"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulü hakkındaki karara karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen başvurunun esastan reddine ilişkin karar süresi içinde davalı tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olarak; duruşma günü olarak saptanan 25.01.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları ...′ın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazını intifa hakkını süresiz üzerinde bırakarak yakın dostunun oğlu olan davalıya muvazaalı biçimde temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali-tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, satışın gerçek olup taşınmazı 70.000 Euro karşılığında satın aldığını, muvazaa bulunmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30/10/2018 tarihli ve 2017/60 E., 2018/577 K. sayılı kararında; davacı çocuklarıyla iyi ilişkileri bulunmayan mirasbırakanın davaya konu taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalıya temlik ettiği; kaldı ki, taşınmazın intifa hakkıyla yükümlü olarak temlik edilmesinin de muvazaa olgusunu desteklediği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davada ileri sürülen savunmalar tekrarlanmış ve eksik araştırma yapıldığı belirtilmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29/12/2020 tarihli ve 2019/1510 E., 2020/1031 K. sayılı kararında; davalının satın aldığı taşınmaz ev niteliğinde olup, satış tarihinde intifa hakkının mirasbırakana ait bulunduğu, bir kimsenin ev nitelikli taşınmazı intifa hakkı ile yükümlü olarak almasının onu kullanmayacağı anlamına geleceği, bu durumun da hayatın olağan akışına ters düşeceği yönündeki İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi benimsenerek davanın kabulü doğru bulunmuş; karar ve ilam harcı bakımından düzeltme yapılarak yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz nedenleri
Davada ileri sürülen savunmalar ve itirazlar tekrarlanmıştır.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun (TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
Getirtilen kayıt ve belgelerden; 1938 doğumlu mirasbırakan ...′in dava konusu Fethiye Günlükbaşı Mahallesindeki 12 parsel sayılı (794 m2. 2 katlı betonerme bina ve arsası) taşınmazının intifa hakkını süresiz üzerinde bırakarak kuru mülkiyetini 25.04.2014 tarihli resmi akitte davalı ...′a sattığı; 22.10.2014 tarihinde ölünce de, geride mirasçıları olarak 1962 doğumlu kızı ... ile 1966 doğumlu kızı ...′in kaldıkları görülmektedir.
Diğer taraftan, mirasbırakanın eşinin kanserden öldüğü, mirasbırakanın da kanser tedavisi gördüğü ve hastalığının son aşamalarda bulunduğu çekişmesizdir.
Öte yandan, dinlenen tanık beyanlarından, mirasbırakanın tek geliri olan emekli maaşının tedavi sürecinde kendisine yetmediği, bu nedenle taşınmazını satmaya karar verdiği, hatta bu konudan kızlarını da haberdar ettiğini ancak ilgi göstermediklerini tanık Şaban Çetin′e söylediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda değinilen olgular (V/3.2.) numaralı bentte açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla davalıya temlik edildiğini ileri süren davacıların bu iddialarını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi çerçevesinde inandırıcı delillerle kanıtlayamadıkları; bunun yanında, mirasbırakanın hastalığının aşaması da dikkate alındığında, taşınmazın intifa hakkının mirasbırakan üzerinde kalacak şekilde davalı tarafından satın alınmasının temlikin muvazaalı biçimde yapıldığının kanıtı olarak kabul edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ:
Davalının açıklanan nedenlerden ötürü yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine; gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine; 25/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.