Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8659 E. 2022/901 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yolsuz tescil iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacı mirasçısının miras bırakanının taşınmazdaki payının tamamı mı yoksa bir kısmı mı olduğu ve davalıların iyiniyetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı mirasçısının miras bırakanının taşınmazın yalnızca 10/24 hissesine sahip olduğunun, davalının ise geri kalan hisseleri başka tespit maliklerinden devraldığının ve mahkemenin miras bırakanın terekesine tüm mirasçılar yerine ölü kişi adına tescil kararı verdiğinin tespiti gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Sinop ili, Merkez ilçe, Ada Mahallesinde bulunan 182 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında müvekkillerinin dedesi ... (... oğlu) adına tespit edildiğini, Tapu Müdürlüğü tarafından 18/04/1966 tarihinde sahte kimlik tespitini havi muhtarlık ilmuhaberi ile kayıt malikinin ... olarak tashih edildiğini, aynı gün taşınmazın ... tarafından davalı ...’ye daha sonra ise oğlu ...’ye satıldığını, 18/04/1966 tarihli işlemin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu, Tapu Müdürlüğünde muhtarlık ilmuhaberine dayalı tashih yapılamayacağını, dayanak belgenin sahte olduğunu, müvekkillerinin dedesi 03/02/1327’de ölmüş olup ...’ın da tespit tarihi olan 1957 yılında yaşı itibarıyla tespit maliki olamayacağını, taşınmazı satın alan ... ve oğlu ...’in de sahte ve muvazaalı işlemden haberdar olduğunu, Sinop’un küçük bir yer olması ve davalıların uzun süredir Ada Mahallesi’nde ikamet etmesi nedeniyle ...’ın burada bir taşınmazının bulunmadığını bilmemelerinin düşünülemeyeceğini, müvekkillerinin dedeleri dışında iki farklı ... oğlu ... adlı şahsın da taşınmazlarının aynı yöntemle davalılara devredildiğini, davalı ...’e yapılan devrin mal kaçırma amaçlı olduğunu, diğer ... oğlu ... mirasçılarının aynı vakılara dayanarak açtığı davanın Sinop Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/143 E., 1994/612 K. ile kabul edilerek kesinleştiğini, dayanak tapu kayıtları incelendiğinde de kayıt malikinin müvekkilerinin dedesi olan ... olduğunun anlaşılacağını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının eski hale iadesi ile malik ... ve ... oğlu... adına tescilini talep etmiştir. Yargılama sırasında davaya konu taşınmazın farklı parsellere ifraz olduğu ve kimi parsellerin üçüncü kişilere satıldığı anlaşılmakla davalı uhdesinde kalan taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescil, diğer taşınmazlar yönünden tazminat talep etmiştir.

1.2. Bozma ilamı üzerine, Sinop Sulh Hukuk Mahkemesinin 18/06/2014 tarihli ve 2013/45 E., 2014/571 K. sayılı kararıyla davacılardan ..., mirasbırakana Tuğralıoğullarından ... terekesine temsilci olarak atanmıştır.

II. CEVAP

2.1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazı tapu malikinden resmi işlemle satın aldığını, satıcı ...’la bir ilgisinin bulunmadığını, davacıların tespit malikinin mirasçıları olduğunu kanıtlar delil ortaya koyamadığını, dosyaya sunulan veraset ilamının mirasbırakanın nüfus kaydının bulunmaması ve tanık beyanlarına dayanması nedeniyle yetersiz olduğunu, 1973 yılında taşınmazın tamamına malik olarak 30 yılı aşkın süre boyunca taşınmaza malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak zilyet olduğunu, davacıların davaya konu taşınmazla hiçbir ilişkileri bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalının yargılama sırasında ölmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam olunmuştur.

