Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8894 E. 2021/7995 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamuya terk edilen ve sonradan terk işleminin iptaliyle tekrar malike ait hale gelen taşınmazın, tapu iptali ve tescil davası devam ederken devrinin mümkün olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kamuya terk edildikten sonra terk işleminin iptaliyle tekrar malike ait hale gelmesiyle, asıl taşınmazla bağlantısı kalmadığı ve bu nedenle taşınmazın devrinin davaya konu kısım üzerindeki hakları kapsamadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.

Davacı, maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 3.505,54 m2’lik kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığının tespit edilmesi üzerine bu alanı tapuda kamuya terk ettiklerini, daha sonra ... 2. İdare Mahkemesinde kıyı-kenar çizgisi tespiti kararının iptali için açtıkları davanın kabul edildiğini, idarece yeniden kıyı-kenar tespiti çalışması yapılarak bunun kesinleştiğini ve oluşan yeni durumda dava konusu taşınmazın 1.927,09 m²'lik kısmın kıyı-kenar çizgisi dışında kaldığını ileri sürerek, daha önce kamuya terk ettikleri 1.927,09 m²'lik kısmın taşınmaza eklenerek, taşınmazın 24.910,58 m² olacak şekilde tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, davacı 01.03.2018 tarihinde taşınmazı ... Gayrimenkul Tur. İnş. San. Tic. AŞ’ye temlik etmiş, taşınmazı devralan şirket davayı takip etmiş, aşamada davacı şirket dava konusu edilen kısmın teknik bilirkişilerce düzenlenen raporda "A" harfi ile gösterilen 1.929,95 m²'lik kısım olduğunu bildirerek taleplerini ıslah etmiştir.

Davalı, devletin hüküm ve tasarrufundaki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını, idarece değiştirilse bile sahil şeridinde herkesin faydalanmasına açık olması gereken alanların işgal edilmesinin, zilyetlik iddiasında bulunulmasının Anayasa ve ilgili mevzuata aykırılık teşkil ettiğini, kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin idari işlemlerin adli olarak takdiri delil niteliğinde olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 20.11.2011 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygun bulunan kıyı kenar çizgisine göre davacı ... Golf Klubüne ait 286 parsel sayılı taşınmazın (yeni ... ada ... parsel) kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 3.505,54 m2’lik kısmının maliki tarafından 25.11.2013 tarihinde kamuya terk edildiği ve anılan kısmın taşınmazla ilişiği kesilerek sicilden terkin edildiği, ... Golf Klubü tarafından 286 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kıyı kenar çizgisinin iptali için ... 2. İdare Mahkemesinin 2014/625 Esas sayılı davasının açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği, Danıştay 14. Dairesi tarafından 2015/11353 Esas sayılı ilam ile kararın 11.04.2018 tarihinde onandığı, 27.02.2019 tarihinde de karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi ile kararın kesinleştiği, iptal kararından sonra yeni kıyı kenar çizgisi çalışması yapıldığı, yapılan yeni kıyı kenar çizgisinin 16.06.2016 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandığı, eldeki davanın 02.09.2016 tarihinde açıldığı, davacı ... Golf Kulübünün ... ada ... parsel sayılı taşınmazı 01.03.2018 tarihinde ... Gayrimenkul Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine (... Gayrimenkul) temlik ettiği, ... Gayrimenkul vekilinin 21.09.2018 havale tarihli dilekçesi ile anılan taşınmazın ... Gayrimenkul tarafından satın alındığını belirterek davacı sıfatıyla davaya devam etmelerine karar verilmesini istediği, mahkeme hakimince dilekçe üzerine 26.09.2018 tarihinde HMK’nin 125/2 maddesi uyarınca talebin kabulüne yazıldığı, yargılama sonunda da hükmün anılan şirket adına kurulduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, şekli hukuk alanı olan usul hukuku, kural olarak maddi hukuku takip eder ve maddi hukukun belirlediği hak çerçevesinde yargılama gerçekleşir. Bu sebeple dava konusu yapılan şey, mal, alacak veya hak bakımından maddi hukuk anlamında bir devir söz konusu olmadığında veya görünüşte böyle bir devir ortaya çıkmakla birlikte maddi hukuk bakımından geçersiz sayılır ve dava konusunun devrine ilişkin hükümlerin uygulama alanı bulması mümkün olmaz. Maddi hukukun kabul etmediği veya geçersiz saydığı devre usul hukukunda sonuç bağlanarak hareket edilemez. Örneğin maddi hukuk bakımından devri mümkün olmayan mal veya hak devredilmiş görünse dahi, dava konusunun devri hükümleri uygulanmamalıdır. Dava hakkı asıl hakka bağlı bir hak olduğundan ancak asıl hakla birlikte kullanılabilir.

Öte yandan gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakameleri Kanunu (HUMK) gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nda (HMK) dava hakkının devrine ilişkin bir düzenleme yer almayıp, HUMK'da 186 ncı ve HMK'de de 125. maddeler dava konusunun devrine ilişkindir.

