Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8910 E. 2022/2572 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakan ile davalı arasında yapılan inanç sözleşmesine dayanılarak, davalı adına kayıtlı taşınmaz payının iptali ve mirasçılar adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İnanç sözleşmesinin geçerli bir yazılı delil olarak kabul edilmesi, davalının imzasının kriminal raporla doğrulanması ve davalı alıcının iyiniyetli üçüncü kişi olmadığının tespiti gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilmek suretiyle davanın kabulüne dair verilen karar, yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, davacılar vekili tarafından da duruşma talep edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 29/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vasisi ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve vasinin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'nun, kardeşi olan davalı ... ile 1/2'şer paylarla paydaş olduğu 9190 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava dışı ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, ancak bu sözleşmenin taraflarca feshedildiğini, bu arada 6 parsel sayılı taşınmazın müteahhide devredilmiş olması nedeniyle, müteahhide ait bir binadan 3/160 payın mirasbırakanlarına ve davalıya devri ile üstüne müteahhide 7.000,00 TL ödeme konusunda anlaşıldığını, mirasbırakanları ...'ın oğlu ile yaşadığı sorunlar nedeniyle devredilecek taşınmazın davalı kardeşi adına tescil edilmesini istediğini, bu hususta mirasbırakan ile davalı arasında 01/02/2006 tarihli sözleşme yapıldığını, 7.000,00 TL'yi mirasbırakanlarının ödediğini, anlaşmaya göre dava konusu 9179 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 3/360 payının davalı ...'e devredildiğini, aradan geçen zamanda davalı ...'in 1/2 payı iade etmediğini, mirasbırakanlarının dava açmaya hazırlandığını duyan davalının taşınmazı diğer davalı ...'e satış göstermek suretiyle devrettiğini, ancak temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu 4 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı payın 1/2'sinin iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1.Davalı ..., dava dışı müteahhit ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğini, müteahhide devrettiği taşınmazın karşılığı olarak kendisine dava konusu taşınmazın 3/160 payının devredildiğini, bu taşınmazda davacıların mirasbırakanının bir hakkı bulunmadığını, inançlı işlemin söz konusu olmadığını, ölen kardeşi ...'ın müteahhide devredilen taşınmazdaki payı karşılığında müteahhitten ne aldığını bilmediğini, dava konusu taşınmazı 13/07/2009 tarihinde sattığını belirterek, davanın reddini savunmuş, aşamada kısıtlanması nedeniyle ... vasi tayin edilmiştir.

