ve eşinin baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Kararda taşınmaz bilgisinin hatalı yazıldığını, dava konusu taşınmazın 592 ada değil, 598 ada olduğunun düzeltme dilekçesi ile bildirildiğini, dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından değerinin çok altında bir bedelle davalı ...’e, onun tarafından da 1 ay sonra davalı ...’e satış yoluyla devredildiğini, davalı ... tarafından sadece tapuda gösterilen satış bedelinin banka kanalıyla mirasbırakana ödendiğini, kalan kısım için ise elden makbuz düzenlendiğini, davalı ...’in mirasbırakandan taşınmazı edinirken ödeme belgesi aldığını, ancak taşınmazı diğer davalıya sattığında hiçbir ödeme belgesinin düzenlenmediğini, muvazaanın tarafı olan mirasbırakanın imzalı belge vermesinin de muvazaayı ortadan kaldırmayacağını, devir tarihleri arasında kısa süreler olduğunu, mirasbırakanın yurt dışına yerleşmek gibi bir iradesinin olmadığının ortaya çıktığını, davalı ...’in alım gücü bulunmadığını, davalı ...’in de gelir durumuna ilişkin kayıt bulunmadığını, bu hususta eksik inceleme yapıldığını, davalı ...’in hiçbir taşınmazı da bulunmadığını, her iki satış yönünden inceleme yapılmadığını, sadece ilk satışa ilişkin olarak makbuz sunulduğunu, ikinci satış için hiçbir ödeme belgesi sunulmayışının dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını, dava konusu taşınmazın % 50 payının davacı adına tescilini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 18/12/2020 tarih 2020/892 Esas 2020/1399 Karar sayılı kararıyla; davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun değinilen yönden kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava tarihi itibarıyla kayıt maliki olmayan davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı ... yönünden ise iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmek suretiyle yeniden hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Satış tarihleri arasındaki kısa süre, bedeller arasındaki fark göz ardı edilerek davanın reddine karar verildiğini, eksik inceleme yapıldığını, mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmak amacıyla temliki yaptığının ispatlandığını, taşınmazın önce davalı ...’e, ondan sonra davalı ...’e devredildiğini, satışların gerçek olmadığını, ilk satışa dair sunulan evrak üzerinde imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporuna itiraz ettiğini, ancak rapora itirazlarının gerekçesiz olarak reddedildiğini, bu hususun aydınlatılmadığını, ikinci satışa ilişkin olarak hiçbir ödeme belgesi sunulmadığını, davalı ...’in alım gücü bulunmadığını, davalı ... yönünden kayıt maliki olmadığından bahisle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, zira muris muvazaasına dayalı eldeki davada ilk el davalı ...’in taraf sıfatını haiz olduğunu, ilk devralan kişinin mevcut olmadan bu davanın açılmasının mümkün olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında dava tarihi itibarıyla kayıt maliki olmayan ilk el davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olması sonucu itibarıyla doğru olduğundan, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 24/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.