"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın, davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin HMK’nın 353/(1).b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli ve davacılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/01/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı ... vekili Avukat... temyiz eden davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, eksikliğin ikmali için verilen geri çevirme kararı üzerine, dosya tekemmül etmiş olmakla, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ...’ın 253, 739, 741, 1060, 1064, 1066, 1365, 1538, 872 , 934, 246, 1743 (502 parselden ifrazen), 522, 982, 897, 906, 946, 1244 ve 1349 parsel sayılı taşınmazlardaki payını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak oğlu olan davalı ...'a temlik ettiğini, işlemin bedelsiz gerçekleştirildiğini, davalı ...'ın iktisap ettiği 872 ve 934 parsellerdeki payları uhdesinde tutarak 246, 253, 522, 739, 741, 982, 1060, 1064, 1066, 1365,1538 ve 1743 parsel sayılı taşınmazlardaki payları diğer davalı ...'a devrettiğini, 897, 906, 946, 1244 ve 1349 parsel sayılı taşınmazları da dava dışı üçüncü kişilere satış suretiyle temlik ettiğini, ...'ın da devraldığı taşınmazlardan bir kısmını uhdesinde tutarak 246, 1734 (502 parselden ifrazen), 522 ve 982 parsel sayılı taşınmazları dava açılmadan önce üçüncü kişilere satış yoluyla devrettiğini ileri sürerek, davalı ... adına kayıtlı olan (872 ve 934 parsellerdeki paylar), davalı ... adına kayıtlı olan (253, 739, 741, 1060, 1064, 1066, 1365, 1538 parsellerdeki) payların miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, davalı ... tarafından üçüncü kişilere temlik edilen (897, 906, 946, 1244 ve1349 parsellerdeki) payların ve davalı ... tarafından üçüncü kişilere temlik edilen (246, 1734 (502 parselden ifrazen) 522, 982 parsellerdeki) payların dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden miras paylarına karşılık gelen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, asıl davada davacı ...’nin aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar, davacıların mirasbırakanları ...ın 01/02/1992 tarihinde öldüğünü, eşi Hüseyin Karaman’ın ekonomik durumunun müsait olmaması nedeniyle ...’nin babasından intikal eden payları ...ve ...’a sattığını, aile mallarının üçüncü kişilere gitmemesi amacıyla 944, 945, 946, 947 parsel sayılı taşınmazların ... ve ...’a satışı hususunda yapılan anlaşma ile ilgili Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/311 Esas sayılı dosyasında tapu iptal ve tescil davası açıldığını, dava sürecinde taraflar arasında 09/04/1988 tarihli protokolün imzalandığını, Mehmet Bıyık ve ...’ın 5.000,00 TL karşılığında taşınmazların davalılara devri hususunda anlaşma yaptıklarını, mirasbırakanın ihtiyacı nedeniyle kendisine kalan payları satmak istediğini, 02/09/1988 tarihli resmi senet ile taşınmazları davalılara sattığını taşınmazları alabilecek gelire ve ekonomik duruma sahip olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; resmi akitteki değerlerin mahallinde saptanan ve içeriğine itibar edilen bilirkişi raporlarında belirtilen değerlerle uygunluk arz etmediği ve mirasbırakanın oğulları olan davalıların satış bedellerini mirasbırakana ödediğine ve satışın gerçek iradeyi yansıttığına dair somut delil sunulmadığı, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın mal kaçırma kastının bulunup bulunmadığını ortaya koyacak delillerin inceleme dışında tutulduğunu, anne oğul arasında yapılan temlikin tek başına muvazaa olgusunu oluşturmayacağını, davanın kısmi dava niteliğinde açıldığını, belirsiz alacak davasına çevrilmesinin ise ancak tam ıslah ile mümkün olduğunu, ıslahın süresi içerisinde yapılmadığını, hüküm kısmında faiz başlangıcının hatalı olduğunu, yargılama giderlerinin yüksek hesaplandığını, tazminatın %5'lik kısmından ..., %95'lik kısmından davalı ...'