Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9748 E. 2022/408 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalı vekilinin vekalet ücreti, yargılama gideri ve faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin reddine, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mirasbırakan babalarından kendisi ve kardeşlerine intikal eden 252 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı kardeşleri ile birlikte iştirak halinde malikken, davalı ...’in mirasbırakandan kalan silah ruhsatı ve intikal işlemlerini halledeceğini söyleyerek ve kendisini yanıltarak taşınmaz satış yetkisi içeren vekaletname aldığını, kendisinin talimatı ve bilgisi bulunmaksızın davaya konu taşınmazdaki miras payını davalı ...’e sattığını, davalıların iyi niyetli olmadıklarını ve kendisinin şehir dışında yaşamasını fırsat bildiklerini, satış bedelinin de kendisine ödenmediğini, davalıyı azlettiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde tazminat olarak taşınmazın rayiç değerinin (taşınmaz değerinin belirsiz olması nedeniyle başlangıçta 500,00 TL tazminatın) dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında keşfen belirlenen 198.200,00 TL üzerinden eksik peşin harcı ikmal etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu vekaletnamenin silah ruhsatına ilişkin bir yetki içermeksizin taşınmaz satışına ilişkin olarak düzenlendiğini, taşınmaz üzerinde bulunan yapının kendileri tarafından inşa edildiğini ancak tapu kaydının mirasbırakan adına olduğunu, mirasbırakanın vefatı üzerine yapı üzerinde hakkı bulunmayan davacı ve dava dışı kardeşleri Salih ile anneleri Hanım’ın da iştirakiyle davaya konu taşınmazın paylaşımı hususunda anlaştıklarını, davacının zemindeki miras payına karşılık 20.000,00 TL bedel tayin edildiğini, bu bedelin 15.000,00 TL’lik kısmının davacıya ödendiğini, bakiye bedelin ise annelerinin talebi doğrultusunda ödenmediğini ancak davacıya çeşitli zamanlarda para gönderilmesi nedeniyle davacıya karşı herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/03/2021 tarihli ve 2018/427 E. 2021/171 K. sayılı kararıyla; davacı tanık beyanları çelişkili olduğundan davalı tanıklarının beyanlarına itibar edildiği, vekaletnamenin silah ruhsatı için verildiğinin kanıtlanamadığı, mirasbırakanın ölümünden sonra tarafların mal paylaşımı yaptığı, mirasbırakan hayattayken dahi davaya konu taşınmaz üzerindeki binada davacının ve dava dışı ağabeyinin payının olmadığının herkesçe kabul gördüğü, taraflar arasındaki anlaşmaya göre davacıya ve dava dışı ağabeyin Salih’e ödemesi gereken 25.000 TL'nin yalnızca 15.000 TL’lik kısmının ödendiğinin anlaşıldığı, anılan miktarlar senetle ispat sınırının üzerinde ise de tarafların kardeş olması nedeniyle HMK’nın 203.maddesi gereğince tanık beyanlarına itibar edileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, 10.000 TL tazminatın 18/02/2015 tarihinden (taşınmazın satış tarihin) itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş fark bulunduğunu, davacının tek kız çocuğu olarak miras payından mahrum bırakılmak istendiğini, dosya kapsamına göre davalının müvekkilini zarara uğrattığının anlaşıldığını, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı hissesinin 198.200,00 TL değerinde olduğunun tespit edildiğini, davalıya satış konusunda yetki verilmediğini, bedel konusunda anlaşıldığına dair iddianın doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talebi olmayan konuda hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davanın hisse bedeline yönelik açıldığını, bedelin eksik ödendiğine dair bir iddianın bulunmadığını, davanın tümden reddinin gerektiğini, dava ıslah edilmiş olmasına rağmen reddedilen miktar üzerinden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13/10/2021 tarihli ve 2021/946 E. 2021/1051 K. sayılı kararıyla; davacının davaya konu vekaletnameyi çekişmeli taşınmazdaki hissenin intikali için değil silah işlemleri için verdiği ve davalıların davacının aleyhine ve zararına olarak çıkar ve işbirliği içerisinde olduklarını ispatlayamadığı, İlk Derece Mahkemesi’nce tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmiş olmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, HMK’nın 203. maddesi uyarınca tanık beyanlarına itibar edilerek devir bedeli olarak kararlaştırıldığı anlaşılan bedelin ödenmeyen kısmı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu; ancak dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz talep edilmişken talep aşılarak satış tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin, reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yargılama giderlerinin haklılık oranına göre paylaştırılmamasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı tarafın vekalet ücreti, yargılama gideri ve faiz başlangıcı dışındaki istinaf talepleri ile davacı tarafın istinaf talebinin esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun belirtilen yönlerden kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrarla tapu iptal tescil talebinin kabul görmesi gerektiğini, davalının davacı zararına hareket ettiğinin kanıtlandığını, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark olduğunu, davalı tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının başka vilayette yaşaması ve tek kız çocuk olması nedeniyle miras hakkından mahrum bırakıldığını, davalıların iddialarının dayanaksız olduğunu, davacı tarafa ödeme yapıldığının kabulü halinde dahi bunun rayiç bedelden mahsup edilmesi gerektiğini, davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin de yüksek olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrarla davacının talebi aşılarak karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali tescil, bu mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

3.2.2.Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.2.4. TMK 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir" düzenlemeleri yer almaktadır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (V/3.2) bentlerinde açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV/3.) bendinde yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 512,10 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, aşağıda yazılı 512,33 TL bakiye onama harcının da temyiz eden davalılardan alınmasına, 19/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.