2.2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Tapu Müdürlüğündeki işlemlerin usulüne uygun olduğunu, taşınmazın davalı ... tarafından öncelikle dava dışı ...’ye hibe edildiğini, daha sonra tekrar ... tarafından alınarak diğer kayıt maliklerinden edinilen hisselerle birlikte müvekkiline devredildiğini, davalının taşınmazda eklemeli olarak 33 yıllık zilyetliğinin bulunduğunu, TMK’nın 712. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.3. Davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; idarenin işlem tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre hareket ettiğini, bu nedenle idarenin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini belirterek, davanın husumet nedeniyle reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28/12/2014 tarihli ve 1999/439 E., 1999/595 K. sayılı kararıyla; tespit maliki ... oğlu ...’nın soyadının tashih yoluyla Demirtaş olarak düzeltilmesine yönelik olarak yapılan işlemin sahte olduğunun Sinop Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 1991/143 E., 1992/612 K. sayılı kararıyla anlaşıldığı; davacı vekili yargılama sırasında kök taşınmaz olan davaya konu 182 ada 10 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce ifraz görmesi nedeniyle davalı adına olan taşınmazlar yönünden tapu iptali - tescil, üçüncü kişiler adına olan taşınmazlar yönünden ise tazminata hükmedilmesini talep etmiş ise de yargılama sırasında davacının talebini tazminat olarak genişletemeyeceği, davalı ...'in uhdesinde kalan taşınmazların muvazaalı ve sahte yollarla davalıya geçtiği gerekçesiyle, davanın Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden husumet nedeniyle reddine, davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 182 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu oluşan 373 ada 140 parsel, 373 ada 141 parsel ve 182 ada 166 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapusunun iptali ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairemizin 02/02/2006 tarihli ve 2005/12904 E., 2006/631 K. sayılı ilamıyla; “Davacılar, ölü kayıt maliki ... oğlu ...'nın kendilerinin mirasbırakanı olduğunu, ... adına yapılan tashihin geçersiz ve yolsuz bulunduğunu, davalıların da iyiniyetli sayılamayacaklarını ileri sürerek, eldeki davayı açmışlar ve çekişmeli payın mirasbırakana döndürülmesini istemişlerdir. Davanın belirtilen bu niteliği itibariyle tereke adına açıldığı, her ne kadar kök mirasbırakanın Medeni Kanunun yürürlüğünden önce ölmesi nedeniyle terekesi paylı mülkiyet üzere olsa da, ara mirasbırakanların ölümlerinin Medeni Kanun'un yürürlüğünden sonra gerçekleştiği kendi payları bakımından mirasçıları arasında elbirliği halinde mülkiyetin bulunduğu kuşkusuzdur... Somut olayda, davacılar dışında dava dışı mirasçıların da bulunduğu veraset ilamıyla sabittir. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

İlk Derece Mahkemesinin 16/06/2021 tarihli ve 2006/169 E., 2021/135 K. sayılı kararıyla; 1991/143 Esas - 1992/612 Karar sayılı 30.12.1994 tarihli Yargıtay 1. Hukuk Dairesinden tasdik edilerek kesinleşen dava dosyası ile ... oğlu ...'nın tapuda isim tashihi yapılan ... adlı şahıs olmadığının ve yapılan idari işlemin sahte olduğunun anlaşıldığı, davalı ...’nin taşınmazdaki hissesini 03.10.1984 tarihinde ifraz ettirerek hakkında hüküm kurulan parselleri uhdesinde bıraktığı, diğer parselleri de dava dışı üçüncü kişilere davadan önce devir ettiği, bu parsellerin üzerinden imar geçtiği, yeni ada ve parsellere ayrıldığı, davacı vekili duruşmada zapta geçen beyanı ile dava dışı şahıslara tapu iptali ve tescil davası açmayacağını, davasına tazminat davası olarak devam edeceğini beyan etse de tazminat olarak devam edilmesine hukuken imkan bulunmadığı ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince davalı ... uhdesinde kalan taşınmazların muvazaalı ve sahte yollarla davalı ...'ye geçtiği, Sinop Asliye Hukuk Mahkemesinin 1966/53 Esas - 1967 /23 Karar sayılı ilamından 1329 doğumlu Turalı oğlu ...'nın kadastro tespitinde adı yazılı ... oğlu ... olduğunun anlaşıldığı, davanın açıldığı tarihten önce ... adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığı, bu davalının 1966 yılında üzerine aldığı taşınmazdaki payını oğlu diğer davalı ...'ye devrettiği gerekçesiyle, davanın Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden husumet nedeniyle reddine, davalı ... ve Hikmet Ferudun Harmantepe yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 182 ada 10 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluşmuş 373 ada 140 parsel, 373 ada 141 parsel ve 182 ada 166 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapusunun iptali ile Tuğralı oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava ... oğlu ... adına tespit edilen 10/24 hisseye yönelik olmasına rağmen Mahkemece taşınmazların tamamı hakkında hüküm kurulduğunu, oysa davalının taşınmazların diğer paylarını ... oğlu ... dışındaki tespit maliklerinden devraldığını, davacıların dava dilekçelerinin netice kısmında tapu iptali talebinin bulunmadığını, taşınmazın 1976 tarihinde davalıya hibe edildiğini, davalının babası ...’un taşınmazı satın aldığı tarihte 10 yaşında olması nedeniyle işlemin yolsuz olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tereke adına tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “ Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”