ın sorumlu tutulduğunu, bu ayrımın gerekçesinin karardan anlaşılamadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakanın tüm mal varlığını erkek çocuklarına devrettiği, taşınmazlarını aynı tarihli akitlerle satmasını gerektirir bir ihtiyacı olduğunun ve satış bedellerinin mirasbırakana ödendiği hususlarının somut olarak kanıtlanamadığı, dava konusu taşınmazlar hükmen mirasbırakan ... adına tescil edildiğinden 09/04/1988 tarihli protokol ile bedelin davalılar tarafından ödendiği savunmasına itibar edilemeyeceği ve temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı olduğu ancak dava konusu 1365 parselde talep sonucu aşılarak davalı adına kayıtlı 1/4 payın tamamının iptaline karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu, birleştirilen davada davacı ... tarafından usulünce yapılmış bir ıslah bulunmadığından bedel isteminin dava dilekçesindeki değer üzerinden kabul edilmesi gerektiği, davalıların yargılama giderleri bakımından sorumluluk oranları belirlenirken davalılar lehine yapılan tasarruf değerinin dikkate alınması gerektiği, davalıların yargılama giderlerinden müştereken sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı ve infazda tereddüt yaratacak şekilde yüzde üzerinden hüküm kurulmuş olmasının da hatalı olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davalarda davalıların istinaf isteminin HMK’nın 353/(1).b.2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalılar adına kayıtlı taşınmazlar ile üçüncü kişilere temlik edilen taşınmazlarda davacının miras payına karşılık gelen toplam 77.690,00 TL üzerinden eksik kalan harcı 23/02/2021 tarihinde Mahkeme veznesine yatırdıklarını, yanılgılı değerlendirme ile davacı ... yönünden bedel isteminin 5.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.2. Asıl davada davacılar ve birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; 1365 parselde davalı ... adına kayıtlı payın 32/256 olarak tespit edildiğini ancak Bölge Adliye Mahkemesince 32/1280 pay üzerinden hatalı hüküm kurulduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını veya bu hususun düzeltilerek kararın onanmasını talep etmiştir.
2.3. Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekil temyiz dilekçesinde özetle; 09/04/1988 tarihli protokolde, dava konusu taşınmazların mirasbırakan ....’a iadesi için davanın mirasbırakanın kardeşleri olan dava dışı Yunus ve Mehmet Bıyık tarafından kabul edileceği, 5.000.000 TL satış bedelinin ise eldeki davanın davalıları olan Adem ve Hasan tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, mirasbırakanın bu nedenle dava konusu taşınmazları davalılara hükmen tescil kararından sonra devrettiğini, tanıkların mirasbırakanın taşınmazlardaki payını kardeşlerine satmak istediği ve davacılardan mal kaçırmak kastı ile hareket edilmediğini beyan ettiklerini, dosyaya sundukları 40 adet senedin incelenmediğini, talepten fazlasına hükmedildiğini, ıslahın süresinde yapılmadığını, bilirkişilerce taşınmazların değerinin emsal araştırması yapılmadan çok yüksek belirlendiğini, faiz başlangıcının hatalı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali tescil ve bedel isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 107. maddesinin 1. fıkrasında “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” Aynı maddenin 2. fıkrasında “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...ın 01/02/1992 tarihinde öldüğü, geride kendisinden sonra ölen kızı ...’nin eşi olan birleştirilen davada davacı ..., ...’nin çocukları asıl davada davacılar.... birleştirilen davada davacı ... ile yargılama sırasında ölen kızı asıl davada davacı ...’nin çocukları ....ve...ile oğulları olan asıl ve birleştirilen davada davalılar Hasan ve Adem’in mirasçı olarak kaldıkları, dava konusu taşınmazların mirasbırakan ...'a veraseten intikal ettiği, mirasbırakanın taşınmazlardaki 1/5 miras payını kardeşleri ... ve ....'a satış suretiyle devrettiği, daha sonra Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/311 Esas sayılı dosyasında açtığı tapu iptal ve tescil davası kabul nedeniyle kabul edilerek taşınmazlardaki 1/5 payın mirasbırakan adına tescil edildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, hükmen tescile esas 09/04/1988 tarihli protokolde....ve ...’a davalılar .... ve ... tarafından ödenecek 5.000,00 TL karşılığında taşınmazların mirasbırakan Latife Karaman’a iade edileceği hususunda anlaşma sağlandığı, anılan protokolde davalılar... ve ..., mirasbırakan ... ile ..., ... ve yediemin ...’in imzalarının bulunduğu, mirasbırakanın 02/09/1988 tarihinde 17 parça taşınmazdaki payının tamamını davalı ...’e, 1538 parseldeki payını davalı ...’a, 27/06/1988 tarihinde 739 parseldeki payını davalı ...’e temlik ettiği, davalı ...’in 11 parça taşınmazı 15/09/1988 tarihinde davalı ...’a, 5 parça taşınmazı 22/02/2008 tarihinde dava dışı 3. kişilere devrettiği, 872 ve 934 parselleri uhdesinde bıraktığı, davalı ...’ın 246, 502, 522 ve 98 parselleri muhtelif tarihlerde dava dışı 3. kişilere devrettiği, toplam 8 parça taşınmazı uhdesinde bıraktığı anlaşılmaktadır.