Somut olayda, davacı ... Golf Kulübü tarafından maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 3.505,54 m2’lik kısmının kamuya terk edildiği ve anılan kısmın ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ile ilişkisi kesilerek sicilden terkin edildiği, devir tarihinde yürürlükte bulunan kıyı kenar çizgisinin iptali için İdare Mahkemesinde dava açıldığı, davanın kabulle sonuçlanarak kesinleştiği, bunun üzerine İdare tarafından yeni bir kıyı kenar çizgisi çalışması yapıldığı ve bu yeni çalışma ile ... Golf Klübu tarafından kamuya terk edilen 1.929,95 m2’lik kısmın artık kıyı kenar çizgisi içerisinde yer almadığı gerekçesi ile ... Golf Klübu tarafından eldeki davanın açıldığı, yargılama devam ederken ... parsel sayılı taşınmazın ... Gayrimenkul’e devredildiği, ... Gayrimenkul’ün de taşınmazı devraldığı için HMK’nın 125. maddesi uyarınca davaya devam etmek istediğini bildirdiği anlaşılmış ise de; uyuşmazlıkta HMK’nın 125. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Şöyle ki, ... parsel sayılı taşınmazın 3.505,54 m2’lik kısmının kamuya terki ve taşınmazdan ayrılması ile anılan kısmın artık ana taşınmazla bir bağının kalmadığı, bu durumda, ana taşınmazın temlikinin kamuya terk edilen kısım ile ilgili hakları kapsamadığı, bir başka anlatımla anılan kısma ilişkin talep ve dava hakkının kamuya terk eden ... Golf Kulübünde olduğunun gözetilmemesi doğru değildir.

Hal böyle olunca, ... Gayrimenkul’ün davada taraf sıfatı olmadığı gözetilerek, bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Davalı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 16.12.2021 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Yargılama sırasında davacı, HMKnın 125/2.maddesi gereğince dava konusuna ilişkin hakkını temlik etmiş, temlik alan tarafından yargılamaya devam olunmuş, yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de başvuru esastan reddedilmiştir.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan ihtilaf; davacının yargılama sırasında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin dava konusunu devredip edemeyeceğine ilişkindir. Dosya kapsamı ile sair hususlarda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 125.maddesi dava konusunun devrini düzenlemiş, 2. Fıkra ile de davacının dava konusunu devri hüküm altına alınmıştır. Bu maddenin başlığı “Dava konusunun devri” olup, 2.fıkra ile “ Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.” Şeklinde düzenlenmiştir.

Dava konusunun ne olduğuna gelince; en basit tanımı ile, davacı tarafından davaya konu yapılarak mahkemeden hüküm altına alınması istenen hak veya alacaktır. Bu tariften de anlaşılacağı üzere dava konusu sadece alacak olarak sınırlandırılmamıştır. Eğer öyle olsaydı yasa koyucu HMK 125. maddeyi düzenlerken sadece alacağın temlikini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu 183 v.d md. göz önüne alarak sadece “dava konusu alacağın devrinden” bahseder,” dava konusu” ibaresini kullanmazdı.

Gayrimenkulün devrinin nasıl yapılacağını düzenleyen Türk Medeni Kanunu 706, Türk Borçlar Kanunu 237 ve Tapu Kanunu 26. Maddeler nazara alındığında, taşınmazların devrine ilişkin temliklerin tapu memuru huzurunda yapılması şart ise de, taşınmaz devir borcu doğuran sözleşmelerin noterde veya mahkeme huzurunda yapılması yeterli olup, somut davada davacı temliknameyi mahkemeye ibraz ederek temlikte bulunmuştur. Davalı tarafından buna itiraz edilmeyerek temliklerin mahkeme huzurunda yapılmış olması nedeniyle bu sözleşmelerin geçerli olduğu hususunda şüphe bulunmamaktadır. Noterde yapılan sözleşmeyi kabul edip, mahkeme huzurunda yapılan sözleşmenin kabul edilmemesi mümkün değildir. Aksinin kabulü halinde noterde yapılan gayrımenkul satış vaadi sözleşmelerine dayalı olarak açılan cebri tescil davalarının görülmesi de mümkün olmayacaktır. Diğer yandan davacıların dayandığı sözleşme mülkiyeti nakletmeyip, TMK 706 gereğince mülkiyetin devir borcunu doğurmakta, mülkiyetin nakli mahkeme kararı ile gerçekleşmektedir.

Sonuç itibariyle, HMK’nın 125. Maddesi ile dava konusunun davacı tarafından da devri düzenlenip, dava konusu sadece alacak hakkından ibaret olmayıp, gayrimenkuller açısından bir istisna getirilmediğine, temlikin mahkeme huzurunda yapılması karşında söz konusu temlike değer verilerek yapılan yargılama sonucu verilen hüküm esas bakımandan da doğru bulunmakla kararın onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.