6.2.2. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

6.2.3. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya kapsamından; kadastro tespiti sırasında Sinop ili, Merkez ilçe, Ada Mahallesi’nde bulunan 182 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 10/24 payının ... oğlu ..., 3/24 payının ..., 3/24 payının ..., 6/24 payının ..., 2/24 payının ise ... oğlu... adına tespit edildiği; 10/24 payın maliki olan ... oğlu ...’nın soyadının 18/04/1966 tarihinde ... olarak tashih edildiği, 10/24 payın 30/04/1966 tarihinde ... tarafından aynı tarihte davalı ...’ye satıldığı, ...’un bu payı 30/04/1966 tarihinde dava dışı ... Harmantepe’ye hibe ettiği, ...’nin de 23/12/1971 tarihinde tekrar ...’a hibe ettiği, ...’un ayrıca tespit malikleri ... ve...’ye ait toplam 6/24 payı 13/10/1966 tarihinde ve tespit maliki ...’e ait 6/24 payı da 07/11/1973 tarihinde devraldığı, ...’un bu suretle maliki olduğu toplam 22/24 payı 07/05/1976 tarihinde davalı oğlu ...’e hibe ettiği, ...’in de tespit maliki ... oğlu...’e ait 2/24 hisseyi izaleyi şuyu nedeniyle 09/08/1982 tarihinde satın alarak taşınmazda tam payla malik olduğu; ... ve davalı ... arasında akdedilen 18/04/1966 tarihli satış senedinde davaya konu 182 ada 10 parsel sayılı taşınmazın yanı sıra dava dışı 33 ada 10 parsel, 35 ada 51 parsel, 35 ada 108 parsel, 37 ada 5 parsel ve 37 ada 30 parsel sayılı taşınmazlara da yer verildiği anlaşılmıştır.

6.3.2. Taşınmazı satın alan ... ...ve ... ... aleyhine farklı bir ... oğlu ...’nın mirasçıları tarafından 18/04/1966 tarihli satış senedi ile devredilen taşınmazlar hakkında aynı gerekçe ile açılan davada Mahkemece 1312 doğumlu ...’ın başvurusu üzerine Tapu Müdürlüğü tarafından Tapu Sicil Nizamnamesi’nin 16. maddesi uyarınca isim düzeltme işleminin yapıldığının, 1312 doğumlu ...’ın 12/05/1975 tarihinde vefat ettiğinin, davacıların mirasbırakanı ile ...’ın aynı kişi olmadığının, 18/04/1966 tarihli işlemin geçersiz olduğunun, davalıların iyi niyetli üçüncü şahıslar olmadıklarının, ...’ın kızının beyanına göre ...’ın Ada Mahallesinde taşınmazının bulunmadığının tespit edildiği, davacılar tarafından 182 ada 10 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davadan vazgeçildiği, nihai olarak Sinop Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/143 E., 1992/612 K. sayılı 30.12.1994 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

6.3.3. Sinop Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/02/1967 tarihli ve 1966/53 E., 1967/29 K. sayılı veraset ilamıyla Tuğralıoğullarından ...’nın 1329 senesinde öldüğü ve mirasçılarının ölü... eşi ..., ...'in kızları ... ve ilamda yer verilen diğer kişiler olduğu; yine Sinop Sulh Hukuk Mahkemesinin 02/07/1979 tarihli ve 1979/199 E., 1979/175 K. sayılı veraset ilamıyla... ve Zehra'dan olma 1371 doğumlu ...'nın davacıların mirasbırakanı olduğu görülmüştür.

6.3.4. Davaya konu 182 ada 10 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce ifrazı sonucunda 37 parça taşınmazın oluştuğu, bunlardan 373 ada 140 ve 141 parsel ile 182 ada 166 parsel sayılı taşınmazların davalı ... uhdesinde kaldığı, diğerlerinin üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.

6.3.5. Yapılan tespitler doğrultusunda, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Ne var ki, davacıların mirasbırakanı ... oğlu ...’nın taşınmazın yalnızca 10/24 payının maliki olduğu, davalının taşınmazdaki diğer payları ... oğlu ... dışındaki tespit maliklerinden devraldığı gözetilmek suretiyle sadece ... oğlu ...’dan gelen 10/24 paya yönelik olarak hüküm kurulması gerekirken, davalı uhdesindeki taşınmazların tamamı hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.

6.3.6. Öte yandan, bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca ölümle kişilik son bulur. Diğer taraftan kamu düzenine ilişkin olan doğru sicil tutma ilkesinin yerine getirilmesinde hâkimin de yükümlü olduğu tartışmasızdır. O halde Mahkemece dosyada bulunan mirasbırakan ... oğlu ...’ya ait veraset ilamına göre tüm mirasçılar adına tescil hükmü kurulması gerekirken, ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması da doğru değildir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazının kararın (IV/6.3.5.6) numaralı paragrafında belirtilen yönlerden kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.