3.3.2. Mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak davalılar adına kayıtlı taşınmazlar yönünden tapu iptal ve tescile, davalılar tarafından 3. kişilere devredilen taşınmazlar bakımından bedel isteminin kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı gibi; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalar, terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından ve taşınmazların değeri dava tarihi itibariyle belirlendiğinden, hükümde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Asıl ve birleştirilen davalarda davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
3.3.3. Asıl davada davacılar ve birleştirilen davada davacı ..’nin temyiz itirazına gelince; eksiğin tamamlatılması yolu ile getirtilen belgelerden, mirasbırakanın dava konusu 1365 parsel sayılı taşınmazda 1/5 payı olduğu ve payının tamamını 02/09/1988 tarihinde davalı ...’e temlik ettiği, anılan payın davalı ... tarafından 15/09/1988 tarihinde davalı ...’a devredildiği, taşınmazın 1/20 payının ise 13/05/1999 tarih, 2382 yevmiye numaralı işlem ile hükmen davalı ... adına tescil edildiği, 31/01/2020 tarihinde 3402 s. Kadastro Kanunu'nun 22/A maddesi uygulaması neticesinde taşınmazın 103 ada 360 parsel sayılı taşınmaza gittiği ve davalı ...’ın anılan taşınmazda ¼ paydaş olduğu kayden sabit olup, taşınmazın 4/20 payı üzerinden davacıların miras payları oranında iptal tescile karar verilmesi gerekirken, 1/40 pay üzerinden iptal tescile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, doğru sicil oluşturma ilkesinin bir sonucu olan dolu pafta ilkesine aykırı olacak şekilde kapatılan eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması da isabetsizdir.
3.3.4. Birleştirilen davada davacı ...’nin temyiz itirazına gelince; davacı ... 26/07/2010 tarihli dava dilekçesinde dava değerini 10.000,00 TL olarak göstermiş, 5.000,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili isteminde bulunmuş, 23/12/2012 tarihli dilekçesinde 20/12/2012 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen 77.689,70 TL üzerinden 1.005,20 TL tamamlama harcını yatırmıştır.
O halde, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değerinin Mahkemece yapılacak keşif sonucu alınacak bilirkişi raporuna bağlı olduğu, dava değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenmesinin mümkün bulunmadığı ve bedel istemi bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesi gerektiği göz önüne alındığında, davacının bedel istemine yönelik olarak tamamlama harcını yatırması halinde tamamlanan değer üzerinden bedele hükmedilebileceği açık olup, ayrıca ıslah yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
3.3.5. Hal böyle olunca, dava konusu (eski 1365) 103 ada 360 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına kayıtlı 4/20 payı üzerinden asıl davada davacılar ve birleştirilen davada davacı Rıza Karatepe’nin miras payları oranında iptal tescile hükmedilmesi ve birleştirilen davada davacı ...’nin bedel isteminin miras payına isabet eden ve harcı tamamlanan değer üzerinden kabul edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; asıl davada davacılar ve birleştirilen davada davacı .... vekili ile birleştirilen davada davacı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, asıl ve birleştirilen davalarda davalıların sair temyiz itirazlarının reddine yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının ise bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekilleri için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edenlere geri verilmesine, 05/07/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.