Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9860 E. 2022/1102 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen, tapu iptali ve tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.

Davacı, 37 ve 33 parsel sayılı taşınmazların ... Vakfından olduklarını, taşınmazların mutasarrıfları olan ... oğlu ... ve ...'nin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, tescilin yolsuz olduğunu, ... Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca taşınmazların vakıf adına tescili gerektiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, 24 ada 37 parsel sayılı taşınmazın eski 24 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu oluştuğunu, taşınmazın ... adına kayıtlı iken Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.04.1969 tarihli,1967/431 Esas ve 1969/197 Karar sayılı ilamı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, 23 ada 33 parsel sayılı taşınmazın da ... oğlu ... adına kayıtlı iken Beykoz Sulh Hukuk Makemesinin 08.07.1968 tarihli, 1965/147 Esas ve 1968/426 Karar sayılı ilamı ile Hazine adına tescil edildiğini, vakıf şerhi olmasının taşınmazın vakfa ait olduğunu göstermediğini, vakfın nevinin araştırılması gerektiğini, taşınmazın ... Kanunu'nun yürürlük tarihinden önce Hazine adına tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairece 12.11.2012 tarihli 2012/9119 Esas, 2012/12689 Karar sayılı ilam ile “...çekişmeli taşınmazların 2888 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 24.9.1983 tarihinden önce Hazine adına tescil edilmiş oldukları kayden sabittir. Hal böyle olunca, yukarıda özetlenen yasal düzenlemeler gereği çekişme konusu taşınmazların 24.09.1983 tarihinden önce Hazine adına tescil edildikleri gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece 09.03.2020 tarihli 2016/16763 Esas, 2020/1706 Karar sayılı ilam ile “… Öte yandan, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği 09.05.1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı gereğidir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal, usul hukukunun vazgeçilmez ilkelerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır. Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak, tartışmasız ve açık bir maddi hata olarak belirlenmelidir. Somut olayda, yukarıda açıklanan yasal düzenlenmeler karşısında 33 parsel sayılı aslı vakıf olan taşınmazın mülkiyetinin mutasarrıfı ... oğlu ...’e ve 37 parsel sayılı aslı vakıf olan taşınmazın mülkiyetinin mutasarrıfı ...’ye geçtiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, taşınmazların mülkiyeti mutasarrıflarına geçmediğinden son mirasçı sıfatıyla taşınmazların Hazineye intikalleri de mümkün değildir. Dairenin 12.11.2012 günlü bozma kararında mülkiyetin mutasarrıfına geçme şartı gerçekleşmediği halde taşınmazların 24.09.1983 tarihinden önce Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle Hazinenin hak sahibi olacağının kabul edilmiş olması maddi yanılgıya dayalıdır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken maddi yanılgıya dayalı bozma ilamına dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

29.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6460 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373. maddesinin beşinci fıkrasından, 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439. maddesinin beşinci fıkrasından ve 1086 sayılı Kanun'un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 16. maddesi ile değiştirilmeden önceki 429. maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen; ''Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.'' düzenlemesi getirilmiştir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 08.04.2021 tarihli ve 2017/1-2620 Esas, 2021/445 Karar sayılı kararında da vurgulanmıştır.

Açıklanan Kanun değişikliği gereği temyiz inceleme görevi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na ait bulunmakla, dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 14/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.