Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9229 E. 2023/1366 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığı iddiasıyla yapılan taşınmaz devrinin iptali ve tescil davasında, mahkeme kararının infazında tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulup kurulmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nın 297. maddesine aykırı olarak infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurduğu, ancak bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gözetilerek, HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, mirasbırakan babası ...’e 2011 yılında demans ve alzheimer teşhisi konulduğunu, murisin 305 ada 17 parsel sayılı taşınmazdaki payını 2012 yılında paydaşlardan davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiğini, devir tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada mirasbırakanın terekesine ... temsilci tayin edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamış, aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mirasbırakan ...'nın temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığı, derdest nitelikteki Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/192 Esas sayılı dosyasının verilen süre içerisinde 30.03.2021 tarihinde kesinleştiği, dava şartı noksanlığının da giderildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar istinaf dilekçelerinde özetle; derdestlik itirazlarının dikkate alınmadığını, muris ...'in fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin eksik inceleme yapılarak hatalı hüküm kurulduğunu, murisin akıl hastalığının hangi evrede olduğunun araştırılmadığını, hükme esas alınan ATK raporu ile uzman görüşü bildirilen kurul içerisinde yalnızca bir nöroloji uzmanı bulunduğunu, ...'in satış esnasında ayırtım gücünü haiz olduğunu, mahalli bilirkişi ve tanıkların murisin böyle bir hastalığının olduğunu bilmediklerini ve murisin ayırtım gücünün yerinde olduğunu belirttiklerini, işlemin hükümsüzlüğünü ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, dava konusu taşınmazın değerinin artması sebebiyle kötü niyetle davanın ikame edildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar temyiz dilekçesinde özetle, davacının aynı konuda açtığı dava derdest iken eldeki davanın açıldığını, 19.03.2019 tarihinden itibaren muris ...'nın yoğun bakımda olduğunu, bu durumun bildirildiğini, her aşamada sunmalarına rağmen derdestlik itirazının incelenmediğini, yargılamaya devam edildiğini, alzehimer teşhisinin murisin ayırt etme gücünü etkileyip etkilemediğinin ATK raporunda tartışılmadığını, tek bir muayeneye göre rapor hazırlandığını, eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu, alzehimer hastalığını nöroloji ve psikiyatrinin birlikte incelemesi gerektiğini ancak kurulda sadece nöroloji uzmanı olduğunu, murisin temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunu, tanıkların ve mahalli bilirkişilerin de bunu doğruladığını, Mahkemenin beyanları yok sayarak hüküm kurduğunu, taşınmazın değeri arttığı için talepte bulunulduğunu, hakkın kötüye kullanıldığını, murisin hukuki ehliyeti olmadığı kabul edilse dahi hisse satışının değerinde yapıldığını, murisin menfaatlerini olumsuz şekilde etkilemediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9 uncu maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10 uncu maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (...) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13 üncü maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 282 nci maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.

2. HMK'nın 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, mirasbırakan ...'in 719 parsel (yeni 305 ada 17 parsel) sayılı taşınmazdaki 8/140 (2/35) payını 06.12.2012 tarihinde davalı ...'ya temlik ettiği, ...'nın dava konusu taşınmazda başkaca payları da olduğu görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verildikten sonra HMK'nın 297 nci maddesine aykırı olacak şekilde ... adına 7/40 oranında kayıtlı olan hissenin 2/35 oranında iptali ile iptal edilen 2/35 payın ... mirasçıları adına tesciline karar verilerek infazda tereddüt yaratılması doğru değildir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin hükümden çıkartılarak yerine hükme 1 numaralı bent olarak “1-Davanın KABULÜ İLE 1-Sinop ili, Ayancık ilçesi, Cevizli Mahallesi, 305 ada 17 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan ... tarafından davalı ...'a 06.12.2012 tarihli ve 1786 yevmiye numaralı resmi senet ile devredilen 8/140 payın iptali ile iptal edilen 8/140 payın mirasbırakan ...'in Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.06.2018 tarihli ve 2018/299 Esas, 2018/342 Karar sayılı ilamındaki mirasçıları adına iştirak halinde tesciline,” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının yatıran davalılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.