2.Davalı ..., dava konusu taşınmazı iyiniyetli üçüncü kişi olarak bedeli karşılığında satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12/01/2021 tarihli ve 2015/347 E., 2021/7 K. sayılı kararıyla; yazılı şekilde düzenlenen inanç sözleşmesindeki imza inkâr edilmiş ise de, belge aslı üzerinde inceleme yapan Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından hazırlanan raporda imzanın davalı ...'nun el ürünü olduğunun bildirildiği, rapora itiraz dilekçesinde irade fesadından söz edilmiş ise de bu hususun ispatlanamadığı, inanç sözleşmesinin iddiayı ispata elverişli olduğu, diğer davalı ...'in iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ... ve müteveffa ...'ın toplamda 4 daire sahibi olacakken, sözleşmenin feshiyle aynı mevki ve konumda 1/2 hisse ile toplamda 1 daire almalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, inanç sözleşmesinin 2015 yılında açılan davada da yasal süreler içinde sunulmadığını, davacı tarafça sunulan belgenin ve üzerindeki imzaların sahte olduğunu, evrakın sonradan düzenlenmiş sahte bir belge olduğunu, davalının böyle bir evrak imzalamadığını, davalı ...'in 85 yaşından büyük ve demans (bunama) hastası olması sebebiyle imza örneği veremeyecek ve imzayı inkar edemeyecek durumda olduğu bilindiğinden böyle bir evrak yaratıldığını, sözleşmede imzası bulunan ...'nun da imzanın kendisine ait olmadığını, ... ve ... ile bu konuyla ilgili olarak hiç biraraya gelmediklerini beyan ettiğini, Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından hazırlanan imza incelemesi raporunda eksik ve hatalı incelemelerde bulunulduğunu, kurumlardan gelen imza örneklerinin tamamının incelenmediğini, raporda incelemeye konu dört adet imza örneğine yer verildiğini, sözleşmede yer alan imzanın davalıya ait olduğunu kabul etmemekle birlikte; davalının ... tarafından kaçırıldığını, evinde hapsedildiğini ve darp edildiğini, imzanın davalı hapsedildiği zaman zorla alınmaya çalışıldığını, dava konusu taşınmazın diğer davalı ...'e devrinin davalının tedavi masraflarını karşılamak amacıyla gerçekleştiğini, tanık beyanlarından bir kısmının gerçek ile örtüşmediğini, ifadelerin birbirleri ile çeliştiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 29/06/2021 tarihli ve 2021/255 E., 2021/1097 K. sayılı kararıyla; 2009 yılında kardeşler arasında taşınmazla ilgili tartışma yaşandığı, Savcılık soruşturması yapıldığı, zorla senet imzalatma iddiası yönünden takipsizlik kararı verildiği, davalı ...'in ifadelerinde kardeşi ...'ın kendisine bir takım belgeler imzalatmak istediğini ancak imzalamadığını belirttiği, davacıların dava konusu taşınmaz için yapılan ve her iki kardeşin imzalarının olduğu 01/02/2006 tarihli belge sunduğu, davalı ...'in belge altındaki imzayı inkar ettiği, Mahkemenin yaptırdığı imza incelemesinde, belge altındaki imzanın davalı ...'in eli ürünü olduğunun belirtildiği, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları uyarınca taşınmaz payının 2009 yılındaki gerçek değeri ile satış değeri arasında fark olduğu, davalı tanığı olarak dinlenen müteahhidin davacıların mirasbırakanına ayrıca bir pay vermediğini belirttiği, Mahkemece yapılan mal varlığı araştırmasında davacıların mirasbırakanı adına devir tarihlerinde tescil edilen bir taşınmaz bulunmadığı, bu haliyle inanç sözleşmesinin yazılı delil ile ispatının gerektiği, buna ilişkin davacıların belge sunduğu, belge tarihi ile davalı ...'e yapılan pay devrinin aynı tarihli olduğu, davalı ...'in davalı ...'in kızı ile akrabalığının bulunduğu, taşınmaz için bedel ödediğine dair bir ispatının olmadığı, iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, ancak hüküm fıkrasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde tescil kararı verildiği gerekçesiyle, düzeltilmek suretiyle davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, haklı istinaf sebeplerinin incelenmediğini, eksik ve hatalı inceleme yapılarak maddi gerçeğe ulaşılamadığını, Jandarma Kriminal Labaratuvarı tarafından yapılan incelemenin eksik ve yetersiz olmakla birlikte hangi evraktaki imza üzerinde inceleme yapıldığının anlaşılamadığını, çıplak gözle bakıldığında dahi anlaşılacağı üzere incelenmesi istenen inanç sözleşmesindeki imzanın davalının imzası ile hiçbir benzerliği bulunmadığını, Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan eksik ve hatalı incelemeye karşı itiraz dilekçesi ile dosyanın imza incelemesi için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesinin talep edildiğini ancak gönderilmediğini, davalının hukuki yararı gözetilmediği gibi maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasının da engellendiğini, bu hatanın düzeltilmesi gerektiğini, inanç sözleşmesi gibi gözüken 01.02.2006 tarihli belge üzerindeki imzanın sahte olduğunu, delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceğini ve hukuken korunmaması gerektiğini, taraflarınca sunulan hukuka uygun belgeler delil başlangıcı olarak nitelendirildiğinde, tanık beyanlarının somut olayı açıkladığını, davacıların iş bu davayı tanzim etme hakkının zamanaşımına uğradığını, taşınmazın satış bedelinin ödendiğinin ispatlandığını, 2009 yılına ait ödeme dekontu sunulduğunu bildirerek ve önceki beyanları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan , onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.

Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK.nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

Belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da değinildiği üzere; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir.

İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 5.491,10 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 29/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.